Uluslararası Af Örgütü İsrailli liderlerin soykırım niyetini belgeledi

Dünyanın en büyük insan hakları örgütlerinden biri olan Uluslararası Af Örgütü Çarşamba günü yayımladığı bir raporla resmen İsrail’i Gazze’de soykırım yapmakla suçladı.

İsrail askerleri, İsrail'in güneyinde, Gazze sınırına yakın bir tepede toplanıyor, 5 Aralık 2024 Perşembe. [AP Photo/Ohad Zwigenberg]

Resmi istatistiklere göre İsrail, Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de en az 44.580 kişiyi öldürdü. Temmuz’da The Lancet’te yayımlanan bir çalışmada ölü sayısının 186.000 veya daha fazla olduğu tahmin ediliyordu.

Uluslararası Af Örgütü, 296 sayfalık kapsamlı raporunda, bu toplu katliamın, İsrail hükümetinin en tepesinden katliamı yapan askerlere kadar nüfuz eden soykırım niyetiyle motive edildiğini ortaya koydu.

Rapor, İsrailli yetkililerin ve ordu mensuplarının Filistin halkını öldürme, Gazze’den sürme ve topraklarını ele geçirme niyetlerini ifade eden sözlü veya yazılı açıklamalar yaptıkları yüzlerce vakaya ilişkin video, fotoğraf ve metin kanıtlarını bir araya getiriyor.

Raporu özetleyen Uluslararası Af Örgütü şu ifadelere yer verdi: “İsrail güçleri, 21. yüzyılda başka hiçbir çatışmada görülmemiş bir hız ve düzeyde, tüm şehirleri yerle bir ederek, kritik altyapıyı, tarım arazilerini, kültürel ve dini alanları tahrip ederek ve Gazze’nin büyük bir bölümünü yaşanmaz hale getirerek eşi görülmemiş bir yıkıma neden olmuştur.”

Raporda “İsrail güçleri, Gazze’deki Filistinlileri yok etmek amacıyla Soykırım Sözleşmesi kapsamında yasaklanan eylemlerde bulunmuştur,” deniliyor.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, “Aylar geçtikçe İsrail, Gazze’deki Filistinlilere insan hakları ve onuruna layık olmayan bir alt insan grubu muamelesi yaparak onları fiziksel olarak yok etme niyetini ortaya koymuştur,” diye belirtti.

“İnsan Değilmiş Gibi Hissediyorsun: İsrail’in Gazze’de Filistinlilere Yönelik Soykırımı” başlıklı raporda “Gazze’de sivillerin öldürülmesi, sivil altyapının yok edilmesi, zorla yerinden edilme, hayat kurtarıcı malların ve insani yardımın İsrail tarafından engellenmesi ya da reddedilmesi” anlatılıyor.

1,9 milyondan fazla insan, yani Gazze nüfusunun yüzde 90’ı ülke içinde yerinden edilmiş durumda. BM insan hakları ofisi geçen ay yayımladığı bir raporda Gazze’de doğrulanan ölümlerin yüzde 70’inin kadınlar ve çocuklar arasında gerçekleştiği suçlamasında bulunmuştu.

Uluslararası Af Örgütü ayrıca şunları belirtti: “Tek tek ele alındığında, Uluslararası Af Örgütü’nün araştırdığı eylemlerden bazıları, uluslararası insancıl hukuka veya uluslararası insan hakları hukukuna yönelik ciddi ihlaller teşkil etmektedir. Ancak İsrail’in askeri harekatına ve politikaları ile eylemlerinin kümülatif sonuçlarına dair daha geniş resme bakıldığında, soykırım niyeti akla yatkın tek sonuçtur.”

Callamard şunları ekliyordu: “Kahredici bulgularımız uluslararası toplum için bir uyandırma çağrısı işlevi görmelidir: bu bir soykırımdır.”

Raporda “İsrail Gazze’de yetersiz beslenme, açlık ve hastalıkların damga vurduğu yaşam koşulları oluşturdu ve Filistinlileri ağır, hesaplanmış bir ölümle karşı karşıya getirdi. Aynı zamanda, yüzlerce Gazzeli Filistinliyi hücre hapsi, işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bıraktı,” deniliyor.

Af Örgütü raporu, metodolojisini açıklarken, “devlet belirli bir askeri sonuca ulaşmak için, bir amaca ulaşmak amacıyla veya bu amaca ulaşana kadar korunan bir grubu yok etmeyi amaçladığında soykırım bulgusuna ulaşılabilir,” diye belirtiyor.

