Perspektif

Başarısız 6 Ocak darbesinden 4 yıl sonra: Trump iktidara geri dönmeye hazırlanıyor

6 Ocak 2025’te, ABD Kongresi Donald Trump’ın 2024 başkanlık seçimlerindeki zaferini onaylıyor; bu, faşist eski başkanın 20 Ocak’taki yemin töreniyle Beyaz Saray’a geri dönüşü öncesindeki son prosedürel adım.

Başkan Donald Trump, destekçilerini 6 Ocak 2021'de Washington'daki Kongre Binası'na yürümeye çağırırken arka planda Beyaz Saray görülüyor. [AP Photo/Jacquelyn Martin]

Kongre’deki Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, 6 Ocak 2021’deki başarısız darbe girişiminin dördüncü yıldönümünde, Trump’ın seçimde mağlup ettiği rakibi, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in başkanlık edeceği resmi bir törenle Trump’ın zaferini neredeyse oybirliğiyle onaylayacaklar.

Amerikan tarihine sonsuza dek kazınan o günde, sandıkta yenilgiye uğrayan bir başkan, Amerikan halkının oylarına meydan okuyarak görevde kalmak için şiddet içeren bir isyanı kışkırttı. Bu kendiliğinden bir protesto değildi; Trump’ın siyasi rakiplerini kaçırıp öldürmek, seçiciler oylamasının onaylanmasını engellemek ve Trump’ı seçilmemiş bir diktatör olarak dayatmak için koordineli bir çabaydı.

Darbe, Biden ve Demokratların herhangi bir direnişi nedeniyle değil, Proud Boys ve Oathkeepers gibi milislerdeki müstakbel fırtına birliklerinin deneyimsizliği ve beceriksizliği nedeniyle başarısız oldu.

Nazi partisi 1923’te Münih’te “birahane darbesi” olarak adlandırılan başarısız bir darbe düzenlediğinde, Adolf Hitler’in bu başarısızlıktan kurtulup iktidara gelmesi 10 yıl sürmüştü. Hitler Ocak 1933’te, güçlü Alman işçi sınıfının örgütlerini yok etmek ve İkinci Dünya Savaşı’nı başlatıp Holokost ve diğer soykırım suçlarını işleyen faşist diktatörlüğü kurmak için kapitalist sınıf tarafından seçilen şansölye oldu.

Trump’ın siyasi aşağılanma ve utançtan çıkıp, Kongre’nin her iki kanadını, Yüksek Mahkeme’yi ve şimdi de yürütme organını kontrol eden Cumhuriyetçi Parti’nin tartışmasız lideri olarak iktidara dönmesi için sadece dört yıl yetti.

Amerikan demokrasisinin bu bozgunu, Trump’ın kurnazlık, acımasızlık ya da siyasi öngörü konusundaki üstünlüğünden kaynaklanmıyor. Amerikalı faşist lider hızlı toparlanmasını tamamen sözde muhalefetinin omurgasızlığına borçludur. Bu muhalefeti kapitalist Demokratik Parti ve onun sendikalardaki uşakları ile Demokratlar için “sol” bir kılıf sağlarken sosyalist maskesi takan Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri gibi sahte sol gruplar oluşturmaktadır.

Demokratik Parti, Trump’ın Beyaz Saray’a yeniden girmesinin yolunu açmıştır. Biden yönetimi görevde kaldığı dört yıl boyunca, başarısız darbeden sorumlu tutmaya yönelik her türlü ciddi çabadan Trump’ı korudu. Bunun yerine, Trump’a, işçi sınıfının demokratik haklarına ve sosyal kazanımlarına karşı çok daha istikrarlı ve acımasız bir saldırı yapacak kadroyu ve siyasi tabanı bir araya getirme fırsatı verildi.

Bu dönem boyunca Biden ve Demokratların temel önceliği dünya çapında emperyalist savaşın ateşini körüklemek oldu: özellikle Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaşı kışkırtarak, aynı zamanda İsrail’i silahlandırıp Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’daki soykırımcı saldırısını mümkün kılarak ve Çin’e karşı savaşa hazırlanmak için Hint-Pasifik bölgesinde ABD askeri gücünü arttırarak.

Bu emperyalist dünya savaşı programına iki partili desteği elde etmek için Biden, güçlü bir Cumhuriyetçi Parti’yi sürdürme arzusunu defalarca ilan etti. Üstelik Biden bunu yaparken, Cumhuriyetçiler Trump’a ve onun 2020’deki “çalınmış seçim” söylemi etrafındaki faşizan suçlamalarına ve 2024’te iktidara geri dönmesi halinde siyasi intikam tehditlerine destek veriyordu.

Biden iki partili bir sosyoekonomik gündem izledi ve bu gündem emekçilerin büyük çoğunluğunu -yükselen enflasyon, ücretlerin bastırılması ve sosyal kesintiler sayesinde- ekonomik olarak Trump döneminde bile olduğundan daha kötü bir durumda bıraktı. Ve böylece Trump’ın 2024’te sadece Seçiciler Kurulu çoğunluğunu değil aynı zamanda toplam oyda en büyük payı alarak kazanması için de siyasi bir zemin yarattı.

Trump, defalarca tehdit ettiği gibi, Amerikan vatandaşı çocuklar da dahil olmak üzere milyonlarca göçmeni ve ailelerini toplayıp hapsetmek ve Amerikan tarihinde görülmemiş ölçekte kitlesel sınır dışılar gerçekleştirmek için idari kararlar çıkarmakla başlayarak, başkanlık makamının muazzam yetkilerini diktatörlük amaçları için kullanacaktır.

