8 Ekim Pazar günü Mack Trucks’ta çalışan yaklaşık 4.000 işçi Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikası destekli toplu sözleşmeye ezici bir çoğunlukla karşı oy kullanarak Pazartesi sabahı greve başladı. Oylama sonucu şirket yönetiminde şok etkisi yarattı ve UAW Başkanı Shawn Fain’in sahte “dik duruş” grevine büyük bir darbe indirdi.
Bu tedirginlik ve endişe, Pazartesi günü Alan Adler’in “Sosyalist ajitasyon Mack-UAW anlaşmasının bozulmasına nasıl yardımcı oldu?” başlıklı bir makalesini yayımlayan sektörel yayın FreightWaves tarafından da dile getirildi. Adler, yirmi yıl boyunca General Motors’un iletişim departmanında çalışmış eski bir Associated Press ve Detroit Free Press muhabiridir.
Beş gün önce Adler, FreightWaves’te katıldığı bir tartışmada “Mack işçilerinin anlaşmadan oldukça memnun olduğunu” iddia etmişti. Oradaki yorumculardan biri, “Görünüşe göre herkes istediğini almış gibi görünüyor, [ancak] elbette onaylama sonunda her şey güvence altına alınmış olacak,” diyordu.
Her şey “sonunda güvence altına alınmış” olmadı ve FreightWaves bir haftadan kısa bir süre sonra durumu neden bu kadar yanlış anladıklarını tartışmaya başladı.
Adler ve FreightWaves, grevin ardından yaptıkları yorumda, “oldukça iyi görünen” geçici bir anlaşmanın yüzde 73 gibi “büyük” bir farkla reddedilmesinden duydukları “şaşkınlığı” tartışıyor. Bu süreçte kendilerinin ve tüm medyanın işçilerin düşünce ve deneyimlerinden ne kadar uzak olduğunu açığa vuruyorlar.
Beş yıl için yüzde 19’luk ücret artışını anlaşmanın “oldukça iyi” olmasına örnek olarak gösteriyorlar. UAW tarafından 2019’da kabul edilen son sözleşme, dört yılda sadece yüzde 6’lık bir ücret artışı ve arttırılmış sağlık hizmetleri maliyetlerini içeriyordu. Yeni toplu sözleşme, önceki sözleşme kapsamında reel ücretlerde yaşanan yüzde 20’lik gerilemeyi telafi edememekle kalmıyor, aynı zamanda önümüzdeki beş yıl boyunca hayat pahalılığı ödemeleri (COLA) olmaksızın enflasyonun altında artışlar öngörüyor.
FreightWaves’in bahsettiği sözleşmedeki diğer “iyi şeyler” arasında, iş gününe 30 dakika eklenmesi ve bunun da normal mesai ücretiyle karşılanması yer alıyor. Yorumcular, daha uzun saatler çalışarak daha fazla para kazanabilecekleri için işçilerin bu değişikliği hoş karşılamamasına şaşırdıklarını ifade ettiler. Acaba bu baylar 8 saatlik iş gününü hiç duymadılar mı? Amerika Birleşik Devletleri’ndeki işçiler, tüm yaşamlarını işte geçirmeme hakkını kazanmak için çetin bir mücadele vermiştir.
Adler, oylamanın neden bekledikleri gibi gitmediğine dair iki açıklama ileri sürdü: “Birincisi, taban komiteleri denilen, sosyalizmi şiar edinmiş işçiler. Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS) aracılığıyla, yerel ve uluslararası düzeyde sendika liderlerine durmadan saldırıyorlar. Onları [sendikacıları], anlaşma ikramiyesiyle teşvik edilen üyelerine, gizlice müzakere edilmiş, standartların altında toplu sözleşmeler getiren şirket dalkavukları olarak adlandırıyorlar.”
Adler, toplu sözleşmenin kabul edilmemesinin diğer bir nedeni ise “Detroit’teki üç otomotiv şirketinde devam eden UAW grevi,” diye yazıyor.
Adler, makalesine UAW grevi ile başlıyor. Adler’in sunumuna göre, UAW Başkanı Shawn Fain, GM, Ford ve Stellantis ile yapılan görüşmelerde, hayat pahalılığı ödemelerinin sağlanması ve kademelerin sona erdirilmesi de dahil olmak üzere sert bir çizgi izliyor. Adler, “UAW ilk kez üç şirketi birden -General Motors, Ford ve Stellantis- aynı anda hedef aldı,” diye yazıyor.