Rapor, İsrailli yetkililerin Filistin halkının yok edilmesini sistematik ve kesintisiz bir şekilde alenen teşvik ettiklerini ortaya koyuyor. Raporda şunlar belirtiliyor:

Bu tür açıklamalar yapanlar arasında Başbakan Netanyahu da vardı ve İncil’deki Amalek halkının (Amalekliler olarak da bilinir) İsraillilere saldırdıkları için intikam amacıyla öldürülerek tamamen yok edilmeleri hikâyesine en az üç kez atıfta bulundu.

Uluslararası Af Örgütü raporu ayrıca, bunların sadece İsrailli liderler tarafından yapılan aşırı heyecanlı retorik açıklamalar olmadığını, bu yaklaşımın İsrail ordusunun komuta yapısının tüm bölümlerine nüfuz ettiğini göstermektedir. Rapor şunları hatırlatıyor:

Britanya’nın Channel 4 kanalında 23 Nisan 2024 tarihinde yayınlanan bir röportajda ismini vermeden konuşan bir İsrail askeri, ordudaki “temel varsayım”, Gazze’deki herkesin Hamas’ın eylemlerinde suç ortağı olduğudur, diyordu. Sivillere yönelik saldırıların, 7 Ekim 2023 saldırılarına katılanların “[ordunun] 2014’teki [çatışmalarda] bağışladığı çocuklar” olduğu yönündeki yaygın görüşle meşrulaştırıldığını ima etti. Ona göre, bazı yüksek rütbeli subayların yanı sıra orduda görev yapan birçok yerleşimci de Gazze’de “dahil olmamış değil, sadece silahsız” Filistinliler olduğu görüşünü sık sık dile getiriyordu.

Rapor, Yoav Gallant’ın Filistinlilerden “insansı hayvanlar” olarak söz ettiği açıklamasının sadece bir kez kullanılan bir ifade olmadığını, aslında hükümet yetkililerinin iletişimlerinde defalarca tekrarlandığını belgeliyor. Raporda çok sayıda İsrailli yetkilinin aynı canavarlaştırıcı dili kullandığı belirtiliyor:

Benzer şekilde, 10 Ekim 2023 tarihinde COGAT’ın (İsrail Savunma Bakanlığı bünyesinde işgal altındaki Filistin topraklarındaki sivil meseleleri idare etmekle görevli bir birim) resmi X hesabında yayınlanan bir videoda COGAT Başkanı Ghassan Alian hem Hamas’a hem de Gazze’de yaşayan Filistinlilere doğrudan bir mesaj vererek dönemin Savunma Bakanı Gallant’ın açıklamasını tekrarladı. Arapça konuşan Alian, İsrail’in “Gazze’ye tam bir abluka” uyguladığını ve yaklaşık 2,2 milyonluk Gazze nüfusuna elektrik ve su sağlamak yerine sadece “yıkım” vaat ettiğini teyit etti. Hamas’ın İsrailli sivillere karşı işlediği suçlara destek verdikleri algısı nedeniyle Gazze’nin sıradan sakinlerinden “insansı canavarlar” olarak bahsetti: “Bu tür insansı canavarlarla uygun şekilde ilgileneceğiz. İsrail Gazze’ye tam bir abluka uyguladı. Elektriğiniz ya da suyunuz olmayacak, sadece yıkım olacak. Cehennemi istiyorsanız, cehennemi yaşayacaksınız.”

Uluslararası Ceza Mahkemesi geçtiğimiz ay İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı, açlığı bir savaş silahı olarak kullandıkları iddiasıyla savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekle suçlamıştı.

Uluslararası Af Örgütü’nün raporu bu iddiaları fazlasıyla doğrulamaktadır. Ancak bu, daha geniş anlamda, bu soykırım için para ve silah sağlayan emperyalist güçlere yönelik bir suçlamadır. Uluslararası Af Örgütü’nün raporunda derlenen soykırım açıklamaları, olaylar yaşanırken alenen yapılmıştır. Yine de ABD ve diğer emperyalist güçler İsrail’e desteklerini sürdürüyorlar çünkü Ortadoğu’yu emperyalist egemenlik altında yeniden düzenleme çabalarının bir parçası olarak bu soykırımın tamamen arkasındalar.

Loading