Bogdan Syrotiuk’un serbest bırakılması mücadelesine destek vermek ve hem bu dava hem de Bolşevik- Leninistlerin Genç Muhafızları’nın çalışmaları hakkında daha fazla bilgi edinmek için wsws.org/freebogdan adresini ziyaret edebilirsiniz.
Aralık ayından beri Ukrayna savcılığı, sosyalist siyasi tutsak Bogdan Syrotiuk’a karşı açtığı davayı ülkenin güneyindeki Pervomaisk’te bulunan bir mahkemeye sunuyor. Syrotiuk, 25 Nisan 2024 tarihinde faşistlerle dolu Ukrayna Gizli Servisi (SBU) tarafından tutuklandı ve 111. Madde uyarınca “sıkıyönetim altında vatana ihanet” ile suçlanıyor. Bogdan için çıkarılan tutuklama kararında “Rus propaganda ve enformasyon ajansı Dünya Sosyalist Web Sitesi temsilcileri tarafından ısmarlanan yayınların hazırlanmasıyla uğraştığı” suçlaması yer alıyordu.
Savunma makamı, 15 yıldan müebbede kadar hapis cezası gerektiren bu suçlamaları reddetti. Sağlık durumu kötü olan Syrotiuk tutuklandığından bu yana Nikolaev’deki (Mıkolayiv) bir cezaevinde tutuluyor.
Bu siyasi bir davadır. Savcılık davasını, dokuz kalın ciltlik belgelere dayandırıyor. Bu belgelerin büyük çoğunluğu, Bolşevik-Leninistlerin Genç Muhafızları’nın Putin rejiminin Ukrayna’yı istilasına karşı çıkan yazı ve açıklamaları ile Dünya Sosyalist Web Sitesi Başkanı David North’un Troçkist hareketin tarihine ilişkin yazıları da dahil olmak üzere siyasi ve teorik broşürlerden oluşuyor.
Başka bir deyişle, Bogdan işlediği ya da planladığı herhangi bir eylem nedeniyle değil, Troçkist fikirleri nedeniyle, bir “düşünce suçu” ile itham ediliyor. Ukrayna devletinin Bogdan’a karşı açtığı dava, Nazi tarzı hukukun 21. yüzyıl versiyonundan başka bir şeye değildir.
Dava, Ukrayna devletinin ideolojik ve siyasi muhaliflere yönelik zulmü için geliştirdiği şablon üzerinden ilerliyor. NATO destekli Zelenskiy hükümeti, Rus rejiminin istilasından hemen sonra, muhaliflerini hedef alan zulme sözde yasal dayanak sağlamak için Ukrayna Ceza Kanunu’nun 111. maddesinde (vatana ihanet) önemli değişiklikler yaptı. Ukraynalı sosyalist Maksim Goldarb, 2023 yılında Dünya Sosyalist Web Sitesi için yazdığı bir makalede şöyle diyordu:
Ukrayna Ceza Kanunu’nun 111. maddesinde yer alan “devlete ihanet” suçunun tanımı oldukça muğlak ve soyut bir şekilde kaleme alınmıştır. Bu da baskı aygıtına, devlet başkanı ya da ekibinin seçmeye karar verdiği herkesi bu suç kapsamında suçlama fırsatı vermektedir.
Ceza muhakemesi usulü, kefalet ya da serbest bırakma hakkı olmaksızın bir şüphelinin tutuklanmasına izin vermektedir. Bogdan’ın başına gelen de tam olarak buydu.
Bogdan, Nisan ayında tutuklanmasından bu yana süresiz olarak gözaltında tutulmaktadır. Savunmanın, Bogdan’ın toplum için tehlike arz etmediği gerekçesiyle serbest bırakılması yönündeki tüm talepleri reddedildi. Son olarak 17 Ocak’ta mahkeme Bogdan’ın tutukluluk süresini 60 gün daha uzattı. Mahkeme, Bogdan’ın serbest bırakılması için yapılan itirazları reddetme kararını gerekçelendirirken, SBU’nun savlarını rutin olarak kelimesi kelimesine kopyaladı.
