Düzeltme: Üyesi olduğu Haber-Sen tarafından aşırı sıcakta yaptığı dağıtım sırasında beyin kanaması geçirerek hayatını kaybettiği duyurulan PTT işçisi Berran Özen Kırmızıgül'ün yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Kendisine acil şifalar diliyoruz. Yazımız 28.07.2023 tarihinde güncellenmiştir.
Temmuz ayının başından bu yana görülen rekor seviyedeki sıcaklıklar, özellikle güvenli olmayan koşullarda çalışmak zorunda kalan işçilerin sağlığını ve hayatını tehdit ediyor.
Devlete ait posta işletmesi PTT’de çalışan Berran Özen Kırmızıgül (42), Pazartesi günü Türkiye’nin en sıcak illerinden biri olan İzmir’de posta dağıtımı sırasında güneş çarpması nedeniyle fenalaşması üzerine hastaneye kaldırıldı. Beyin kanaması geçirdiği belirtilen Kırmızıgül, yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.
İzmir’de Pazartesi günü hava sıcaklığının 38 C dereceye kadar çıktığı tespit edildi. Bununla birlikte, açık havada bu sıcaklıklar ölümcül düzeyde hissediliyor. Uzmanlar bu sıcaklık seviyesinde, özellikle saat 11.00 ile 15.00 arası dışarıda çalışmanın sağlık açısından tehlikeli olduğunu söylerken, özellikle tarım, inşaat, belediye, posta dağıtımı, tersane, liman ve temizlik gibi iş kollarında birçok işçi güneş çarpması tehdidiyle karşı karşıya kalıyor.
Aşırı sıcak havada çalışan işçilerin, vücut sıcaklık denge sistemlerinin büyük ölçüde bozulduğunu belirten Asbest ve Tehlikeli Atıklar (ASTA) Derneği Başkanı ve İş Güvenliği Uzmanı Cafer Fidan, bu durumun hayati riskler taşıdığını ifade etti.
Çalışma ve dinlenme zamanlarının bu koşullara göre planlanması gerektiğini belirten Fidan, “Hissedilen sıcaklığın 41 dereceyi aştığı durumlarda çalışma durdurulmalıdır. 37-41 derece arası çalışma süreleri buna bağlı olarak düzenlenmeli, çalışma süreleri kısaltılarak dinlenme süreleri arttırılmalıdır,” dedi.
Halk sağlığı uzmanı Dr. Hazal Cansu Çulpan’ın T24’te yayımlanan makalesi, aşırı sıcakların yaşlılar ve ek hastalığı olanlar gibi hassas grupların yanı sıra işçileri daha fazla etkilediğine dikkat çekiyor:
Sosyoekonomik düzeyi düşük kişiler de çeşitli nedenlerle sıcağın olumsuz etkileri karşısında daha fazla risk altında. Bu kişiler arasında kronik hastalık sıklığının daha yüksek olması, çalıştıkları işlerin daha fazla fiziksel aktivite gerektirmesi, daha kötü barınma koşullarına sahip olmaları, tedaviye erişimde zorluklar gibi nedenler, riskli grupta yer almalarına neden oluyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’ne konuşan Uzman Doktor Zeki Gül de şunları belirtiyor: “Aşırı sıcaklarda güneş altında çalışanlar ya da yüksek ısılı fırınlarla, özellikle endüstriyel fırınlarla sanayide çalışanlar daha yüksek risk altında. Mesele sadece bir güneş çarpması meselesi değil, yüksek ısı ve nemin şekeri, tansiyonu yükseltmesidir. Aşırı sıcak altında hayatını yitirenler de genelde hastalığı tanı almamış bu gruptan olur.”
Kırmızıgül’ün yoğun bakıma alınmasının ardından, üyesi olduğu muhalefet yanlısı KESK’e bağlı Haber-Sen, İzmir PTT Posta Müdürlüğü önünde bir protesto eylemi düzenledi. Sendika, PTT genel müdürünün ve İzmir başmüdürünün istifasını talep ederek haklarında İş Güvenliği Kanunu’na muhalefetten suç duyurusunda bulundu.
Ne var ki, sendika bürokrasilerinin güvenli olmayan çalışma koşullarını kabul etme konusunda oldukça kötü bir sicili var. COVID-19 pandeminin başlamasının ardından muhalefet yanlısı DİSK yönetimi, işyerlerinde vaka tespit edilmesi durumunda İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndaki “Çalışmaktan Kaçınma Hakkı”nı kullanacağını ilan etmişti. Kanuna göre “Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar … gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir.”
