Çayırhan işçileri madene kapanırken Antep’te ve belediyelerde fiili grevler devam ediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin ve yerel yönetimlerin, işçi sınıfının ücretlerine ve yaşam koşullarına yönelik saldırısı çeşitli sektörlerde artan mücadelelere yol açıyor.

Pazar günü Ankara’da bulunan Çayırhan Termik Santrali’nin Salı günü yapılacak özelleştirme ihalesine karşı 40 madenci ve 10 santral işçisi yerin 800 metre altında oturma eylemine başladı.

Özelleştirmeye karşı çıkan Çayırhan Termik Santrali madenlerindeki yerüstü çalışanları soğuğa rağmen dışarıda protestolarını sürdürdü ve madeni işgal eden yerin 350 metre altındaki arkadaşlarına destek verdi. 20 Kasım 2024, Ankara/Nallıhan [Photo: Ankara/Nallıhan/ankaiscimeclisi/X)]

Daha önce Kasım ayında 800 işçi madeni işgal etmiş ve diğer 1300 işçi de onlara destek eylemleri yapmıştı. Ertelenen özelleştirme ihalesinin yeniden yapılacak olmasına karşı işçiler Şubat ayı ortasında başkent Ankara’ya bir protesto yürüyüşü düzenlediler.

Türkiye’deki hayat pahalılığı krizi devam ediyor. Şubat ayı itibarıyla yıllık resmi enflasyon yüzde 39 olurken, bağımsız araştırma kurumu ENAG bu oranı yüzde 79 olarak hesapladı. Ancak bu enflasyon işçilerin reel ücretlerine yansımıyor.

Hükümet yıl başında resmi enflasyon oranının bile çok altında kalan bir asgari ücret zammı yaparak milyonlarca emekçiyi sefalete mahkûm etti. Hükümet aynı anda şirketlere teşvikler ve vergi indirimleri sağlamaya devam ediyor. Evrensel gazetesinin haberine göre Ocak ayında enerji şirketlerine 1 milyar liralık teşvik dağıtıldı.

Madencilerin mücadelesine, çeşitli sektörlerde hayat pahalılığına ve artan sosyal saldırıya karşı büyüyen bir fiili grev dalgası eşlik ediyor.

Gaziantep’te bulunan Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde Şubat ayında daha yüksek maaş zammı talebiyle başlayan iş bırakma eylemleri hükümetin baskısına rağmen devam ediyor.

Geçtiğimiz ay yirmiyi aşkın fabrikada işçilerin düşük ücret zammı dayatmasına karşı başlayan fiili grev dalgası karşısında Erdoğan hükümeti il genelinde 15 günlük eylem yasağı kararı almış ve bağımsız taban sendikası Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen keyfi olarak tutuklanmıştı.

BİRTEK-SEN Türkmen’in serbest bırakılması için bir imza kampanyası başlatırken, ABD’de bulunan Mack Trucks fabrikasında çalışan eski UAW sendikası başkan adayı, sosyalist otomotiv işçi Will Lehman yaptığı açıklamada tutuklamayı kınayarak saldırının küresel karakterine dikkat çekmişti: “Her yerde hükümetler, ücretleri düşük tutmak ve bağımsız örgütlenmeyi ezmek için şirketlerin yanında yer alıyorlar.”

Gaziantep 5. İdare Mahkemesi, eylem yasağın son günü olan geçtiğimiz Perşembe, kentteki tüm eylem ve etkinlikleri yasaklayan Valilik emri için yürütmeyi durdurma kararı verdi. Mahkeme kararı, yasağın yasalar aykırı ve keyfi olduğunu resmi olarak da tescilliyordu.

Yasağın bitmesi ile işçiler tekrar protestolarına başlarken polis baskısı devam ediyor. Has Çuval fabrikası işçileri Cuma günü fabrika önünde bir araya geldikten sonra polis ablukasına alındılar ve müdahale ile tehdit edildiler.

İş bırakan Grand Halı işçilerine polisin müdahalesi sırasında bir işçi bayılırken, polisin kendisine vurduğunu belirten bir işçi “Ben hakkımı istiyorum… Ben terörist değilim işçiyim,” diye konuştu.

Loading Tweet ...
Tweet not loading? See it directly on Twitter

Geçtiğimiz hafta İzmir’de bulunan Sunel Tütün’de çalışan 600 işçi ile Oryantal Tütün’de çalışan 800 işçi şirketler tarafından teklif edilen ücret zammını kabul etmeyerek iş bırakırken, birçok belediyede binlerce işçi de fiili grev yoluna gidiyor.

