The Party is Always Right: The Untold Story of Gerry Healy and British Trotskyism, Aidan Beatty. Pluto Press, 2024, Londra.
Profesör Aidan Beatty’nin The Party is Always Right: The Untold Story of Gerry Healy and British Trotskyism (Parti Her Zaman Haklıdır: Gerry Healy ve Britanya Troçkizminin Anlatılmamış Hikâyesi) adlı kitabı, biyografi olduğu iddia edilen kötü niyetli bir siyasi saldırı çalışmasıdır. Kitap, yazarının itibarını zedelemekte ve akademik bir çalışma olarak tanıtılan bir eserden beklenen standartların hiçbirini karşılamamaktadır. Kitabın bunlarla hiçbir alakası bulunmamaktadır. Beatty, Troçkizme ve onun Marksist teori üzerine kurulu, işçi sınıfına dayanan devrimci bir parti inşa etme yönündeki tarihi çabalarına karşı kaba bir hiciv üretmiştir.
Türlerin en zorlarından biri olan ciddi bir biyografi yazma görevini üstlenen tarihçiler, genellikle yıllarca süren yoğun bir araştırma gerektiren bir projeye neden giriştiklerini okurlarına açıklama çabasıyla eserlerine giriş yaparlar. Çalışma konusu siyasi bir figür olduğunda, bireyin ve içinde yaşadığı dönemin etkileşimleri son derece karmaşıklaşır Bir insanın babasından çok yaşadığı çağa benzediği atasözünde çok derin bir doğruluk vardır. Başka bir insanın tarihsel olarak koşullanmış kişiliğini, psikolojisini, motivasyonlarını, amaçlarını, ideallerini, kararlarını ve eylemlerini anlamak için, hem dönemin tarihsel manzarasına hakimiyet ve entelektüel incelik hem de büyük miktarda çalışma gerekir.
Yazarlar öznelerine ister hayranlık duysunlar isterse onları hor görsünler, yine de hakkında yazdıkları kişiyi tarihsel açıdan anlamakla yükümlüdürler. Yazar öznesine gerçekten hayranlık duyuyorsa, yine de hagiografiye dönüşmekten kaçınan eleştirel bir mesafeyi korumak zorundadır. Siyasi figürlerin büyük biyografileri -Samuel Baron’un Plehanov çalışması, J.P. Nettl’in Rosa Luxemburg üzerine iki cildi, Isaac Deutscher’in Troçki üçlemesi- açıkça büyük bir empati duydukları öznelere karşı nesnel bir tutum sergilemeyi başarmıştır. Belki de daha da zor olanı, yıllarını tarihin en kötü kitle katillerinden biri olan Adolf Hitler’in ideolojik, siyasi ve psikolojik motivasyonlarını incelemeye ve açıklamaya adamış olan Ian Kershaw’ın karşı karşıya kaldığı görevdi.
Isaac Deutscher, Troçki biyografisinin ikinci cildi olan Silahsız Peygamber’in önsözünde, Carlyle’ın Oliver Cromwell’in biyografisini yazarken karşılaştığı görevi tanımlamasını hatırlatır. Carlyle’ın İngiliz Devrimi liderine yaptığı gibi, Deutscher de Ekim Devrimi liderini “ölü köpeklerden oluşan bir dağın, büyük bir iftira ve unutulma yükünün altından çekip çıkarmak zorundaydı.” [1] Beatty ise tam tersini yapmak için yola çıkmıştır. Amacı, Healy’yi toplayabildiği kadar çok çamur ve balçığın içine gömmektir. Beatty’nin ortaya koyduğu çalışmada entelektüel dürüstlük şöyle dursun, bilimsel objektiflikten eser yoktur. Niyeti meşru bir biyografi yazmak da değildir. Projesi hesaplanmış bir aldatmacaya saplanıp kalmıştır. Beatty metinden önce gelen “Teşekkür” bölümünde şöyle yazıyor: “Gerry Healy’yi ilk ne zaman duyduğumu hatırlamıyorum ancak 2020’nin başlarında onun hakkında materyal toplamaya başlamıştım...” [s. ix] Bu aldatıcı açıklama, Beatty’nin bu kitabı yazmasındaki asıl nedenlerini örtbas etmektedir. Tanıtımda biraz doğruluk payı arzu edilir.
Beatty, yanlış bir şekilde iddia ettiği gibi, Gerry Healy ismine 2020’de rastlamamıştır. Beatty 2014’ten 2018’e kadar, Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP) ve onun gençlik örgütü Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler’in (IYSSE) yıllardır aktif olduğu -bildiri dağıtıp kitap sattığı, çok sayıda iyi duyurulmuş halka açık toplantılar düzenlediği ve üye topladığı- Detroit’teki Wayne Eyalet Üniversitesi’nde (WSU) yardımcı akademisyen olarak çalışmıştır. SEP ve IYSSE’nin WSU kampüsündeki varlığına, Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) tarafından şiddetle karşı çıkıldı. DSA, SEP’in ve IYSSE’nin faaliyetlerini engellemek için kampüsün güvenlik güçlerinin hizmetlerini talep edecek kadar ileri gitti. Beatty, WSU’da çalışırken, Demokratik Parti’nin Michigan örgütüne bağlı olarak faaliyet gösteren Metro Detroit DSA’nın bir üyesiydi. KeyWiki’de yer alan ve Beatty’nin de üye olduğunu belirten Michigan DSA gönderisine göre, “Michigan’ın güneydoğusundaki demokratik sosyalistler, Michigan’da Demokratik Parti içinde pek çok Amerikalı solcunun hayalini kurduğu bir etki düzeyine sahiptir.”
Şu anda Pittsburgh’da yaşayan ve Carnegie Mellon Üniversitesi’nde ders veren Beatty, DSA’nın aktif bir üyesi ve ortodoks Marksizmin sınıf temelli siyasetine bağlılıkla özdeşleştirdiği Troçkizmin yeminli bir karşıtıdır. Beatty’nin geniş Twitter/X arşivinde Alexandria Ocasio-Cortez, Bernie Sanders ve Demokratik Parti’nin başka şöhretlerinin açıklamaları ve övgülerinin çok sayıda yeniden paylaşımı yer almaktadır.
DSA için hizipçi bir polemik
Beatty’nin kitabının kökenlerini açıklarken sunduğu anlatının bir yalana dayandığı açıktır. Bundaki amaç, hizipsel dürtülü bir siyasi polemiği akademik bir çalışma olarak yutturmaktır.
Beatty, 2020’de COVID-19 pandemisinin patlak vermesinin kendisine beklenmedik bir şekilde “boş zaman” sağladığını ve böylece “İşçilerin Devrimi Partisi’nin (WRP) dünyasını daha da derinlemesine araştırmasına” olanak tanıdığını iddia etmektedir. [s. ix] Bu, Beatty’nin kariyerine ilişkin kendi anlatımıyla çürütülen uydurma bir açıklamadır. Beatty, 2016’dan 2023’e kadar, geçen yıl yayımlanan Private property and the fear of social chaos başlıklı kitabını araştırmak, yazmak ve düzenlemekle yoğun bir şekilde meşgul olmuştur.
Beatty, çok fazla boş vakti olması şöyle dursun, Private property and the fear of social chaos’un “Teşekkür” bölümünde şöyle demiştir: “Son düzeltmeleri COVID-19 pandemisinin ortasında ofis ve sanal sınıfa dönüştürülmüş boş bir yatak odasında tamamladım.” [2] Bilimsel çalışmaların yazarları, bir metni yayına hazırlamanın son aşamalarının sinir bozucu olduğunu ve yoğun konsantrasyon gerektirdiğini doğrulayacaktır. Peki, okurlarının dikkatini ebeveynlik yükümlülüklerinden kaynaklanan zaman taleplerine de çeken Profesör Beatty, akademik kariyerinde merkezi bir yer işgal eden başka bir kitabın yazımıyla uğraşırken, daha önce hiçbir şey bilmediğini iddia ettiği bir konu hakkında tamamen farklı bir projeyi araştırmayı, yazmayı ve yayımlama sürecinden geçirmeyi nasıl başardı?
Bu projenin finansmanı hakkında başka soruların da sorulması gerekiyor. Beatty “Teşekkür” bölümünde şöyle yazıyor: “Britanya’daki araştırmam, bu projenin Yahudi, İsrail-Filistin ve küresel bağlantılarını görecek kadar cömert olan Pittsburgh Üniversitesi’ndeki Yahudi Çalışmaları Programı ve Dünya Tarihi Merkezi tarafından finanse edildi.” Profesör Beatty bu “küresel bağlantılar”ın niteliğini ve belirgin Siyonist sempatileri olan kurumları, Filistin halkının İsrail devletinin baskısına karşı mücadelesini yılmadan savunmuş İrlanda doğumlu bir Troçkistin biyografisini finanse etmeye nasıl ikna ettiğini açıklamıyor. Bu kurumların, Beatty’nin Healy’nin politikalarına sempati duyan bir nihai ürün ortaya çıkaracağından korktukları kuşkuludur. Beatty, fon başvurularının metnini erişime açarak bu sorulara yanıt vermelidir.
[İftiralaÇamurun toplanıp biriktirilmesi işi zengin kurumların mali desteğinden fazlasını ister. Zaman ve çaba da gerektirir. Beatty’nin DSA’dan önemli ölçüde yardım aldığı açıktır. Beatty, 45 yıldan uzun bir süre önce Healy, İşçilerin Devrimci Partisi ve DEUK’un hizipçi muhalifleri tarafından kurulmuş bir siyasi eğilimin yayınevi olan Pluto Press’in de desteğini almıştır.
Beatty’nin “araştırmasıyla” meşgul olduğu sıralarda, DSA’nın önde gelen üyeleri Twitter’da buz baltalı görüntüler paylaşarak Lev Troçki suikastını kutluyorlardı. Bu tiksindirici kampanya öylesine geniş çaplıydı ki, SEP 22 Mayıs 2021’de DSA Ulusal Direktörü Maria Svart’a bir açık mektup göndererek, DSA’dan “Stalinist yalanları yeniden canlandıran ve Troçki’nin öldürülmesini kutlayan Twitter paylaşımlarını ve diğer medya açıklamalarını açık bir şekilde kınamasını ve reddetmesini” talep etti. Mektup şöyle devam ediyordu: “DSA, Stalinist yalanların yayılmasına, dolayısıyla Troçkist harekete yalnızca geçmişteki değil, gelecekteki saldırıların da onaylanmasına müsamaha gösterilmeyeceğini ve bunun DSA örgütüne üyelikle bağdaşmadığını açıkça belirtmelidir.”
Svart’a SEP’in ulusal başkanı sıfatıyla yazdığım mektupta şu ifadeler yer alıyordu:
Troçkizme karşı kampanyalarının temel siyasi amacı şunlardır: 1) DSA içindeki siyasi ortamı, Stalinizmden aşırılan gerici anti-Marksist pislikle zehirlemek ve 2) Lev Troçki’ye yönelik suçlamaların antikomünist, şovenist ve –açıkça söyleyelim– antisemitist alt metnine kapılan toplumsal olarak geri insanları DSA’ya çekmek. DSA liderlerinin Troçki’ye yönelik saldırılarını desteklemek için yayınlanan tweetlere dayanarak söyleyebiliriz ki, bu kampanya, bırakın sosyalist bir örgütü, gerçekten ilerici bir örgüt içinde dahi yeri olmaması gereken son derece gerici unsurları örgütünüzün etrafına çekiyor.