Bogdan’ın fikirlerinin ve düşüncelerinin “suç teşkil edip etmediği” savcılık tarafından görevlendirilen “dilbilim uzmanları” tarafından mahkemede kanıtlanacak. Bu prosedür de vatana ihanet iddiasıyla açılan davalarda yaygın olarak uygulanmaktadır. Maksim Goldarb’dan tekrar alıntı yapacak olursak:
... devam etmekte olan tam kanunsuzluğa en azından biraz meşruiyet görüntüsü vermek için, savcılık makamları (SBU, devlet soruşturma ofisi ve savcılık) bir kişinin sözleri ve ifadeleri, sosyal medyadaki yorumları ve paylaşımları hakkında -dikkat!- “bilirkişi incelemeleri” yapmayı öğrendi. Bu amaçla, savcılık organlarının görevlileri, ister sosyal medyadaki bir paylaşım, ister televizyondaki bir konuşma ya da gazetedeki bir makale olsun, mevcut hükümetin herhangi bir muhalifinin sözlerini alır ve uzman dilbilimcinin soruşturma tarafından kendisine yöneltilen aşağıdaki soruları yanıtladığı özel bir adli dilbilim incelemesi başlatır ve yürütür:
1) Bu sözlerde Ukrayna’ya yönelik kötü bir şey var mı?
2) Bu sözlerde kişinin dolaylı ya da doğrudan düşmanı desteklediğini gösteren herhangi bir şey var mı?
3) Bu sözler ile takip eden sonuçlar arasında nedensel bir bağ var mı?
Ve bu böyle devam eder gider. Anlayacağınız gibi, herhangi bir söz, tutum, ifade “kötü” olarak adlandırılabilir, çünkü adli tıp uzmanı son derece göreceli ve öznel değerlendirmelere ve öznel algıya dayalı olarak çalışmaktadır. Ve böyle bir davada asıl mesele, rejim mağdurunun sözlerini “doğru” değerlendirecek ve “gerekli” bilirkişi raporunu yazacak “doğru” bilirkişiyi bulmaktır.
Bu birikişi nereden geliyor? Bu bilirkişi raporu nasıl yazılmıştır? Ukrayna’da muhalefete yönelik mevcut zulüm sisteminin işleyişiyle henüz karşılaşmamış olanlar için bu konu özellikle ilginç hale geliyor. Bilirkişi incelemesinin bir kısmı devletin adli bilirkişilik kurumlarında yapılabilir. Burada uzmana enstitü müdürü tarafından bir emir verilir, bu emir yerine getirilir ve gerekli olan yazılır. Çünkü Ukrayna’da artık uzmanlar hiçbir şey için sorumluluk taşımamaktadır, istedikleri her şeyi yazabilirler.
Buna ek olarak, devlet zulüm sisteminin Ukrayna Adalet Bakanlığı’ndan gerekli lisansı almalarına yardımcı olduğu ve dilbilimsel incelemeler yapmalarına izin verdiği “atanmış” uzmanlar da var. Bunlar, devlet zulüm sisteminin kadrosunda yer almakta ve çok iyi bir maaş almakta, bunun karşılığında da sadece sistemin ihtiyaç duyduğu uzmanlığı uygulamaya koymaktadırlar. Eğer kötü bir bilirkişi raporu istiyorsanız, kötü bir rapor yazarlar; iyi bir rapor istiyorsanız, iyi bir rapor yazarlar. Daha sonra bu bilirkişi raporunun sonuçları suçlamaların ve bir kişi hakkında kovuşturma başlatılmasının temeli haline getirilir: Önce suçlanır, sonra arananlar listesine alınır; gözaltına alınır, tutuklanır, hapsedilir vs.