Trump’ın siyasi önceliklerinin Amerikan emperyalizminin izlediği küresel saldırganlık politikasıyla çatışması durumunda, egemen seçkinler içinde Trump’a karşı muhalefet yalnızca askeri-istihbarat aygıtının komploları şeklinde ortaya çıkacaktır. Trump’ın Anayasayı ortadan kaldırmaya çalışmış ve Amerikan halkının demokratik haklarının düşmanı bir siyasi gangster olduğu için önde gelen tek bir Demokrat bile kalkıp Trump’la herhangi bir işbirliğine karşı olduğunu söylemedi.

Hepsi de 5 Kasım’daki zaferinin ardından Trump’ı Beyaz Saray’da karşılayan ve daha birkaç gün önce faşist olmakla suçladığı bir adamın başkanlığına tarihteki “en yumuşak geçiş” sözü veren Başkan Biden’ın izinden gittiler.

Kamala Harris’in Trump’ın seçim zaferinin Kongre tarafından onaylanmasına başkanlık etmesiyle başlayacak olan haftanın, Manhattan’daki bir yargıcın Trump’ı bir porno yıldızına sus payı olarak ödediği parayı örtbas etmek için sahte iş belgeleri düzenlemekten 34 kez mahkûm etmesiyle sona erecek olması manidardır. Milyarderlerin yaptıkları her şeyin yanlarına kâr kaldığı Amerikan kapitalizminin standartlarına göre bile Trump hüküm giymiş bir suçludur.

Pazartesi günü Trump’ın seçimini onaylayacak olanlar arasında, Trump tarafından toplanıp kışkırtılan güruh nedeniyle Kongre Binası’ndan kaçmaya zorlandıktan sonra bile Biden’ın 2020’deki daha büyük zaferinin onaylanmasına karşı oy kullanan yüzlerce Kongre üyesi, senatör ve temsilci de yer alıyor.

Trump, göreve döndükten sonra yapacağı ilk işlerden birinin, o günkü eylemleri nedeniyle kovuşturmaya uğrayan alt düzeydeki ayak takımını affetmek olacağını açıkça belirtti. Bir isyancı kısa bir süre önce kendisine hapis cezası veren hakimin yüzüne gülerek, Trump’ın kendisini affedeceği konusunda kendinden emin bir tahminde bulundu.

6 Ocak’ta yaşananlar bir sapma değildi. WSWS Yeni Yıl Açıklaması’nın da belirttiği gibi:

Müstakbel Amerikan Führer’inin yeniden seçilmesi, 2016’daki ilk zaferinin ve bu bağlamda 6 Ocak 2021’deki darbe girişiminin bir sapma olmadığını, aksine bunların ABD’de ve tüm dünyada siyasetin köklü bir şekilde yeniden düzenlenmesinin ifadeleri olduğunu göstermektedir.

Demokratik Parti’nin 6 Ocak’a ve Trump’ın yeniden seçilmesine verdiği tepki, acizliğinin ve suç ortaklığının bir kanıtıdır.

Darbenin üçüncü yıldönümünde, 2024 seçim kampanyasını duyurduktan hemen sonra, Başkan Joe Biden saldırganların “Amerikan demokrasisinin boğazına bir hançer dayadıklarını” ilan etmişti. Ancak bir yıldan kısa bir süre sonra, Trump’ın yeniden seçilmesinin ardından, Biden ve önde gelen Demokratlar yeni yönetimle işbirliği yapmaya hazır olduklarını ilan etmek için adeta yarıştılar.

Schumer, Temsilciler Meclisi’nde 6 Ocak 2021’e ilişkin özel soruşturmanın eski bir üyesi olan yeni Senatör Adam Schiff ve eski Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, geçtiğimiz Pazar sabahı talk şov programlarına verdikleri demeçlerde, ikinci bir Trump yönetiminde siyasi baskı ve demokratik haklara yönelik şiddetli saldırı olasılığını hafife aldılar.

Schumer, mümkün olan yerlerde iki partili bir anlaşma arayışında olacağını söyledi. Schiff, 2021 saldırganlarının affedilmesi ihtimalini şiddet olaylarında yaralanan Kongre Polisi’ne hakaret olarak değerlendirdi ve bunun “demokrasimiz hakkında korkunç bir mesaj” olacağını söyledi. Kendi kocası da 2022’de Trump yanlısı bir saldırgan tarafından şiddetli bir saldırıya uğrayan ve ölümden dönen Pelosi ise sadece, Trump’ın 2020 seçimlerinin çalınmasına odaklanmaya devam etmesinin “gerçekten üzücü” olduğunu belirtti.

Pelosi, “ABD Başkanı olacak kişinin, saldırıya karışmış kişileri affetmesinin doğru olduğunu düşünmesi gerçekten garip bir durum,” dedikten sonra, polise şiddet içeren bir saldırı yerine sadece Kongre Binası’na izinsiz girmekten hüküm giymiş kişilerin affedilebileceği önerisine katıldığını belirtti.

Demokratların Trump’a karşı çıkmayı reddetmesi, kapitalist egemen seçkinlerin iki ana siyasi aracından biri olan bu partinin temel sınıf karakterini ifade etmektedir. Onların en büyük korkusu Trump değil, bağımsız, siyasi olarak radikalleşmiş bir işçi sınıfının ortaya çıkmasıdır.

Her iki kapitalist partiden bağımsız olarak harekete geçen ve sosyalist bir program temelinde örgütlenen işçi sınıfı, demokratik hakları savunabilecek tek güçtür.

6 Ocak 20025

Loading