Bayan Svart bu mektuba cevap vermediği gibi saldırıları da reddetmemiştir. Beatty’nin kişilik katli çalışması bu saldırılar devam ederken başlamıştır ve açıkça aynı operasyonun devamı niteliğindedir. Healy sadece yakın hedeftir. Beatty’nin iğrenç anlatısının altında yatan daha geniş amaç, Troçkizmi ve işçi sınıfının devrimci sosyalist partisini inşa etme çabalarını kınamaktır. Beatty’nin belirttiği gibi, yazdığı biyografi
aynı zamanda, daha da ciddi bir şekilde, bir aktivist olarak Healy’yi doğurmuş ve onun da (yeniden) yaratılmasına yardımcı olduğu siyasi gelenek olan Troçkizm hakkında bir hikâyedir. Troçkizmin her zaman hiziplere ve kişisel düşmanlıklara olan eğilimi hakkında ve genellikle hiçbir muhalefete yer vermeyen ve hatta Gerry Healy gibi yırtıcı adamlar için kuluçka makinesi işlevi görebilen “demokratik merkeziyetçi” partilerin doğasında var olan kusurlar hakkında uyarıcı bir öyküdür. [s. xvi-xvii]
Beatty’nin iftira dolu hicvi neredeyse tamamen, çoğu sosyalist siyaseti on yıllar önce terk etmiş ve azılı birer antikomüniste dönüşmüş, Healy’nin yeminli düşmanları tarafından ortaya atılmış iftiraların ve düpedüz yalanların geri dönüştürülmesinden oluşmaktadır.
Beatty’nin kitabı Marx’ın Daily Telegraph için yaptığı tanımlamayı hatırlatıyor: “Londra’nın tüm tuvaletleri, yapay bir gizli su tesisatı sistemi aracılığıyla fiziksel atıklarını Thames Nehri’ne boşaltır. Aynı şekilde, dünyanın başkenti de tüm toplumsal atıklarını bir kaz tüyü sistemi aracılığıyla dökmekte ve büyük bir merkezi gazete lağımına, Daily Telegraph’a akıtmaktadır.” [4] Gazetenin vicdansız ve skandal taciri sahibi Levy ile alay eden Marx, onun becerisinin “çürük bir kokuyla gıdıklanma, onu yüz mil öteden koklama ve kendine çekme yeteneğinden ibaret” olduğunu yazmıştı. [5]
Bu, Beatty ve kitabı için de geçerli bir tanımlamadır. O da büyük bir “koklayıcı”; burnunun götürdüğü her yerde Healy’nin hayaletinin peşinde koşuyor. Hikâye ne kadar pis kokuluysa, onu yakalayıp kitabına dahil etmek için o kadar can atıyor. Bu amaçla Beatty, “kötü koku takibi” pratiği sırasında, internette Healy’den nefret edenleri öne çıkıp kendisine materyal sağlamaya çağıran bir ilan bile yayımladı. Ve tabii ki çok sayıda zavallı küçük yardımcı buldu; bireysel keder hikâyelerinin Profesör Beatty tarafından yazılı hale getirilip ölümsüzleştirilmesini isteyen siyasi ‘hiç’lerden oluşan karmakarışık bir ekipti bu. Marx’ın Levy’ye cevabında hatırlattığı gibi, eğer Beatty onlara kişisel bir karşılama kartı göndermiş olsaydı, orada antik Roma’nın umumi tuvaletlerinin girişine asılmış olan şu ifade de yer alabilirdi: “Burada ... kötü koku yapmak serbesttir!” [6]
Tarihsiz bir biyografi
Beatty metnine şu beyanla başlıyor: “Bu; Gerry Healy adında otoriter ve kötü eğilimli bir İrlandalı ve onun yaratılmasına yardımcı olduğu siyasi dünya hakkında bir kitaptır...” [s. xvi] Sadece bu cümle bile Beatty’nin çalışmasının meşru bir biyografi olduğu iddiasını gözden düşürmek için yeterlidir. Kim şöyle başlayan bir “biyografi”yi ciddiye alır ki? “Bu, John Fitzgerald Kennedy adında sekse kafaya takmış, kötü eğilimli bir kadın avcısının hikâyesidir” ya da “Bu, Winston Churchill adında alkolik bir manik-depresifin hikâyesidir.” Bu tür kitaplar yazılmıştır ancak bunlar akademik çalışmalar olduklarını iddia etmezler ve bilgili eleştirmenler tarafından reddedilirler.
Gerçeklik ve meşru biyografi açısından daha da saçma olan, Beatty’nin kitabının “[Healy’nin] yaratılmasına yardımcı olduğu siyasi dünya hakkında” olduğu iddiasıdır. [s. xvi] Beatty’nin anlatımında, Healy’yi yaratan dünyanın analizi bir yana, herhangi bir tartışma bile yoktur. Bu, tarihsel bağlamı olmayan bir kitaptır. Healy’nin aile geçmişi hakkında zayıf kaynaklara dayanan birkaç ayrıntı dışında, doğduğu yıl olan 1913’ün İrlanda’sına ve onu takip eden 10 yıla dair genel bir değerlendirme yoktur. İrlanda’nın sosyal koşulları, Paskalya devrimi ve iç savaşın patlak vermesi, Britanya terörü yılları, Cumhuriyet’in kuruluşu, İrlanda milliyetçiliği siyaseti, ülkenin bölünmesi ve dönemin önde gelen siyasi kişilikleri göz ardı edilmiştir. James Connolly, Michael Collins ve Éamon de Valera isimleri hiç geçmemektedir. Ciddi bir biyografi yazarının zihnini meşgul etmesi gereken, nesnel koşullar ile bireyin yaşamı arasındaki etkileşime dair tüm temel sorular, İrlanda kökenli olmasına rağmen, Beatty tarafından göz ardı edilmiştir.
Beatty sadece İrlanda tarihini atlamakla kalmıyor; Healy’nin neredeyse tüm yetişkinlik hayatını geçirdiği İngiltere’nin tarihine de çok az yer veriyor. Beatty, Britanya işçi hareketinin çalkantılı tarihi hakkında neredeyse hiçbir şey yazmıyor. Healy’nin önemli bir rol oynayacağı işçi hareketini şekillendiren siyasi ve toplumsal olaylardan hiç bahsedilmiyor: 1926 Britanya Genel Grevi’nin ihanete uğraması, İşçi Partisi lideri Ramsay MacDonald’ın 1931 Ulusal Koalisyon hükümetine girmesi ve bu hükümetin meşhur “işsizlik maaşını kesmesi” olayı tek bir cümleye bile layık görülmüyor.
Troçki, Britanya siyaseti ve entelektüel yaşamı üzerine kapsamlı yazılar yazmıştır. Britanya Genel Grevi’nin arifesinde kaleme aldığı ve Britanya tarihi, siyaseti ve sınıf mücadelesi üzerine en önemli eseri -Where is Britain Going?- Beatty’nin kaynakçasında yer almıyor. Beatty, 1970’lerde İşçilerin Devrimci Partisi’nin yayınevi New Park tarafından yayımlanan Troçki’nin Britanya üzerine yazılarının üç ciltlik derlemesine de atıfta bulunmuyor.
Savaş sonrası İşçi Partisi ve sendika tarihine gelince, bu da büyük ölçüde göz ardı ediliyor. İşçi Partisi’nin 1945’teki büyük seçim zaferi sadece birkaç cümleyle geçiştiriliyor ki bunun sonuçları Britanya Troçkist hareketi içinde ortaya çıkan çatışmalarda önemli bir rol oynamıştır. Sonraki çeyrek yüzyılın başlıca çatışmaları ve bunların altında yatan siyasi meseleler ya tamamen görmezden geliniyor ya da üstünkörü ele alınıyor. Clement Attlee, Aneurin Bevan ve Harold Wilson’ın isimleri Beatty’nin metninde yer almıyor. Healy’nin 1950’lerde yoğun ilişkiler içinde olduğu, İşçi Partisi’nin sol kanadından ünlü Michael Foot’tan ise sadece bir kez bahsediliyor. Healy’nin önemli bir rol oynadığı çok sayıda grev ve toplumsal mücadele görmezden geliniyor. Healy ve Sosyalist İşçi Birliği (SLL) tarafından kurulan yayınların -Newsletter ve Workers Press- içeriklerine neredeyse hiç değinilmiyor.
Beatty’nin Healy’nin çalışmasının ulusal bağlamını ihmal etmesi, Troçkist hareketle ilgili herhangi bir tartışma için temel olan, belirleyici uluslararası meseleleri ele alışında daha da göze batıyor. Troçkist hareketin tarihsel kökenlerine neredeyse hiç değinilmiyor. Rusya Komünist Partisi içinde gelişen ve 1923’te Troçki liderliğindeki Sol Muhalefet’i doğuran teorik ve siyasi mücadeleler görmezden geliniyor. Muhalefetin perspektifi ile Stalin liderliğindeki Sovyet bürokrasisinin perspektifi arasındaki çatışma tek bir cümleyle ele alınıyor: “SSCB’nin Tek Ülkede Sosyalizmi geliştirmesi gerektiği yönündeki Stalinist görüşe karşı Troçkistler, Komünizmin hızla ve küresel olarak yayılacağı Sürekli Devrimi savunuyorlardı.” [s. 3] Bir ortaokul öğrencisi düzeyinde yazılmış olan bu kaba basitleştirme, Beatty’nin ilgileniyormuş gibi yaptığı konu hakkındaki cehaletini ortaya koyuyor.
Troçkist hareket, Britanya Genel Grevi’nin yanı sıra Çin Devrimi’nin 1927’deki yenilgisi, Nazizmin Almanya’daki felaket getiren zaferi, İspanyol Devrimi’nin yenilgisi, Moskova Duruşmaları ve Stalinist terör gibi yirminci yüzyıl tarihinin gidişatını belirleyecek olan muazzam siyasi olaylara yanıt olarak ortaya çıktı. Bu dünya-tarihi olaylar neredeyse görmezden geliniyor. Geçerken değiniliyorsa, bu sadece Healy’nin Troçkist harekete katılma nedenlerine, en ufak bir inandırıcı belge olmaksızın, gölge düşürmek için yapılıyor.
Beatty, Healy’nin siyasi faaliyetlerini ele alırken, onun siyasi kariyerindeki üç temel olayı görmezden geliyor: 1) Healy’nin, öncü Amerikalı Troçkist James P. Cannon’ın önderliğinde, 1953’te Pabloculuğa karşı mücadelede Uluslararası Komite’nin kurulmasındaki rolü; 2) Healy’nin, Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in Stalin’in suçlarını ifşa etmesinin ardından 1956-57’de Britanya Komünist Partisi’nin yaşadığı krize olağanüstü müdahalesi; ve 3) Healy’nin 1961-63’te Uluslararası Komite içinde ABD’deki Sosyalist İşçi Partisi’nin (SWP) Pablocu Uluslararası Sekreterlik ile ilkesiz yeniden birleşmesine karşı muhalefete siyasi önderlik etmesi.