Bu durum gerçeği tersyüz etmektedir. Fain yönetimindeki UAW aygıtı, Fain’in “rekor sözleşme” olarak adlandırdığı Mack Trucks anlaşmasını desteklemiştir. Üç Büyükler’de UAW, mümkün olduğunca az etki yaratmak üzere özel olarak tasarlanmış sahte bir “dik duruş” grevi yürütüyor. Sözleşmenin sona ermesinden yaklaşık dört hafta sonra, işçilerin yüzde 83’ü çalışmaya devam ederken, grev kapsamı dışında kalanlar işten çıkarmalar vb. mağduriyetlere maruz kaldı. Mack’teki grev, UAW’nin Üç Büyükler’deki stratejisiyle uyumlu değildir, o stratejinin doğrudan reddedilmesinin ürünüdür.
Adler’in bahsettiği diğer ve daha önemli neden ise, taban komitelerinin ve sosyalist bilincin gelişmesiyle aynı döneme denk gelen, işçilerin radikalleşmesinin şirket medyası tarafından fark edilmesidir.
Adler, “Lehman Faktörü”nü, yani Shawn Fain ve diğer UAW bürokratlarına karşı sosyalist bir program ve yetkinin tabana devredilmesi çağrısı temelinde sendika başkanlığına adaylığını koymuş olan Mack işçisi Will Lehman’ın etkisini yazıyor. Lehman’ın oylamadan önce Mack Trucks işçilerinin katıldığı bir toplantıda işçilere “Bu, kapalı kapılar ardında müzakere edilen türde bir sözleşme” dediğini aktarıyor.
FreightWaves’in “Lehman Faktörü”nü tartışması, sektörel yayının işçilerin muhalefetinin sendika aygıtının kontrolünden çıkmakta olduğunu endişeyle kabul etmesinin bir ifadesidir. Adler, “Sendika müzakerelerinde liderlerin söylediklerine uyma fikri, giderek daha az görülüyor,” diyor.
Son yıllarda UAW üyesi işçiler, UAW destekli sözleşmeleri ezici bir çoğunlukla ve defalarca reddetti. İşçilerin aygıta karşı isyanı, Mack İşçileri Tabanı Komitesi de dahil olmak üzere bir taban komiteleri ağının kurulması yoluyla artık örgütsel bir biçim almaya başlıyor.
FreightWaves için yeterince kötü görünen artan militanlığın ötesinde daha da endişe verici olan, işçilerin siyasallaşmasıdır. Adler, “şu anda bu müzakere sürecinde oldukça sağlam bir sosyalist coşku var,” diyor.
Lehman, aygıt tarafından sistematik bir seçmen sindirme kampanyasıyla karakterize edilen UAW başkanlığı seçimlerinde 5.000 oy aldı. Katılım oranı yüzde 9’un altındaydı ve işçilerin büyük çoğunluğu bir seçim yapıldığından dahi haberdar değildi.
Bu koşullar altında Lehman’a verilen 5.000 oy, bir bütün olarak işçi sınıfı içinde meydana gelen çok önemli bir siyasi değişimi ifade etmekteydi. Lehman, aygıtın ortadan kaldırılması ve yetkinin tabana devredilmesi çağrısında bulundu. Dahası Lehman, bir sosyalist ve işçi sınıfının uluslararası birliğinin savunucusu olarak kampanya yürüttü.
Sendikal aygıtın merkezi bir rol oynadığı, sosyalist fikirleri işçi sınıfı hareketinden dışlamaya yönelik on yıllardır süren kampanya dağılıyor. İşçiler sadece şu ya da bu işyeri sorununa değil, tüm toplumsal yapıya karşı muhalefetlerini giderek daha fazla dile getiriyorlar. Muazzam seviyede eşitsizlik, servetin birkaç yöneticinin elinde toplanması, işçilerin aşırı sömürüldüğü koşullar altında şirketlerin devasa kârlar elde etmesi... Lehman’ın sosyalist görüşlerinin destek bulmasının nedenleri bunlardır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde sosyalist fikirlerin işçiler arasında artan etkisi, ulusal ve uluslararası düzeyde muazzam bir öneme sahiptir. Mack’teki gelişmeler, Dünya Sosyalist Web Sitesi tarafından ifade edilen sosyalist hareketin perspektifinin, işçi sınıfının güçlü nesnel hareketiyle kesiştiğini açıkça ortaya koymaktadır.
12 Ekim 2023