Adana’da Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Seyhan Belediyesi’nde toplu sözleşmeye göre en düşük işçi maaşının 55 bin lira olması gerekirken işçilere bu yıl da geçen yılki maaşın aynısı olan 35 bin lira ödendi.

İşçiler buna karşı 24 Şubat sabahı başlayan bir buçuk günlük bir fiili grev yaptılar ve 25 Şubat’ta belediye önünde kitlesel bir gösteri düzenlediler.

Evrensel gazetesine konuşan bir işçi “Alacaklarımıza yeni alacaklar eklenecek. Paramız pul olacak. Aramızda icralık olanlar var, kirasını ödeyemeyenler var. 100 bin, 200 bin lira alacağı olanlar var. Herkes alacakların ödenmesini bekliyor. Hep borçlardan bahsediliyor ama belediyenin gelirlerinden bahsetmiyorlar,” dedi.

Bir başka işçi ise “Personel eksikliği var. Yeni personel almak yerine bizi tek çalıştırıp hafta sonu tatillerimizde de işe çağırdılar. İşe giden arkadaşlarımız mesai ödemelerini alamıyor. Biz hem bu çalışma koşuşlarında çalışarak hem de ücretlerimizin eksik yatırılması ile fedakarlık yapıyoruz. Daha fazla fedakarlık yapmak istemiyoruz. Personel eksik ama işten çıkarmadan bahsediyorlar,” ifadelerini kullandı.

Aynı gün CHP’li Ceyhan ve Kadirli Belediyeleri grev kırıcılık yaparak Seyhan’daki çöpleri toplarken 26 Şubat’ta Seyhan Belediyesi yönetimi işçilerin talebini kabul etti. İşçilere gönderilen mesajda toplu iş sözleşmesinin uygulanacağı, işten çıkarma olmayacağı ve geriye dönük alacakların da Mayıs ve Kasım aylarında ödeneceği söylendi.

Yine 24 Şubat’ta İstanbul’daki CHP’li Beşiktaş Belediyesi’nde çalışan çok sayıda işçi iş bırakırken sokakta çöp yığınları oluştu. Beşiktaş Belediyesi işçileri uzun süredir maaşlarını geç ve parçalar halinde alıyorlardı.

Aydın’daki CHP’li Efeler Belediyesindeki işçiler ise 15 Şubat’ta maaşlarının ve sosyal haklarının bir kısmının yatmaması nedeniyle iş bırakmış ve ödemelerin Şubat ayı içinde yapılacağının söylenmesi üzerine eylemi sonlandırmıştı.

İş bırakma dalgası iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) yönetiminde olan belediyelere de yayılıyor.

Kayseri’de Hizmet-İş Sendikasına bağlı 600 işçi 19 Şubat’ta iş bıraktı. İşçiler aynı işi yapmalarına rağmen maaşlarında büyük farklılıklar olduğunu belirterek, bu duruma tepki gösterdiler. Maaşların 34 bin TL ile 45 bin TL arasında değiştiği ifade edilirken, işçiler adil bir ücret politikası talep ettiler.

Egemen sınıf artan iş bırakma eylemlerinin ülke çapında kitlesel bir işçi sınıfı hareketini tetikleyebileceğinden korkarken, kapitalist düzen partileri ile sendika bürokrasileri bu tehlikeyi engellemek için güçlerini birleştirmiş durumdalar. Hem hükümet yanlısı Türk-İş ve Hak-İş hem de muhalefet yanlısı DİSK, Türkmen’in tutuklanması dahil işçi sınıfının sosyal ve demokratik haklarına artan saldırılara sessizce suç ortaklığı yapıyorlar.

Farklı sektörlerde düzgün ücretler ve çalışma koşulları ve grev dahil demokratik haklar için verilen mücadelelerin sendika bürokrasilerinden bağımsız, ortak bir mücadele programı ekseninde birleştirilmesi gerekiyor. Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı (TK-Uİİ) mücadeleye giren işçileri işyerleri, sektörler ve ülke sınırlarının ötesinde birleştirmeye çalışıyor. TK-Uİİ’nin parçası olacak bir taban komitesi kurmak ve mücadeleyi ileriye taşımak için bizimle iletişime geçin.