Beatty’nin ihmalleri bir dikkatsizlik meselesi değildir. Bunlar kasıtlıdır. Beatty, biyografinin belgelere atıfta bulunmamasını sinik bir şekilde şöyle haklı çıkarıyor: “Tüm tarihçiler, öyle ya da böyle, arşiv kaynaklarının eksikliği sorununa aşinadır. Troçkizm ... tam tersi bir sorun teşkil ediyor. Belgesel kanıtların eksikliğinden ziyade, çok fazla olması söz konusudur.” [s. xx]
Belgesel kanıtlar Beatty için bir sorun teşkil ediyordu çünkü yazılı kayıtlar onun inşa etmeye koyulduğu hizipçi anlatıyla çelişiyor ve uyuşmuyordu. Akademik araştırmalara dayanan bir biyografi yazma niyetinde olmayan Beatty, “çok fazla” olgusal malzeme sorununu, arşiv materyallerini en az düzeyde kullanarak ve “sözlü tarih” olarak nitelendirdiği dedikodulara dayanarak çözmeye karar vermiştir.
Hakaret ve siyasi çarpıtma
Bu “yöntem”in sonucu bir biyografi değil, gerçek bir siyasi figürün korkunç bir karikatüre indirgendiği ve Britanya Troçkist hareketinin tarihinin korkunç bir Grand Guignol olarak, yani sosyalist hareketin azılı bir antikomünistin hayal gücünde canlandırılabileceği gibi tasvir edildiği bir korku hikâyesidir. Beatty’nin önsözünün ikinci paragrafında yazdığı gibi, Healy’nin biyografisi “Şiddet ve skandalların, cinsel istismarın, kültlerin, komplo teorilerinin, yanlış yönlendirilmiş ünlülerin ve muhtemelen uluslararası casusluk ve cinayetin hikâyesidir...” [s. xvi]
Hakaret yağmuru şöyle devam eder: “Tanıdık bir Dickens arketipi gibi, Healy’nin fiziksel çirkinliği genellikle daha derin, daha engin siyasi ve ahlaki çirkinliğin bir işareti olarak anılmıştır.” [s. xvi] Fagin, Sweeney Todd ve Karındeşen Jack olarak Healy. Tüm bunlar, öznesine duyduğu kişisel nefretle yanıp tutuşan bir yazarın saçmalıkları olarak reddedilebilir.
Beatty, Healy’nin bir canavar olduğu imajını yaratmak amacıyla, bir biyografi için kritik olan bir unsuru ortadan kaldırmak zorunda kalıyor: öznenin hayatının gerçeklere uygun ve nesnel bir şekilde yeniden inşası. Okur, Beatty’nin kitabında, yaklaşık yarım yüzyıl boyunca Britanya ve uluslararası işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı tüm büyük mücadele ve tartışmalarda merkezi bir aktör olan Healy hakkında hiçbir şey öğrenemeyecektir. İrlanda’nın Galway kentinde doğan Healy, Büyük Buhran döneminde İngiltere’de genç bir göçmen işçiyken, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde Britanya Troçkizminin en önemli figürü haline gelmiştir. Healy uzun yıllar boyunca Stalinizme, sosyal demokrat reformizme, Pablocu oportünizme ve küçük burjuva radikal siyasetin ilgili biçimlerine karşı, devrimci işçi sınıfı iktidarı perspektifini savunmak için yorulmak bilmeden mücadele etmiştir.
Beatty, dikkatle araştırılmış ve doğrulanmış gerçekler yerine, bir varsayım ağı örüyor. Kitap boyunca Healy’nin “muhtemelen bildiği”, “muhtemelen tercih ettiği”, “yapmış olabileceği”, “görünüşe göre istediği” veya en şaşırtıcı olanı, “muhtemelen kanalize ettiği” şeyler hakkında spekülasyonlar yapıyor. [Sayfa 49, 75, 76, 100, 138]
Beatty’nin Healy’nin hayatındaki gerçek olaylara yaptığı atıflar, bunların altında yatan siyasi motivasyonların genellikle çarpıtılmasını içermektedir. Beatty’nin Healy’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında orduya katılma girişimine ilişkin yorumu bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Şöyle yazıyor: “Bu durumun savaşa karşı Troçkist muhalefetiyle nasıl bağdaştığı belirsizdi ancak siyasi ilişkileri nedeniyle askerlik hizmeti için geri çevrildi ve böylece bu bariz çifte standardı ele almak zorunda kalmadı.” [s. 10]
Healy’nin askere alınma çabasında herhangi bir çifte standart söz konusu değildir. Bu girişim, Dördüncü Enternasyonal’in ve Healy’nin üyesi olduğu İşçilerin Enternasyonalist Birliği’nin (WIL) savaş dönemi programıyla tamamen uyumluydu.
Troçki ve [ABD] Sosyalist İşçi Partisi (SWP) pasifizmin uzlaşmaz karşıtlarıydı ve parti üyelerinin askere alınmaktan ve askerlik hizmetinden kaçmasını ilke olarak reddediyorlardı. Onlar askerlik çağındaki parti üyelerinin, savaş zamanının genel zorunlu askerlik koşulları altında, işçi sınıfından askere alınan kitlelerin deneyimlerine katılmalarında ısrar ettiler. SWP, Dördüncü Enternasyonal’in kurucu belgesi olan Geçiş Programı’na ve Troçki ile James P. Cannon arasındaki tartışmalara dayanarak, Proleter Askeri Politika olarak bilinen politikayı benimsedi. SWP, Troçki’nin rehberliğinde, üyelerinin orduda görev yapan sınıf kardeşleri arasında kampanya yürüteceği kapsamlı bir talepler programı hazırladı.
Martin Upham, The History of British Trotskyism to 1949 adlı kitabında, Proleter Askeri Politika’yı ve bunun Britanya’da nasıl uygulandığını ayrıntılı olarak incelemiştir. Upham, “Troçki, SWP üyeleriyle savaş hazırlığına yönelik tutumlar üzerine uzun bir tartışmaya dahil olmuştu. Zorunlu askerlikten kaçılmamasını tavsiye ediyor ve askeri eğitimin silah kullanma becerisi kazanmak için kullanılmasını savunuyordu.” Upham şöyle yazar:
Savaş zamanında yararlı bir programa duyulan ihtiyaç WIL üzerinde derin bir etki yarattı ve 1940 yazının sonlarından itibaren embriyon halindeki Vichyciliğe kendi Askeri Politikası ile karşı koymaya çalıştı: seçilmiş subaylar, sendikaların denetiminde, devlet tarafından finanse edilen talim okulları, silah sanayisinin kamulaştırılması ve Alman askerlerine sınıfsal temelde seslenme.
Upham’ın çalışmasına internet üzerinden erişilebilmektedir ve hatta bu eser Beatty’nin kaynakçasında da yer almaktadır. [7] Ancak Beatty, yönteminde tipik olduğu üzere ve Healy’yi karalama çabalarına uygun olarak, Upham’ın çalışmasında sunulan gerçekleri görmezden gelmekte ve Healy’nin askere gitme çabalarının “belki de” “evli bir adam olarak daha düzenli bir gelir” elde etme arzusuyla motive olduğu spekülasyonunu yapmaktadır. [s. 10]
Beatty, Healy’yi karalamak, onun ve liderlik ettiği partinin gerçekle hiçbir benzerliği olmayan bir imajını yaratmak için hiçbir çabadan kaçınmamaktadır. Troçkist hareketi DSA’nın büyük ölçüde öğrenci ve orta sınıf çevresi içinde itibarsızlaştırmaya çalışan Beatty, “Parti içinde genel bir homofobi ya da en iyi ihtimalle, eşcinsel meselelerine karşı bir ilgisizlik de vardı,” diye yazıyor. [s. 86] Beatty, herhangi bir destekleyici kanıt sunmaksızın, “İki kadın partiye katılmak istediklerinde ve Healy’ye lezbiyen olduklarını açıkladıklarında, Healy onları reddetmekle kalmadı, diğer parti üyelerine önünde onlarla alay etti,” iddiasında bulunuyor. Bu hikâye kesinlikle kötü niyetli bir yalandır.
Bu, Beatty’nin atıfta bulunduğu, Britanyalı Troçkistlerin yayın organı The Newsletter’ın 14 Eylül 1957 tarihli sayısında yayımlanan eşcinsellik konulu bir makale ile çelişmektedir. Bu makale, kısa süre önce yayımlanan ve eşcinsel ilişkiyi suç sayan acımasız yasaların yürürlükten kaldırılması çağrısı yapan Wolfenden Raporu üzerine uzun bir yorumdu. The Newsletter, eşcinselliği “yemek yemek ve uyumak gibi diğer temel insan faaliyetleri”ne benzeterek Rapor’un bulgularını ve tavsiyelerini belirgin bir şekilde haberleştirmiş ve desteklemiştir. The Newsletter açıkça şunu belirtmiştir: “Eşcinsellik sadece insan ırkında ve insanlık tarihi boyunca yaygın olmakla kalmayıp, gelişmiş hayvanlar arasında da sıklıkla görülmektedir.” [8] The Newsletter, normal bir insan davranışı olan eşcinsellik sebebiyle insanlara zulmetmenin savunulabilir hiçbir nedeni olmadığında ısrar etmiştir. Beatty bu makaleyi alıntılarken, Britanyalı Troçkistlerin eşcinselliği “bireyin talihsiz bir parçası” olarak gördükleri izlenimini vermek için bir cümlenin bir kısmını bağlamından kopararak makalenin içeriğini yanlış aktarmaktadır. [s. 86]
Britanyalı Troçkistlerin eşcinselliğin zulme uğramasına ve damgalanmasına çok eskiden beridir ve alenen karşı çıkmalarına rağmen, Beatty görüştüğü kişilerden birinin “devlet tarafından şantaja uğrayabilecekleri varsayımı nedeniyle eşcinsellerin [partiye] katılmasına bile izin verilmediği” şeklindeki yanlış iddiasını öne çıkarmaktadır. Oysa bu iftirayı destekleyecek hiçbir belge sunulmamıştır ya da sunulamaz.
Healy bir sosyalistti, Beatty’nin anlatısında tasvir edilen geri kafalı, kaba saba biri değildi. Daha on dokuzuncu yüzyılın sonlarında, Oscar Wilde olayına tepki olarak, sosyalistler eşcinsellere yönelik zulmü kınamışlardı. Bolşevik rejimi eşcinselliği suç sayan yasaları yürürlükten kaldırmıştı. Healy’nin eşcinselliğe yönelik kendi tutumu, Marksist bakış açısını insan davranışının karmaşıklığına yönelik geniş ve sempatik bir tutumla birleştirmişti.
SLL ya da WRP eşcinsellerin partiye ve önderliğe kabul edilmesine karşı çıkmamıştır. Böylesi gerici bir duruş, Troçkist hareketin demokratik hakları savunması ve her türlü baskıcı zulme karşı çıkmasıyla bağdaşmazdı. Dahası, 1938’de Stalinistler tarafından öldürülen Dördüncü Enternasyonal’in şehit sekreteri Rudolf Klement’in eşcinsel olduğu, Healy’nin kuşağındaki Troçkistler tarafından iyi biliniyordu. WRP’nin her yıl Troçki’nin ve Dördüncü Enternasyonal’in diğer şehitlerinin anısına düzenlediği toplantılarda, Klement’in portresi her zaman öne çıkarılanlar arasındaydı.