Ancak bu, sendikaların, üç buçuk yıldır milyonlarca işçinin enfekte olmasına ve binlercesinin hayatını kaybetmesine izin vermesine engel olmadı. Sendikalar işçileri iş başında tuttular ve tehlikeli koşullarda çalışmama haklarını kullanmalarını engellediler. KESK de eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin pandeminin önemli yayılma alanlarından biri olan okullardaki kalabalık sınıflarda toplanmasına karşı çıkmak şöyle dursun bunu destekledi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye’de bu hafta rekor sıcaklıkların olacağı uyarısı yapılarak “dışarı çıkmayın” denildi. Ancak aşırı sıcak koşullarında çalışmanın durdurulması veya çalışma saatlerinin buna göre düzenlenmesi ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin ne de şirketlerin veya onlarla işbirliği içindeki sendikaların gündemindedir.
Bu durum, Kırmızıgül’ün beyin kanaması geçirmesinin ve sayısız işçinin potansiyel sağlık sorunlarının ve ölümlerinin, kapitalist düzenin “hayatlardan önce kâr” politikasının bir ürünü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Bu aynı zamanda işçilerin işyerleri, iş kolları ve ülkeler arasında birleşmek ve dünyanın dört bir yanında bu ölüm kalım mücadelelerini koordine etmek için Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı’nın (TK-Uİİ) bir parçası olarak sendikal aygıttan bağımsız taban komiteleri oluşturmaları gerektiğinin altını çizmektedir.
Kırmızıgül’ün yaşadıkları, dünya çapında sayısız işçinin karşı karşıya olduğu vahim durumun trajik bir örneğidir. Geçen ay ABD Dallas’ta USPS postacısı Eugene Gates Jr. sıcaklığın 45 C dereceye kadar yükseldiği bir günde iş başında hayatını kaybetti.
WSWS kısa süre önce, yükselen sıcaklık ve işçi ölümleri hakkında şöyle yazmıştı:
Cardiology dergisi ve Guardian’ın ayrı ayrı yaptığı araştırmalara göre, Katar’da çoğu geçen yılki dünya kupası için stadyum ve diğer tesisleri inşa eden inşaat işçileri olan binlerce göçmen işçi, sıcak çarpmasından ve dehidrasyondan kaynaklanan böbrek yetmezliği gibi bununla bağlantılı hastalıklardan öldü. Los Angeles Times tarafından 2021 yılında yapılan bir araştırma, Kaliforniya’da her yıl yaklaşık 400 kişinin sıcaktan öldüğünü ve bunların çoğunun yaşlılar, evsizler ve inşaat, tarım ve depo işçileri arasında olduğunu ortaya koymuştur.
Bununla birlikte, toplumsal eşitsizliğin patlama yapması ve giderek kötüleşen çalışma koşulları ile enflasyonun etkisi nedeniyle işçiler arasındaki sosyal hoşnutsuzluk dünya çapında artıyor. Bu hoşnutsuzluk Kuzey Yarımküre’nin büyük bir bölümünü etkisi altına alan ölümcül sıcak hava dalgası ile birleşiyor. Farklı sektörlerden on binlerce işçinin katıldığı güçlü bir küresel grev hareketi gelişirken, egemen seçkinler ve şirket medyasında küresel bir “sıcak işçi yazı“ endişesi hâkim.
Türkiye’de de hükümetin hayat pahalığında görülmedik bir yükselişin ortasında işçi sınıfına yönelik sosyal saldırıları yoğunlaştırdığı koşullarda sınıf mücadelesinde bir yükselişe tanık olunuyor.
Geçtiğimiz hafta Diyarbakır, Urfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak’ta, yaklaşık 3.000 Dicle Elektrik (DEDAŞ) dağıtım çalışanı maaş zammı ve çalışma koşullarında iyileştirmeler talebiyle fiili bir greve gitti. Şirket buna 50 civarında işçiyi işten çıkararak yanıt verdi.
İzmir’de ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi yönetimindeki İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olan İzmir Metro A.Ş.’de 600’ü aşkın metro işçisi 31 Temmuz’da greve çıkacak.
Eti Maden Bandırma İşletmesi’nde toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuz’da grev kararı asıldı. Sendika son dakikada bir satış sözleşmesini dayatmazsa işçiler 17 Ağustos’ta greve çıkacak.
Diğer yandan birçok sendika ve meslek örgütünü bir araya getiren Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu’nu (SABİM) bünyesindeki hekimler, hemşireler ve diğer sağlık emekçileri, 1 ve 2 Ağustos tarihlerinde iki günlük iş bırakma eylemine hazırlanıyor.