Batı destekli HTŞ’li cihatçılar Suriye’de infazlar düzenliyor

Suriye’de İslamcı Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) milislerinin iktidarı ele geçirmesinin ardından dini azınlık mensuplarına yönelik şiddet ve infaz haberleri artıyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) tarafından bu hafta başında yayımlanan bir rapora göre, sadece 72 saat içinde 35 yargısız infaz gerçekleşti. Failler, iktidardaki HTŞ ve onunla bağlantılı diğer İslamcı terörist örgütlerin savaşçılarıydı.

Suriye'nin yeni güvenlik güçlerinin üyeleri Dera yakınlarındaki Nawa'da bir güvenlik binasının önünde duruyor, 4 Ocak 2025. [AP Photo/Mosa'ab Elshamy]

Londra merkezli SOHR, savaşçıların “kaos durumundan, silahların yayılmasından ve yeni yetkililerle bağlantılarından” yararlanarak “misilleme önlemleri aldıklarını ve [devrik Devlet Başkanı] Beşar Esad’ın mensup olduğu Alevi azınlık üyeleriyle eski hesapları kapattıklarını” belirtti.

İzleme merkezi “keyfi toplu tutuklamalar, zalimce kötü muamele, dini sembollere saldırılar, cesetlerin parçalanması, sivillere yönelik yargısız ve acımasız infazlar”dan bahsetti ve bunlarda “eşi görülmemiş bir zalimlik ve şiddet seviyesi” görüldüğünü belirtti. Merkez, kurbanların “[Humus] bölgesindeki köylerde yaşayan Alevi, Şii ve Mürşit gibi azınlık mezheplerine mensup kişiler” olduğunu ifade etti.

Sivil Barış Grubu da yaptığı açıklamada Humus bölgesindeki bazı köylerde düzenlenen “güvenlik operasyonlarında” sivil kayıplar yaşandığını duyurdu. Grup, silahsız erkeklerin öldürülmesi de dahil olmak üzere “haksız ihlalleri” kınadı. SOHR’a göre “son 72 saat içinde 35 kişinin hayatına mal olan ciddi ihlaller ve toplu infazların” ardından tutuklamalar oldu.

Görünüşe göre, azınlıklara yönelik cihatçı terörü Aralık 2024’ün başlarında yıkılan Esad rejiminin destekçisi olduğu iddia edilenlere yönelik bir baskı olarak gerekçelendiren HTŞ yetkilileri, kendilerini şiddetli aşırılıklardan bir dereceye kadar uzak tutmak zorunda hissettiler. Hükümet kaynaklarına göre, bir milyondan fazla insanın yaşadığı Humus kentinin batısındaki bölgede birkaç kişi belirtilmeyen “ihlaller” nedeniyle tutuklandı.

Suriye resmi haber ajansı SANA, yetkililerin bir “suç örgütü” üyelerini “güvenlik güçleri mensubu” gibi davranmakla suçladığını bildirdi. SOHR raporunda “Yeni Sünni İslamcı koalisyonun kontrolü altında olan ve güvenlik operasyonlarına katılan yerel silahlı grupların onlarca üyesi tutuklandı,” deniliyordu.

Aslında bu terör, Batı tarafından desteklenen HTŞ rejiminin karakterini ortaya koymaktadır. HTŞ, daha önce El Kaide ile müttefik olan El Nusra Cephesi’nin ardıl örgütüdür. Gerçek adı Ahmed el-Şara olan ve 29 Ocak’ta Suriye geçici devlet başkanı olarak atanan eski HTŞ emiri Ebu Muhammad El Colani, 2013 yılında bir video mesajında dönemin El Kaide lideri Şeyh Ayman el-Zevahiri’ye “bağlılık” yemini etmişti. Buna karşılık El Kaide de El Colani’ye savaşçı ve silah temin ederek El Nusra’nın bunları sayısız sivilin ölümüne neden olan ölümcül terör saldırılarında kullanmasını sağladı.

El Colani’nin geçiş hükümetindeki bir diğer azılı İslamcı terörist de Adalet Bakanı Şadi El Vaisi’dir. El Nusra Cephesi yargıcı olarak halka açık infazlara bizzat katılmış ve bunları organize etmiştir. Hafasraja’da 2015 yılında kaydedilen bir videoda El Vaisi’nin daha önce fuhuştan mahkûm ettiği bir kadının infaz emrini verdiği görülüyor. Videoda, önce hükmü bizzat açıkladığı ve ardından cellada kanlı işini yerine getirmesi için bir işaret verdiği görülüyor. İnfaz kafaya sıkılan bir kurşunla gerçekleştirilmiştir.

Geçtiğimiz Aralık ayında NATO güçlerinin desteğiyle Şam’da iktidarı ele geçiren HTŞ liderleri, kamuoyu önünde daha ılımlı bir söylem benimsemelerine rağmen teröre devam ettiler. Son infazlar buzdağının sadece görünen kısmıdır. Bir başka SOHR raporuna göre, 2025 yılının başından bu yana “Suriye’nin çeşitli vilayetlerinde silahlı grupların saldırılarında ve misilleme eylemlerinde çarpıcı bir artış yaşandı.” Bu gruplardan bazıları Askeri Operasyonlar İdaresi’ne, yani yeni hükümete bağlı ve “siyasi ve mezhepsel nedenlerle sivillere saldırıyor.”

Raporda, SOHR’un yılbaşından bu yana Suriye’nin çeşitli vilayetlerinde misillemeler sonucu 91 cinayet ve ortadan kaldırma olayını belgelediği ve beşi kadın olmak üzere 190 kişinin öldürüldüğü belirtildi. Diğerlerinin yanı sıra Şam (3), Rif Dimaşk (14), Humus (91), Hama (46), Lazkiye (15), Halep (6), Tartus (9), İdlib (4), El Süveyde (1) ve Deyrizor’da (1) ölümler yaşandı.

Batı medyasının Suriye’deki cihatçı terör hakkında neredeyse hiç haber yapmaması dikkat çekicidir. Bunun nedenleri çok açık. Bir yandan NATO güçleri Şam’daki yeni yöneticileri Suriye’nin ve tüm Ortadoğu’nun emperyalist boyunduruk altına alınmasında önemli müttefikler olarak görmektedir. Filistinlilere yönelik soykırımda olduğu gibi, asıl amaç İsrail’in askeri konumunu güçlendirmek ve İran ile Rusya’yı bölgedeki güç unsurları olmaktan çıkarmaktır. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock (Yeşiller) Ocak ayı başında Şam’da El Colani ile yaptığı görüşmede Rusya’ya Suriye’deki askeri üslerinden vazgeçmesi çağrısında bulundu.

Özellikle Alman medyasındaki sessizliğin bir diğer nedeni de egemen sınıfın yüz binlerce Suriyeli mülteciyi sınır dışı etme planlarıdır. Şansölye Olaf Scholz (SPD) Çarşamba günü Federal Meclis’te, mülteci karşıtı ajitasyonun ve faşist Almanya İçin Alternatif’in (AfD) güçlenmesinin damgasını vurduğu bir oturumda şunları söyledi: “Suriye’deki gelişmeleri de çok yakından takip ediyoruz. Sahadaki durum izin verir vermez, suçluların sınır dışı edilmesini de gerçekleştireceğiz.” Scholz bu konuyu “tıpkı son yıllarda bu yönde defalarca geniş kapsamlı kararlar aldığımız gibi, federal eyaletlerin hükümet başkanlarıyla görüştüğünü” söyledi.