Gerry Healy’nin sözleri ve sesi olmadan … bir Healy biyografisi
Beatty’nin kitabında Healy’nin sözleri ve sesi neredeyse tamamen eksiktir. Beatty’nin biyografisinde Gerry Healy’nin devrimci sosyalist siyasette yarım yüzyıldan fazla süren kariyeri boyunca yazdıklarına ya da söylediklerine dair neredeyse hiçbir şey yer almamaktadır. Healy’nin yazdığı herhangi bir şeye yapılan son atıf, kitabın 148 sayfalık metninin 41. sayfasında yer alıyor. Beatty, Healy’nin “yüksek kaliteli yazılar yazabildiğinden” [s. 16] bahsediyor ancak hiçbir örnek vermiyor.
Beatty bir noktada, 1940’larda ve 1950’lerin başında Cannon ile yakın işbirliği yaptığı dönemde “Healy’nin SWP’ye yazdığı mektupların çoğunda tuhaf bir dalkavukluk tonu” [s. 17] olduğunu yazıyor. Beatty bu iddiayı destekleyen örnekler sunmuyor. Ayrıca Cannon ile Healy arasındaki yazışmalara, özellikle Pabloculara karşı mücadele sırasındakilere de değinmiyor. Healy’nin siyasi bir lider olarak olgunluğunu yansıtan bu yazışmalar, onun Dördüncü Enternasyonal’de prestij ve otoritesinin artmasında önemli bir faktördü.
Beatty, Healy’nin sesinin duyulmasına izin vermiyor çünkü bu ses, engin deneyime ve devrimci bir partinin kadrolarının gelişiminde ve kolektif bir önderliğin inşasında gündeme gelen sorunlara ilişkin ince bir kavrayışa sahip, son derece zeki ve düşünceli bir adamı ortaya çıkarır. Healy’nin Cannon’a 21 Temmuz 1953’te, Pablo’nun Dördüncü Enternasyonal’i tasfiye etme çabalarına karşı mücadelenin ortasında yazdığı bir mektup, onun bir siyasi lider olarak olağanüstü niteliklerine tanıklık etmektedir:
Deneyimlerimizden, bir ulusal şubenin gücünün kadrosunun olgunluğunda yattığını öğrendik. Olgunluk, bir kadronun kolektif çalışma biçiminden kaynaklanır. Bildiğiniz gibi bu, belirli bir alanda şu ya da bu bireyin parlaklığından kaynaklanmaz. Bir ekip olarak çalışmayı öğrenerek birbirlerinin yeteneklerini tamamlayan adanmış insanların tarihsel seçiliminden kaynaklanır. Sınıf mücadelesinin kendi gelişimi gibi kadroyu oluşturan kişilerin gelişimi de eşitsiz bir gelişimdir. Bazı yönlerden pek çok zayıflığı olan insanların kadro içinde güçlü ve olumlu bir rol oynadığını görürsünüz. Bu aslında kadronun sadece büyük gücü değil, aynı zamanda zayıflığıdır da. Sorumluluk sahibi, olgun bir lider bunları her zaman aklında tutar.
Rol oynayan bir diğer faktör de kadronun siyasi durumdaki değişikliklere açık olmasıdır. Bazı insanlar bu konuda oldukça yeteneklidir ve kadronun ilerlemesine yardımcı olmak için yararlı katkılarda bulunurlar. Yine de kolaylıkla dönüş yapabilen yoldaşlarda zaman zaman, sınıf sorunlarından kaynaklanan temel bir kararsızlıktan ileri gelebilecek belirli bir telaşa rastlamak mümkündür. Deneyimli bir kadro zaman zaman bu belirtileri kontrol eder ve ilgili yoldaşın ya da yoldaşların yeni, daha ileri bir gelişim aşamasına doğru ilerlemesini sağlar. Öte yandan, bir kadro her zaman bu tür insanları içerecektir çünkü bunlar sınıfın kendi gelişiminin temel bir yansımasıdır.
Deneyimlerimiz bize bir kadronun yetiştirilmesinin zaman ve pek çok deneyim gerektirdiğini öğretti. Uluslararası durum ne kadar tutuşkan olursa olsun, kadro yetiştirmeyi kısa yoldan gerçekleştiremezsiniz. Aslında bu iki şey diyalektik olarak birbiriyle ilişkilidir. Durum ne kadar patlayıcı olursa, bir kadronun bununla başa çıkabilmesi için o kadar deneyimli olması gerekir. Bir kadroyu geliştirmek için harcanan uzun zaman daha sonra büyük kazançlar sağlamaya başlar. Önceleri uzun ve zorlu bir süreç olarak görünen şey artık tam tersine dönüşür.
Ulusal şubelerde bu süreçten geçmiş olan bizler, bunun inceliklerine aşinayız. Muazzam kolektif gücü nedeniyle bir kadro aynı zamanda karmaşık bir araçtır. Bilge lider keskin değişimlere duyulan ihtiyaca ve en önemlisi de kadroyu bu değişimlere hazırlama şekline ayak uydurmalıdır. Ekibini tanımalı ve bazen “aksayanlar”a nasıl yardım edeceğini bilmelidir. Liderlik sadece teorik bir yetenek meselesi değildir, kadroyu tanımak gerekir.
... Bir ulusal önderlik ülkesini ve kendisini tanımayı öğrenmeli, bir uluslararası önderlik ise dünyayı tanımalı ve ulusal şubelerin kolektif deneyimini somutlaştırmalıdır.” [9]
Beatty’nin Healy’nin belgelerinden, mektuplarından ve konuşmalarından alıntı yapmayı reddetmesi, gerçek bireyin kişiliğinin kitapta yer almadığı anlamına geliyor. Healy’nin önderlik ettiği mücadeleler ve uğruna mücadele ettiği politikalar hakkında neredeyse hiç tartışma yok, hatta bunlara atıfta bile bulunulmuyor. Beatty, Healy’nin siyasi karakterine (persona) dair hiçbir gerçekçi betimleme sunmuyor.
Beatty, tanınmış yazar ve sanatçıların partiye alınmasını vurguluyor. Özellikle aktris Vanessa Redgrave’in üyeliğine kafayı takmış görünüyor. Fakat Beatty, Sosyalist İşçi Birliği’nde ve Healy’nin kendisinde, 1960’ların sonlarında azımsanmayacak bir entelektüel ve sanatçı kesiminin partiye katılmasına neyin yol açmış olduğunu açıklamaya çalışmıyor.
Trevor Griffiths, Healy ve The Party
Beatty, artık ölmüş olan sosyalist oyun yazarı Trevor Griffiths’in The Party adlı oyununa kısaca atıfta bulunuyor. Oyunun prömiyeri 1973 yılında Londra’da yapılmıştır. Eser; oyunda John Tagg olarak bilinen Healy’nin, Fransa’da Mayıs-Haziran 1968’de yaşanan devrimci olaylar bağlamında, entelektüeller ve sanatçılarla Cuma geceleri yaptığı bir dizi toplantıya dayanmaktadır. Healy-Tagg karakterinin Sör Laurence Olivier tarafından canlandırılması, Griffiths’in oyununun ciddiyetinin yanı sıra Healy’nin kişiliğinin karmaşıklığının da bir göstergesidir. Beatty’nin yarattığı iki boyutlu canavarı canlandırmak için Olivier çapında bir aktör gerekmezdi.
Griffiths’in oyunu, orta sınıf entelektüellerin ve sanatçıların 1960’ların büyük toplumsal çalkantılarına verdikleri tepkiye odaklanıyordu. Healy-Tagg bu çevrenin üyelerinden oluşan bir toplantıya davet edilmiştir. Beatty’nin oyundan alıntıladığı tek replik, orta sınıf bir feminist olan sinik bir karakterin, Tagg’i -toplantıya gelmesinden önce- “alakasız” ve “acımasız bir pislik” olarak tarif ettiği aşağılayıcı yorumudur.
Griffiths’in 2008’de Dünya Sosyalist Web Sitesi Sanat Editörü David Walsh’la yaptığı bir söyleşide hatırlattığı gibi [10], oyunun dramatik doruk noktası, Tagg’in, dönemin Yeni Sol ideolojisine dayanarak demoralize bir siyasi durum analizi yapan katılımcılardan birine verdiği yanıttır. Entelektüelin işçi sınıfını küçümseyen ve Marcuse ile küçük burjuva radikalizminin diğer kahramanlarına göndermelerle dolu uzun söylevi boyunca Tagg sessizce dinler. Söylevin sonunda Tagg oturduğu yerden kalkar ve işçi sınıfı devrimi perspektifine yönelik orta sınıf eleştirisine yanıt verir. Griffiths’in 2008’deki röportajında hatırlattığı gibi, Healy-Tagg “toplantıyı devralır. Bir anlamda toplantının kendisi olur ve kesintisiz 22 dakika süren bir konuşma yapar. Bu kesinlikle [George Bernard] Shaw’dan bu yana Britanya sahnelerinde yapılan en uzun siyasi konuşmadır.” [11]
Bu konuşmadan kapsamlı bir alıntı yapmak yerinde olur. Griffiths gayri resmi toplantıların çoğuna katılmıştır ve Tagg’in konuşması Healy’nin sözlerinin büyük ölçüde bir kopyasıdır. Konuşma, Healy’nin doğaçlama konuşurken bile dikkat çekici entelektüel derinliğini ve belagatini göstermesinin yanı sıra, orta sınıf entelijansiyanın krizine ilişkin algısal değerlendirmesinin de bir kaydını oluşturmaktadır:
Eğer analizimiz doğruysa, kapitalizmin güçlerine ve yapılarına karşı devrimci mücadelede yeni bir aşamaya giriyoruz demektir. Her yerde hükümete muhalefet var: Londra’da, Paris’te, Berlin’de, Amerikan şehirlerinde; nereye bakarsanız bakın, burjuva kurumları sürekli ve çoğu zaman şiddetli bir saldırı altında. Yeni güçler kendilerini mücadelenin içine atmak için yükseliyor. Soru şu: Devrime nasıl yardımcı olabilirler? Yoksa sonsuza kadar “geç kapitalist” toplumların “baskıcı hoşgörüsü”nün yutup etkisiz hale getireceği “protestolar” olmaya mahkûmlar mı? (Duraklama.) Bu gibi soruları yanıtlamak için bir teoriye ihtiyacımız olacak. Ancak bu teorinin, bu gece burada yoldaşımız tarafından açıklandığını duyduğumuz teori ile tamamen uyumlu olacağından şüpheliyim. (Duraklama.)
O analizde son derece iç karartıcı bir şey var. Ve küçük bir alıntı yapmama izin verirseniz, bu sizin içinizdeki temel bir keder ve karamsarlığı yansıtıyor gibi görünüyor. Sizler entelektüelsiniz. Nefret ettiğiniz şeylere karşı muhalefetinizin etkisiz karakteri sizi hayal kırıklığına uğratıyor. Ana silahınız kelimeler. Protestonuz sözel; öyle olmak zorunda: tekrarlandıkça kendini yıpratıyor ve sizi hiçbir yere götürmüyor. Bir şekilde, bir protestonun etkili olabilmesi için toplumsal yaşamın gerçeklerine, bir ulusun ya da toplumun üretim süreçlerine dayanması gerektiğini hissediyorsunuz ve bu doğru. 1919’da Londra liman işçileri greve gitmiş ve Rus Devrimi’ne karşı savaşan Beyaz ordular için mühimmat yüklemeyi reddetmişlerdi. 1944 yılında Amsterdam’daki liman işçileri Nazilerin Yahudileri toplama kamplarına taşımasına yardımcı olmayı reddettiler.