Tam da bu tür bir “dil uzmanlığı” savcılık tarafından mahkemede sunuldu. Bogdan’ın savunması mahkemenin bu “uzmanların” “incelemelerini” reddetmesini talep etti, çünkü iddia edilen suçun işlendiğine dair kanıt sunamadılar.
Gerçek şu ki Bogdan hiçbir suç işlememiştir, hele hele “devlete ihanet” ve Rus devleti adına çalışmak gibi. Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi ile siyasi dayanışma içinde olan Bolşevik-Leninistlerin Genç Muhafızları’nın (YGBL) lideri olarak, yüz binlerce insanın hayatına mal olan bir savaşa karşı Rus ve Ukraynalı işçilerin birleşmesi için sürekli mücadele etmiştir. Makaleleri, Banderacı faşistlerin Ukrayna halkına karşı işledikleri suçları ve bugün savaşı destekleyenler tarafından yüceltilmelerini benzersiz bir şekilde anlatmaktadır.
YGBL ve DEUK’un yayımladığı açıklamalar, Rusya’nın Ukrayna’yı istilasını sosyalist enternasyonalist bir bakış açısıyla kınamıştır. Bu açıklamalar, Rus devletiyle “işbirliği” suçlamasını en güçlü biçimde çürütmektedir. Görünürde demokratik herhangi bir adli süreçte, bu açıklamalar Bogdan’ın suçlamalara karşı savunmasının temelini oluştururdu. DEUK ve WSWS’nin bu ve diğer açıklamalarının kovuşturmanın temelini oluşturması, Bogdan’ın Troçkizm uğruna mücadelesi nedeniyle yargılandığını göstermektedir.
Bu davanın sadece SBU tarafından değil, aynı zamanda onun ABD ve başta Almanya olmak üzere diğer NATO ülkelerindeki finansörleri ve askeri destekçileri tarafından da tartışılıp tasarlandığından çok az şüphe duyulabilir. Ukrayna oligarşisi kadar emperyalist merkezlerdeki egemen sınıf da savaşa karşı büyüyen muhalefeti ve işçi ve gençlik kesimlerinin Troçkizme yönelmesini kendi sınıf çıkarlarına yönelik varoluşsal bir tehdit olarak görmektedir.
Sırf bu nedenle bile, Bogdan’ın davası dünya çapında sınıf bilinçli işçilerin ve gençlerin en üst düzeyde ilgisini hak etmektedir. Ancak tek neden bu değil. Bogdan’ın davası, Ukrayna’da savaşa ve ifade özgürlüğüne karşı her türlü muhalefetin daha geniş çapta kriminalize edilmesinin en bilinçli siyasi ifadesidir. Birleşmiş Milletler’e göre Mart 2024 itibariyle - yani Bogdan’ın tutuklanmasından önce - Ukrayna’da SBU tarafından “işbirlikçi” olarak gözaltına alınmış yaklaşık 55.000 siyasi mahpus vardı. Bu sayı geçtiğimiz yıl içinde önemli ölçüde artmış olmalı. Sadece iki hafta önce, Ocak ayı sonlarında SBU birçok şehirde büyük baskınlar düzenleyerek, Marksist literatürü okuyan, gençlerin ve erkeklerin zorla ölüme gönderilmesine karşı çıkan onlarca işçiyi ve genci tutukladı.
Bugün Ukrayna’da yaşananlar, eğer karşı çıkılmazsa, yarın ABD’de ya da Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde de yaşanacaktır. Bu nedenle herkesi, demokratik hakları savunma ve emperyalist savaşa karşı çıkma mücadelesinin bir mızrak başı olan Bogdan’ın özgürlüğü için mücadele etmeye çağırıyoruz. Bogdan’ın serbest bırakılması için başlatılan imza kampanyasını destekleyin ve yayın! WSWS’ye, Bogdan’a yönelik zulme karşı çıkan bir açıklama gönderin! Bogdan’ın yazılarını ve YGBL ile DEUK’un Ukrayna’daki savaşa ilişkin açıklamalarını inceleyin!