Siz ne yapabilirsiniz? [ABD] Vietnam’dan çıkana kadar greve gidip Amerikan kargolarını elleçlemeyi reddedemezsiniz. Üretim sürecinin dışındasınız. Elinizde sadece söz var. Ve bunu eyleme dönüştüremezsiniz. Ve güce sahip olan insanlar bunu kullanmak konusunda isteksiz göründükleri için, bu ... sinizmi ... bu küçümsemeyi geliştirirsiniz. Şöyle dersiniz: İşçi sınıfı asimile edildi, yozlaştırıldı, demoralize oldu. Arabasına, evine, emeklilik planına ve saygınlığına işaret eder ve onu silip atarsınız.
Bütün bir teoriyi bunun etrafında inşa ediyorsunuz ve bunu “merkez üsler” ve “yeni sömürgecilik” gibi görkemli ifadelerle dolduruyorsunuz. Ama temelde yaptığınız şey, kendi hayal kırıklığınız ve sefaletiniz için bir günah keçisi bulmak ve sonra da kimin kazanacağına dair bahse tutuşmaktır: siyahlar, öğrenciler, eşcinseller, terörist gruplar, Mao, Che Guevara, hâlâ öfke ve kendini savunma ihtiyacı duyabilen bastırılmış bir azınlığı temsil ettiği sürece, herhangi biri. (Duraklama.)
Pekâlâ. Son zamanlarda hangi işçilerle konuştunuz? Ve ne kadar sürdü? Onların da sizin kadar hayal kırıklığına uğramadığını nereden biliyorsunuz? Özellikle de arabaları ve masadaki kırıntıları önemsemeyen gençlerin? Eğer bunlar sizi tatmin etmiyorsa, neden en başta zenginliği yaratan insanları tatmin etsinler ki? Sadece sizin kapitalist toplumun ne kadar kötü olduğunu görecek kadar zeki ve duyarlı olduğunuz varsayımından yola çıkıyorsunuz. Gerçekten de tüm hayatını monoton ve insanlıktan çıkarıcı işlerde geçiren genç bir adamın da bunu görmediğini mi düşünüyorsunuz? Ve bir şekilde daha derinden, daha yaralayıcı bir şekilde görmediğini? (Duraklama.)
Birdenbire teması kaybediyorsunuz – fikirlerle değil, soyutlamalarla değil, kavramlarla, çünkü bunlar sonuçta sizin işiniz. Sosyalizmin ahlaki kökleriyle teması kaybediyorsunuz. Nesnel anlamda, devrimci bir perspektife, sosyalist bir toplum olasılığına ve sosyalist insanın yaratılmasına inanmayı gerçekten bırakıyorsunuz. Zorlukları görüyorsunuz, karmaşıklıkları ve çelişkileri görüyorsunuz ve bunları birbirinizle oynayabileceğiniz bir tür oyun olarak kabulleniyorsunuz. Sonunda, acınızdan zevk almayı öğreniyorsunuz; ona ihtiyaç duyuyorsunuz, böylece burjuva ahbaplarınıza bir tür ahlaki tükenmişlikten başka sunacak bir şeyiniz kalmıyor.
Sosyalizmi yılgınlık üzerine inşa edemezsiniz, yoldaşlar. Shelley, “asasız, özgür, sınırsız, eşit, sınıfsız, kabilesiz ve ulussuz, tüm tapınma ve huşudan muaf” bir insan hayal ediyordu. Troçki, sıradan sosyalist insanı bir Aristoteles, bir Goethe, bir Marx ile aynı seviyede görüyor ve bu zirvelerin üzerinde yeni zirvelerin yükseleceğini öngörüyordu. Hiç önerebileceğiniz bir imaj var mı? Bu soru sizi utandırıyor. Tedavi etmeye çalıştığınız hastalığa yakalanmışsınız. (Duraksama.) Bunu bir ara söz olarak adlandırdım ama bir bakıma yoldaşımızın ... analizini ele almaya çalışırken yaşadığım zorluğu çok doğru bir şekilde tarif ediyor. [12]
Healy-Tagg, işçi sınıfının önceki yarım yüzyıl boyunca verdiği devrimci mücadeleleri ve Stalinizm ile sosyal demokrasinin ihanetinin yıkıcı etkisini gözden geçirerek devam eder. Devrimci önderliğin asli rolü üzerinde ısrarla durarak, “bu önderlikler yeni devrimci partilerden gelişecek ve bunlar da kendilerini önderlik etmeye çalıştıkları sınıfın içine yerleştirecekler ve ona dayandıracaklar. Bu özel tarihsel kavşakta söylenmeye değer tek bir slogan vardır. O da şudur: ‘Devrimci Partiyi İnşa Edin.’ Bunun önüne geçebilecek başka hiçbir slogan yoktur.”
Konuşmasını, küçük burjuva sol entelektüellerin siyasi ve ahlaki ikilemini ele alan sözlerle şöyle noktalar:
Parti disiplin demektir. Parti özeleştiri, eleştiri, sorumluluk demektir; Batılı burjuva entelektüellerinin geleneklerine ve değerlerine ters düşen pek çok şey demektir. Ortak bir amaca bağlı olmak demektir. Ama hepsinden önemlisi, kişisel ilişkiler, kariyer, ilerleme, itibar ve prestijin zamanınız ve ahlaki bağlılığınız üzerindeki öncelikli taleplerinden kendinizi bilerek koparmak demektir. Britanya’daki entelektüel tabaka ile olan sınırlı tanışıklığıma dayanarak, bunun aşılması gereken en büyük engel olduğunu söyleyebilirim. Ahbaplarınızın onayının olmadığı bir hayat düşünün. Başarının olmadığı bir hayat hayal edin. Entelektüelin sorunu vizyon değil, bağlılıktır. Sizi besleyen eli ısırmaktan zevk alırsınız ama onu asla ısırıp koparmazsınız. Bu yüzden Paris’teki cesur ve akılsız gençler şimdi başlarını sopaya uzatıp gece boyunca çılgın sloganlarını haykıracaklar. Ama bu onların mezun olmalarını ve daha sonra egemen sınıfın güç ve ayrıcalık merkezlerinde kendi yerlerini almalarını engellemeyecek. [13]
Healy-Tagg’in, kariyerlerine devam etmeden önce kısa bir süre sosyalist siyasetle uğraşan küçük burjuva radikallerinin benmerkezci bireyciliğine yönelik eleştirisi, bugün 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında olduğundan daha bile fazla geçerlidir. Bu oyunun, belki de muhteşem aktör Brian Cox’un Tagg rolünü üstlenmesiyle yeniden sahnelenmesi, ne kadar da yerinde olurdu.
Beatty’nin “sözlü tarih”i kötüye kullanımı
Ciddi arşiv araştırmalarını ya da akademik çalışmanın diğer standart unsurlarını başından itibaren reddeden Beatty, biyografisini sözlü tarihin meşru bir ürünü olarak gerekçelendiriyor. Elbette biyografi yazarları, mümkünse, özneyle tanışmış kişilerle görüşmeler yapmalıdır. Ancak tarihçi bu tür görüşmeleri eleştirel bir yaklaşımla yürütmelidir. Her tanıklık güvenilir değildir. Görüşülen kişinin konuyla ilişkisi dikkatle değerlendirilmelidir. Tarihçi dalkavukluk ile iftira, olgular ile dedikodu, gerçek ile yalan arasındaki farkı ayırt edebilmelidir. Tarihçi, bir veya başka bir görüşmecinin iddialarının güvenilir olup olmadığını, daha nesnel nitelikteki kanıtlarla, yani belgelerle desteklenip desteklenmediğini belirlemelidir.
Bir davada her tanıklık kabul edilebilir değildir. Amacı güvenilmez ve asılsız ifadelerin ve hatta düpedüz yalanların jüriyi yanıltmasını önlemek olan kanıt kuralları vardır.
Beatty tarafından gözetilen kurallar ise tam tersi bir amaca hizmet etmektedir: Beatty’nin kanıt olarak kabul edilmesine ve okuyuculara sunulmasına izin verdiği tek tanıklık, Healy’den nefret edenlerin ifadeleridir. Beatty’nin prosedürü şu şekilde özetlenebilir: “Healy hakkında söyleyecek iyi bir şeyiniz yoksa, sizi dinliyorum.” Beatty, muhbirlere çağrıda bulunduğu bir sosyal medya paylaşımında “Tüm röportajlar azami özenle ele alınacak, hiçbir röportaj kamuya açıklanmayacak ve isimsiz olarak kaydedilebilecektir,” sözünü verdi. Bu, FBI’ın mafya muhbirlerine sunduğu türden bir vaattir. Biyografi olduğu iddia edilen bir eserde anonim tanıkların kullanılması, bu tanıkların ifadelerinin ve iddialarının akademisyenler ve okurlar tarafından doğrulanmasını engellemektedir.
Beatty aradığını bulmuştur. Beatty’nin sözlü tarihinin dayandığı tanıklık, yalnızca Healy’nin siyasi düşmanları tarafından ortaya atılan iddialardan oluşmaktadır ve onların Healy’ye duydukları öznel nefret, devrimci siyaseti onlarca yıl önce reddetmelerinden kaynaklanmaktadır. Beatty’nin röportaj için iletişime geçtiği kişiler arasında olmama rağmen, Beatty atmak için aradığı çamurları kendisine sağlamayacağımı anladıktan sonra, 5 Mayıs 2022’de gönderdiği son mesajda “Bu konuşmayı sessize alıyorum” diyerek aniden iletişimi kesti. [14]
Beatty’nin anlatısını Healy’ye karşı tamamen asılsız iddialarla doldurmak için “sözlü tarih”i vicdansızca kötüye kullanmasının bir örneği de Healy ile eşi Betty arasındaki ilişkiyi betimleyişidir. Şöyle yazıyor: “[Healy ile eşi] 1970’lerin başından beri çoğunlukla birbirlerinden uzaktılar; iddialara göre bir keresinde Betty, Mike Banda’ya Gerry Healy’nin ‘bir deli’ olduğunu söylemiş ve onu maddi olarak destekleyerek ona olanak sağladığı için suçluluk duyuyormuş.” [131]
“İddialara göre bir keresinde … söylemiş” ifadesi, Betty Healy’nin böyle bir açıklama yaptığına dair güvenilir bir kanıt olmadığı anlamına gelmektedir. Bu ifadeye eşlik eden dipnotta eski WRP üyesi Clare Cowen’ın “Aileen’in [Jennings] bana söylediği bir şeyi hatırladım. Betty yıllar önce Mike ve Tony’yi şöyle uyarmış: ‘Siz deli bir adama bağlısınız,’” diye yazdığı My Search for Revolution adlı anı kitabına atıfta bulunuluyor. [15] Böylece Beatty’nin Healy’ye “deli” dediği iddiasını ortaya atarken, Clare Cowen’ın Aileen Jennings tarafından kendisine söylenenleri hatırlamasına dayandığı ortaya çıkıyor. Jennings’in Betty Healy’nin sözde uyarısını nereden öğrendiği açık değildir. Betty Healy’nin kendisinden mi? Michael ya da Tony Banda’dan mı? Ya da belki de Banda kardeşlerden birinin bu hikâyeyi aktardığı kimliği belirsiz birinden? İkili, üçlü ve hatta dörtlü söylentiler dünyasındayız ve bu suçlayıcı açıklamanın hiç yapılıp yapılmadığını bilmemizin hiçbir yolu yok.
Beatty, tamamen asılsız “deli adam” iddiasını ortaya attıktan sonra şöyle devam ediyor: “Dave Bruce’a göre Betty Russell [Healy], Gerry’yi ‘çok hor görüyormuş’ ama ‘destekçilerini hor gördüğü kadar değil’ ve insanları şifreli bir şekilde onun hakkında uyarmaya çalışıyormuş. Bruce, Russell’la ilgili güzel anıları olduğunu söylüyor.” [s. 131]
Beatty, Bruce’un inanılmaz ifadesini doğrulayacak hiçbir doğrulanabilir kanıt sunmamaktadır. Betty Russell Healy, Bruce’a doğrudan kocasını “çok hor gördüğünü” söylemiş midir? Kendisinden yaklaşık 35 yaş küçük bir WRP çalışanına böylesine yoğun kişisel bilgileri neden aktarsın? Betty Healy, David Bruce’u o kadar iyi mi tanıyordu ki, aksi takdirde sadece “şifreli bir şekilde” aktaracağı özel duygularını emanet edecek kadar ona güveniyordu? Bu hikâye inandırıcılıktan tamamen yoksundur ve Beatty tarafından kullanılması, onun entelektüel dürüstlükten yoksun olduğunu ve kitabının bayağı karakterini kanıtlamaktadır.
Tim Wohlforth’un iftiralarına güvenmek
Beatty, Healy’den nefret edenlerle yaptığı röportajların yanı sıra, Tim Wohlforth tarafından yazılan The Prophet’s Children: Travels on the American Left başlıklı antikomünist bir broşüre de büyük ağırlık veriyor. İşçiler Birliği’nin (SEP’in önceli, WL) eski liderlerinden Wohlforth, örgütün siyasi güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye attıktan sonra WL’yi terk etmiş, keskin bir şekilde sağa dönerek Troçkist hareketi bir “kült” olarak kınamış ve sonunda Amerikan emperyalizminin açık bir destekçisi haline gelmişti. 1996’da ABD’yi Sırbistan’ı bombalamaya çağıran “Savaşa Bir Şans Verin” başlıklı bir makale yazdı.
Wohlforth’un Healy’i topa tutmasına verdiği önem, Beatty’nin tarihsel kayıtları kasıtlı olarak tahrif etmesinin bariz bir örneğidir. Beatty, Wohlforth’un Ağustos 1974’te İşçiler Birliği’nin ulusal sekreterliği görevinden alınmasını çevreleyen olayların aşağıdaki anlatımını sunuyor. Bu, tamamen Healy’yi şiddet eğilimli ve paranoyak bir diktatör olarak göstermeye ayrılmış uzun bir bölümün parçasıdır:
WRP’nin Amerikalı kardeş partisi İşçinin [metinde böyle] Birliği, kendi lideri Tim Wohlforth’u, 1974 yılında partneri Nancy Fields’ın CIA için çalışan bir amcası olduğu ortaya çıkınca ihraç etti. Wohforth’un anlattıkları gerçekten rahatsız edicidir (ve o sırada orada bulunan İşçiler Birliği üyesi Alex Steiner tarafından da doğrulanmıştır). Healy’nin suçlamaları, Montreal’deki uluslararası bir parti toplantısında Wohlforth’a karşı sahnelenen bir hamle sırasında ibraz edildi. Birkaç gün boyunca gerilimin tırmanmasına izin veren Healy, nihayet tüm gece süren bir toplantı maratonu sırasında, katılımcıların gözleri kararmış, bitkin ve Healy’nin eylemlerini onaylamaya daha yatkın oldukları bir anda bombayı patlattı. Yine de CIA bağlantısı bir hileydi. Wohlforth birkaç ay önce, Nisan 1974’te uluslararası bir toplantıda Healy’nin Thornett’i tasfiye etmesinin sadık ve yetenekli parti üyelerinin önünü kestiğini ve böylece WRP’ye erken gelişiminin kritik bir noktasında zarar verdiğini gözlemlemişti. Healy bu tür eleştirilere tahammül edemedi. Eski yoldaşlarına karşı şiddete başvurma konusundaki istekliliği zaten iyi bilinen bir özellikti ve bu WRP içinde daha da su yüzüne çıktı. [s. 62-63]
Yukarıda alıntılanan paragrafta gerçeğe uygun ya da olgusal olarak doğru tek bir ifade bulunmamaktadır. Beatty’nin sunumu, Wohlforth’un İşçiler Birliği ulusal sekreterliği görevinden alınmasına ilişkin iyice belgelenmiş koşulların grotesk bir şekilde tahrif edilmesidir. Wohlforth’un kitabı Beatty’nin en sık atıfta bulunduğu yayımlanmış eser olduğu için, yalanı kanıtlanmış bir anlatıya aşırı başvurulması, Beatty’nin kendi güvenilirliğini ortadan kaldırmaktadır.
Öncelikle, küçük bir nokta; yaz okulu Montreal’de değil, şehrin yaklaşık 100 kilometre kuzeyindeki Sainte-Agathe’de yapıldı. Çok daha önemlisi, Wohlforth ya da Nancy Fields İşçiler Birliği’nden ihraç edilmedi. Wohlforth, ulusal sekreterlik görevinden alınmasından bir ay sonra, İşçiler Birliği Siyasi Komitesi’ne 29 Eylül 1974 tarihli bir mektup göndererek İşçiler Birliği’nden istifa ettiğini duyurdu. Bu mektup Trotskyism Versus Revisionism [Troçkizm Revizyonizme Karşı] kitabının yedinci cildinde yayımlanmıştır. Aynı ciltte, dönemin DEUK Sekreteri Cliff Slaughter tarafından Wohlforth’a gönderilen ve Wohlforth’u istifasını geri çekmeye çağıran 6 Ekim 1974 tarihli yanıt da yer almaktadır. Wohlforth bu mektuba hiçbir zaman yanıt vermedi. Bunun yerine Wohlforth, 1964’te ihraç edildiği Sosyalist İşçi Partisi’ne geri döndü ve böylece SWP’nin Troçkizme ihanetine karşı 14 yıl boyunca verdiği siyasi mücadeleyi reddetmiş oldu. WL ile tüm iletişimini kesmiş olan Fields da SWP’ye katıldı.
Trotskyism Versus Revisionism (Yedinci Cilt), Beatty’nin kaynakçasında yer almaktadır. Bu ciltte yer alan belgeleri görmezden gelme kararı, anlatısını daha da aldatıcı hale getirmektedir.
Beatty’nin, İşçiler Birliği Ulusal Komitesi’nin oybirliğiyle Wohlforth’u ulusal sekreterlik görevinden alma ve Nancy Fields’in üyeliğini askıya alma kararı aldığı toplantıya ilişkin anlatımı tamamen yanlıştır. Ama Beatty’nin anlatısını çürütmeye geçmeden önce, 31 Ağustos 1974 tarihinde WL Ulusal Komitesi tarafından alınan kararlara yol açan olayları, yayımlanmış belgelere dayanarak gözden geçirmek gerekmektedir.
Ağustos 1974’teki WL yaz okulundan (“uluslararası parti toplantısı” değil) önceki 12 ay boyunca parti, 1973 yazında Nancy Fields’ın aniden İşçiler Birliği liderliğine yükseltilmesiyle hızlanan yıkıcı bir örgütsel kriz yaşadı. Fields’ın siyasi statüsündeki değişiklik tamamen Fields ile Wohlforth arasında Temmuz 1973’te başlayan yakın ilişkiye dayanıyordu.
İşçiler Birliği tarafından 1975’te yayımlanan The Fourth International and the Renegade Wohlforth [Dördüncü Enternasyonal ve Dönek Wohlforth], Fields’ın, kişisel ilişkisine odaklandığı için kendi siyasi sorumluluklarını bir kenara bırakan Wohlforth’un desteğiyle yarattığı örgütsel tahribatın ayrıntılı bir anlatımını sunuyordu:
Fields nereye giderse gitsin arkasında siyasi bir yıkım izi bıraktı. Wohlforth’un ayrılmaz yol arkadaşı ve infazcısı oldu. İşçiler Birliği’nde daha önce benzeri görülmemiş bir yıkım operasyonu için binlerce dolar harcayarak ülke çapında tur attılar. Şubeleri kapattılar, üyeleri ihraçla tehdit ettiler ve yoldaşları İşçiler Birliği’nden uzaklaştırmak için en kaba hizip entrikalarına başvurdular.
Wohlforth ve Fields’ın sözde “ulusal turları” siyasi bir müdahaleden çok bir balayı niteliği taşıyordu. [16]
Wohlforth, Gerry Healy’ye yazdığı 19 Temmuz 1974 tarihli bir mektupta, İşçiler Birliği’nin örgütsel yıkımını ayrıntılı bir şekilde anlatmış ancak Nancy Fields’ın bu olağanüstü krizde oynadığı merkezi rol hakkında herhangi bir bilgi vermemişti:
Bizim kampa gelmen ve orada bir konferans vermen ile ilgili sorunu yanıtlarken, sana Birlik hakkında bazı bilgiler vereyim. O, son derece dikkat çekici bir dönemden geçiyor. “X”in [Bulletin editörü Lucy St. John kastediliyor] bir buçuk yıl önce ayrılmasından bu yana, 100 dolayında insanın Birlik’ten ayrıldığını tespit ettim. Bu rakam, üyelerin gelip giden ve olağan şekilde ayıklanan kesimi ile değil, yalnızca partide bir süredir bulunan ve önemli roller oynayan kişiler ile ilgilidir. Bu insanların büyük bölümü, Birlik’in tarihinde belirleyici bir dönüm noktası olan geçen yılki yaz kampının hazırlık döneminde ve sonrasında ayrıldılar.
Bu sayı bile sürecin tam etkisini göstermemektedir. Ayrılanların neredeyse yarısı New York City’dendi. [Ayrılmalar] Ulusal Komite’nin ve Siyasi Komite’nin neredeyse yarısını içeriyordu. Gerçekte, tüm gençlik önderliği de ayrılanların arasındaydı...
Bugünlerde, birçok alanda çok ama çok az sayıda insanın çok iyi bir faaliyet sürdürdüğü, son derece cılız bir hareketiz. Aydınlar söz konusu olduğunda, haritadan silinmiş durumdayız (büyük bir alçakça kaçış). Bu cephede yapılması gereken her şeyi Nancy ile birlikte ben yapmak zorundayım. Üniversitelerde bir varlığa, yani hiçbir varlığa sahip değiliz. Parti, eğitimde ve diğer teorik konularda son derece güçsüz...
Sendikalara gelince, bizim oralardaki, özellikle SSEU’daki eski ve temelde merkezci faaliyetimiz, asıl olarak onun yapısını değiştirme ve gençliğe yönelme mücadelemizden dolayı çökmüş durumda. [17] (Vurgular sonradan eklendi.)
Bu mektup Londra’da alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Healy, Wohlforth’tan İşçiler Birliği’ndeki durumu görüşmek üzere Londra’ya gelmesini talep etti. Ağustos 1974 ortalarında Wohlforth ile yapılan görüşmeler sırasında Healy, Wohlforth’un Nisan 1974’te yapılan Uluslararası Komite konferansında kendisine delege olarak eşlik etmesi için seçtiği Nancy Fields’ın parti yönetimindeki rolünü sordu. Fields’ın İşçiler Birliği’nde kayda değer bir siyasi geçmişi olmadığı ve DEUK önderliği tarafından hiç tanınmadığı için, onun konferansa katılımı Britanya’daki önderliği şaşırtmıştı.
Devrimci siyaset alanında kırk yılı aşan engin bir deneyime sahip olan Healy, Fields’ın aniden büyük bir otorite konumuna yükselmesi ile İşçiler Birliği içindeki aşırı krizin aynı zamana denk gelmesini not etti. 18 Ağustos 1974’te Wohlforth’a, Fields’ın devletle bağlantıları olabileceğine inanmak için herhangi bir nedeni olup olmadığı doğrudan soruldu. Wohlforth böyle bir bağlantının var olduğuna inanmak için hiçbir neden olmadığını söyledi. Aslında Wohlforth, Healy’ye ve o görüşmede hazır bulunan WRP önderliğinin diğer üyelerine yalan söylemişti. Wohlforth, Fields’ın ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) üst düzey bir üyesiyle yakın aile bağları olduğunu biliyordu ama bunu açıklamamayı tercih etmişti.
Takip eden hafta Britanya önderliği Fields’ın aile geçmişi hakkında Wohlforth tarafından gizlenen bilgileri elde etti.
İşçiler Birliği’nin 1974 Yaz Okulu
İşçiler Birliği’nin yaz okulu 1974 Ağustos’unun son haftasında yapıldı. Büyük üye kaybı nedeniyle, katılan çok sayıda işçi sınıfı gencine yön verecek yeterli kadro yoktu. Wohlforth’un kendisi de ne bir siyasi rapor ne de konferans hazırlamıştı. Partinin geri kalan kadrosu kampta disiplini sağlamak için mücadele ederken kaotik bir durum ortaya çıktı.
Beatty’nin, Healy’nin “gerginliğin birkaç gün boyunca tırmanmasına” izin verdiği iddiasının aksine, Healy okula 30 Ağustos 1974 tarihinde gelmişti. O akşam Ulusal Komite toplantısı yapıldı. Toplantı Healy’nin Ulusal Komite üyelerinden İşçiler Birliği içindeki siyasi durumun değerlendirmesini istemesiyle açıldı. Bu soru, örgüt içinde var olan kaosu ayrıntılı bir şekilde anlatan Ulusal Komite üyelerinin adeta patlayıcı yanıtlar vermesine neden oldu.
Ulusal Komite 31 Ağustos 1974 akşamı tekrar toplandı. Toplantı saat 21:00’de planlanmıştı, daha erken bir saatte başlaması mümkün değildi çünkü tüm kadro kampta düzeni sağlamakla meşguldü. Toplantı açıldığında Healy, WRP önderliğinin Nancy Fields hakkında aldığı bilgileri Ulusal Komite’nin dikkatine sundu. Wohlforth daha sonra, doğru olmayan bir şekilde, Fields’ın geçmişiyle ilgili olguların İşçiler Birliği içinde iyi bilindiğini ifade etti. Bu iddia, toplantıya katılan tüm Ulusal Komite üyeleri tarafından kesin bir dille yalanlandı. Toplantının hiçbir noktasında Nancy Fields CIA ajanı olmakla suçlanmadı. Wohlforth ve Fields’a yöneltilen suçlama, Fields’ın aile bağlantıları hakkındaki bilgileri parti yönetiminden kasıtlı olarak sakladıkları ve bu bağlantıların Wohlforth tarafından tamamen kişisel bir mesele olarak ele alındığı yönündeydi. Dahası, Wohlforth Nancy Fields’ı, aralarında yasa dışı koşullarda çalışan İspanya ve Yunanistan’dan delegelerin de bulunduğu bir DEUK konferansına, onun geçmişi hakkında uluslararası önderliği bilgilendirmeden getirmişti.
Bu nedenlerle, Ulusal Komite oybirliğiyle Wohlforth’un ulusal sekreterlik görevinden alınmasına ve Nancy Fields’ın üyeliğinin, aile ilişkilerinin kesin niteliği ve ciddi güvenlik ihlali konusunda DEUK tarafından yapılacak bir soruşturmanın tamamlanmasına kadar askıya alınmasına karar verdi. Hem Wohlforth hem de Fields bu karar lehine oy kullandılar.
Nancy Fields hakkında yürütülen DEUK soruşturması
Beatty’nin CIA konusunun “bir hile olduğu” iddiası, belgesel kayıtlarla açıkça çelişen bir yalandır. Uluslararası Komite, Wohlforth ve Fields’ın katılmayı reddetmesine rağmen soruşturmasına devam etti. Soruşturma Komisyonu bulgularını 9 Kasım 1974 tarihinde yayımladı. Buna göre:
TW’nin IC’nin [Uluslararası Komite’nin] ve 1974 konferansının güvenliği için hayati önem taşıyan bilgileri sakladığını tespit ettik. Kendisine 18 Ağustos 1974’te Londra’da üç tanığın huzurunda NF’nin CIA bağlantıları olup olmadığı doğrudan sorulduğunda, gerçekleri kasıtlı olarak saklamış ve böylece kendi kişisel yargılarını hareketin gerekliliklerinin önüne koymuştur. Daha sonra bu bağlantılardan haberdar olduğunu ancak bunu söylemenin önemli olmadığını düşündüğünü ifade etmiştir.
Soruşturma, NF’nin, 12 yaşından üniversite eğitimini bitirene kadar, amcası ve teyzesi Albert ve Gigs Morris tarafından büyütüldüğünü, eğitildiğini ve mali olarak desteklendiğini tespit etmiştir. Albert Morris, CIA’in Washington’daki IBM bilgisayar operasyonunun başı ve IBM’in önemli hissedarlarından biridir. Morris, CIA’in önceli OSS’nin bir üyesiydi ve emperyalizmin ajanı olarak Polonya’da çalışmıştı. CIA’in eski yöneticisi ve şimdi ABD’nin İran büyükelçisi olan Richard Helms, 1960’lı yıllar boyunca, onların Maine’deki evlerinde sık sık misafir ediliyordu...
Biz, NF’nin parti içindeki sicilinin, orta sınıf radikalizminin oportünist yöntemlerinden hiçbir zaman kopmamış, son derece istikrarsız bir kişiye ait olduğu kararına vardık. O, siyasi sorunların üstesinden gelmek için, yönetsel ve bütünüyle öznel yöntemler benimsemiştir. Bu yöntemler, özellikle son derece belirleyici olan önderliğin inşası alanında aşırı derecede yıkıcıydı. TW, bu istikrarsızlığın bütünüyle farkındaydı ve NF’yi önderliğe yükseltmede sorumluluk taşımaktadır. TW, kendisini, NF’nin önceki CIA bağlantılarını Uluslararası Komite’den gizlediği yalıtılmış bir konumda bulmuştur ve bunun açık siyasi sorumluluğunu taşımaktadır. [18]
Komisyon, o dönemde erişebildiği sınırlı bilgiye dayanarak şunları tespit etmişti:
Görüşmelerin ve ulaşılabilir bütün verilerin incelenmesinin ardından, NF’nin ya da TW’nin CIA’in ya da herhangi bir devlet kurumunun faaliyetiyle bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteren herhangi bir kanıt yoktur. Soruşturma, TW’nin yıllardır, çoğu zaman son derece zor koşullarda parti ve Uluslararası Komite uğruna mücadelesini göz önünde bulundurmakta ve ona, bu bireyci ve faydacı hatasını düzelterek partiye geri dönmesini tavsiye etmektedir.
Biz, TW’nin, İşçiler Birliği’nden istifasını geri çektikten sonra önderlik komitelerine ve Bulletin’deki işine geri dönmesini; 1975 yılı başlarında yapılacak olan Ulusal Kongre’de, Ulusal Sekreterlik dahil her konuma aday olma hakkına sahip olmasını öneriyoruz.
NF’nin üyeliğinin askıya alınmasının, İşçiler Birliği içinde iki yıl süre ile hiçbir görev üstlenmemesi koşuluyla, derhal kaldırılmasını tavsiye ediyoruz. [19]
Komisyonun raporu şu sonuca varıyordu:
Soruşturma, bütün şubelerin dikkatini, güvenliğe ilişkin konularda sürekli uyanık olma gerekliliğine çeker. Hareketimiz, dünya kapitalist krizinden patlaması gereken görülmedik sınıf mücadeleleri sayesinde her ülkede büyümek için son derece büyük fırsatlara sahiptir. Bu durum, aynı zamanda, CIA’in ve bütün emperyalist kurumların bize yönelik karşıdevrimci faaliyetlerinin yoğunlaşacağı anlamına gelmektedir. Devrimci partilerin inşası için kitlelere yönelmenin bir parçası olarak, güvenlik konularına sürekli ve ayrıntılı dikkat göstermek temel bir devrimci görevdir. [20]
Beatty’nin haberdar olduğu ancak görmezden gelmeyi tercih ettiği bu yayımlanmış belgeler, Wohlforth’un “ihraç edilmesi”ne ilişkin yanlış ama DSA’nın çıkarları açısından siyasi olarak tercih edilen anlatıyı yerle bir etmektedir.
Dahası, Beatty’nin “Wohlforth birkaç ay önce, Nisan 1974’te uluslararası bir toplantıda Healy’nin Thornett’i tasfiye etmesinin sadık ve yetenekli parti üyelerinin önünü kestiğini … gözlemlemişti,” şeklindeki iddiasının da doğru olmadığı ispat edilebilir. Aslında, Nisan-Mayıs 1974’te WRP, Alan Thornett’i, kıdemli konfederasyon başkanı olarak görev yaptığı Cowley’deki British-Leyland fabrikasının yönetimi tarafından mağdur edilmesine karşı savunmak için güçlü bir kampanya yürütmüştü. Cowley işçilerinin grevi ve WRP’nin bizzat Healy tarafından yönetilen bir kampanyayla Britanya çapında örgütlediği geniş çaplı taban desteği karşısında, British-Leyland geri adım atmış ve Thornett’i işine iade etmişti.
Thornett ile siyasi çatışma ilk olarak 1974’ün Nisan ayında değil, sonbaharında gelişti. Thornett’in ilkesiz bir şekilde muhalif bir örgütle gizli işbirliği içinde bir hizip oluşturması, bu çatışmayı hızlandırdı. Uluslararası Komite, bu çatışmaya ilişkin daha sonraki analizinde, Healy’nin gerekli siyasi netleşme sağlanmadan, tedbirsizce ve aceleyle örgütsel önlemlere başvurmasını sert bir şekilde eleştirmiş olsa da, Thornett olayı Wohlforth’un İşçiler Birliği ve Uluslararası Komite’nin güvenliğini pervasızca ihlal etmesiyle ilgili değildi ve bu olayın ciddiyetini hiçbir şekilde azaltmıyordu.
Alex Steiner: Dürüst olmayan bir şahit
Beatty’nin, Wohlforth’un ulusal sekreterlik görevinden alındığı toplantıya ilişkin anlattıklarının “orada bulunan İşçiler Birliği üyesi Alex Steiner tarafından da doğrulandığı” iddiasına gelince, bu da Beatty’nin dürüst olmayan kişilerin yalan ifadelerini metnine dahil etmesinin bir başka örneğidir. Beatty’nin 17 Mayıs 2022 ve 4 Temmuz 2023 tarihlerinde iki kez görüştüğü Steiner’in Wohlforth’un anlattıklarını teyit ettiği iddiası yanlıştır. Aslında Steiner 30-31 Ağustos tarihlerindeki Ulusal Komite toplantılarında bulunmamıştır ve bulunması da mümkün değildir.
Olgular şunlardır: Alex Steiner, Fields’ın yıkım operasyonunun bir sonucu olarak 1973 sonlarında İşçiler Birliği’nden ayrılanlar arasındaydı. Ancak Healy, Ağustos 1974’te Wohlforth ile yaptığı görüşmede, kısa süre önce örgütten ayrılan yoldaşları üyeliğe geri kazanmak için çaba gösterilmesini ve bu yoldaşların yaklaşan yaz okulunda Ulusal Komite’nin geri kalan üyeleriyle bir araya gelerek üyelik durumlarını tartışmaya davet edilmelerini önerdi. Wohlforth Amerika Birleşik Devletleri’ne dönüp bu öneriyi Siyasi Komite’nin geri kalan üyelerine bildirdiğinde, bu öneriyi kuvvetle onayladım. Steiner’e şahsen telefon ettim (telefon o zamanlar en hızlı iletişim aracıydı) ve Kanada’da bulunması için onu teşvik ettim.
Steiner, 30 Ağustos 1974 günü öğleden sonra önemli sayıda eski İşçiler Birliği üyesiyle birlikte kampa geldi. Bunun üzerine Ulusal Komite bir toplantı yaptı ve Healy komiteden tüm bu eski üyelerin geri kabulü için bir önerge vermesini istedi. Önerge oybirliğiyle kabul edildi ve görevlerine iade edilen yoldaşlar sıcak bir şekilde karşılandılar. Daha sonra kamptan ayrıldılar ve Ulusal Komite’nin sonraki toplantılarına katılmadılar.
Steiner’in Ulusal Komite tarafından alınan kararları coşkuyla desteklediğini de eklemek gerekir. O ve ben, Wohlforth ve Fields tarafından kesintiye uğratılan partinin teorik ve eğitim çalışmalarını yeniden canlandırmak için birlikte çalıştık. Mayıs 1975’te Steiner Uluslararası Komite’nin bir konferansına katıldı ve burada İşçiler Birliği’nin içinden geçtiği deneyim üzerine güçlü bir konuşma yaptı. Ayrıca Lev Troçki suikastına ilişkin bir soruşturma başlatılması önerisine destek oyu verdi. Steiner ve ben The Fourth International and the Renegade Wohlforth kitabını birlikte yazdık. Steiner birkaç yıl boyunca İşçiler Birliği içinde siyasi olarak aktif kaldı. Ancak siyasi durumun giderek zorlaşması ve Ekim 1977’de İşçiler Birliği’nin önde gelen üyelerinden Tom Henehan’ın vahşi bir suikast sonucu öldürülmesinin yarattığı travma, her zaman aşırı karamsarlığa eğilimli olan Steiner’in cesaretini derinden kırdı. Steiner “Hayat acımasız,” dediği son bir görüşmeden sonra 1978 sonbaharında hareketten ayrıldı. İşçilerin Devrimci Partisi ile yaşanan ayrılığın ardından İşçiler Birliği ile yeniden samimi ilişkiler kurdu ancak harekete bir daha katılmadı. Steiner, 11 Eylül olaylarının ardından Afganistan ve Irak istilalarına eşlik eden siyasi gericilik dalgasına cevaben sert biçimde sağa savruldu.
Gençliklerinin ideallerini terk eden ve onlara ihanet eden siyasi döneklerde sıklıkla görüldüğü üzere, Steiner de sosyalizm mücadelesine bağlılıklarını sürdüren eski yoldaşlarına karşı patolojik bir nefret geliştirdi. Son 15 yıldır, sınırlı siyasi enerjisini, yılda üç ya da dört makaleyle katkıda bulunduğu ve neredeyse yalnızca DEUK’a, SEP’e ve bana yönelik acımasız suçlamalara ayırdığı bir blog sitesine odakladı.
Beatty’nin Wohlforth olayını WRP’nin “paranoyak bir oluşum” olduğunun bir örneği olarak göstermesi hakkında bir noktaya daha değinmek gerek. Bu iftira Beatty’nin kitabında yer alan bilgilerle çelişmektedir. Bunlar Healy’nin WRP’nin güvenliğine ilişkin kaygılarının, Britanya devletinin istihbarat teşkilatlarının ve polisinin WRP’yi karışıklığa itme ve hatta yok etme çabalarına karşı tamamen haklı bir tepki olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Beatty, WRP’nin ve diğer sol örgütlerin devlet istihbarat teşkilatları tarafından sürekli gözetim, sızma ve tacize maruz kaldığını kabul ediyor. Eski Londra belediye başkanı ve İşçi Partisi milletvekili Ken Livingstone’ın Healy’nin cenazesinde yaptığı konuşmadan alıntı yaparak, Livingstone’un Britanya devletinin istihbarat teşkilatları tarafından WRP’yi “paramparça etmek için” “sürekli ve kasıtlı bir karar” alındığını söylediğini aktarıyor. [s. 109] Beatty, “Britanya istihbarat teşkilatlarının ve polisinin, özellikle solu hedef alan, iyi belgelenmiş bir siyasi müdahale tarihi olduğunu” yazıyor. [s. 111] “Tarihçi David Chard’ın Amerikan Yeni Sol ve Siyah Güç hareketine FBI müdahalesi suçlamaları hakkındaki gözlemlerinin WRP için uygun olduğunu” kabul ediyor. [s. 111] Beatty ayrıca şunu belirtiyor: “Ocak 1954’te, Healy, Hollandalı Yahudi kökenli Güney Afrikalı bir Troçkist olan Charles Van Gelderen’in gözetlenmesinin devam etmesi nedeniyle MI5’in takibine maruz kalmıştı.” [s. 111] Beatty, “İşçilerin Devrimci Partisi’nin polis gözetimi altında olduğunun ve parti içinde WRP’nin faaliyetlerinin çeşitli yönleri hakkında bilgi sağlayan polis muhbirlerinin bulunduğunun ampirik olarak doğru olduğunu” kabul ediyor. Ayrıca “WRP’nin 1975’te Derbyshire’daki okulunun polis tarafından basılmasına yetecek kadar polisin ilgisini çektiğini” de kabulleniyor fakat daha sonra saldırıları sadece “partideki bir paranoya nöbeti için katalizör” olarak görmeye devam ediyor. [s. 112]
1985-86 siyasi krizi
Beatty’nin “biyografisi” bir siyasi yaşam öyküsü değil, daha ziyade düşmanları tarafından Healy’ye atfedilen günahlardan oluşan bir katalogdur. Beatty tarafından takdim edilen Healy, tek boyutlu ve değişmezdir. WRP içinde 1985 yılında patlak veren kriz, Healy’nin hayatında biriken günahların kaçınılmaz sonucu olarak tasvir ediliyor. Kitabın önsözüne göre bunlar, “ahlaki çirkinlik”ten kaynaklanıyor. Beatty 1985’teki olayları anlatırken Healy’ye dair cinsel suistimal iddialarına odaklanıyor. Bu, krizin Beatty’yi gerçekten ilgilendiren yegâne unsurudur. Beatty’nin anlatısında, 1985 yazında krizin patlak vermesinin altında yatan kritik önemdeki teori, program ve perspektif meselelerine kayda değer bir atıfta bulunulmuyor ya da bunlar tartışılmıyor.
Beatty, İşçiler Birliği’nin Healy’nin Marksist teoriyi çarpıtmasına ve WRP’nin siyasi oportünizmine yönelik 1982-1985 yılları arasında yapılan kapsamlı eleştirilerinden neredeyse hiç bahsetmiyor. Beatty yalnızca şunları yazıyor: “Ekim ve Aralık 1982 arasında, WRP’nin ABD’deki kardeş partisi olan İşçiler Birliği’nin önderi David North, Healy’nin sözde felsefi duruşunu tereddütle eleştirmeye başlamıştı ki bu, DEUK içinde her zaman tabu olan bir hareketti.” [s. 90] Eğer bu hareket “tabu” ise, ben neden bu adımı attım? Üstelik bu “tereddütlü” eleştiri, Healy’nin felsefe üzerine yazılarını ayrıntılı bir analize tabi tutan onlarca sayfadan oluşuyordu.
Beatty bu kapsamlı eleştiriden tek bir cümle bile alıntı yapmıyor. Uluslararası Komite’nin Şubat 1984’teki bir toplantısında sunduğum, İşçilerin Devrimci Partisi’nin tüm siyasi çizgisine yönelik daha da ayrıntılı eleştirilerden de söz etmiyor. Ayrıca, tüm bu belgeler basılı ve çevrimiçi olarak kamuya açık olmasına rağmen, Uluslararası Komite’nin çoğunluğu tarafından Ekim 1985 ile Şubat 1986 arasında üretilen yüzlerce sayfalık belgelerin hiçbirine atıfta bulunmuyor.
WRP ile ayrışmasının ardından, Uluslararası Komite, Haziran 1986’da WRP’nin uzun süreli siyasi yozlaşmasının ayrıntılı bir analizini yayımladı. Sri Lankalı Troçkist lider Keerthi Balasuriya ile birlikte yazdığım, WRP’nin tüm tarihini kapsayan How the Workers Revolutionary Party Betrayed Trotskyism 1973-1985 (İşçilerin Devrimci Partisi Troçkizme Nasıl İhanet Etti 1973-1985), krizin temel nedeninin WRP’nin giderek artan milliyetçi ve oportünist siyasi yönelimi olduğunu kanıtlıyordu. DEUK, belgelerin titizce gözden geçirilip analiz edilmesi yoluyla, WRP’nin Britanyalı Troçkistlerin uzun yıllar boyunca savunduğu ilkelerden ve programdan geri çekilişinin izini sürdü. WRP’nin Britanya’da ve uluslararası alanda izlediği politikaları titiz bir incelemeye tabi tuttu. Uluslararası Komite, WRP içindeki krizin ve Healy’nin kişisel yozlaşmasının kaynağının, Dördüncü Enternasyonal’in teorik olarak sürekli devrim teorisine dayanan tarihsel perspektifinin oportünistçe terk edilmesinden kaynaklandığını kanıtladı.
Bu kritik belge Beatty tarafından görmezden gelinmiştir. Hatta kitabının kaynakçasında bile yer almamaktadır. Beatty bunun yerine seks skandalına odaklanıyor. Krizdeki kahramanları, WRP’nin kadrosunda çalışan, gizlice operasyon yapan ve ilan edilmiş bir programı olmayan bir grup siyasi alçaktır. Onların siyasi mücadeleden anladıkları, Healy’nin ofisine elektronik dinleme cihazları yerleştirmek ve böylece Healy’nin şerefini tehlikeye atmak için kullanılacak müstehcen materyaller toplamaktı. Bu operasyona katılanların hiçbiri, oportünist yozlaşmayı durdurmak ve WRP’de Troçkizmin otoritesini yeniden tesis etmek için siyasi bir mücadele başlatmakla ilgilenmiyordu. Aksine, seks skandalına odaklanmanın amacı, WRP’deki krizin siyasi kaynağına ilişkin DEUK tarafından talep edilen gerekli tartışmayı engellemekti.
Uluslararası Komite Healy’nin davranışlarına hiçbir şekilde kayıtsız kalmadı. Doğrusu DEUK, Healy’nin davranışlarına yönelik WRP Merkez Komitesi üyesi David Hyland tarafından talep edilen kapsamlı soruşturulmayı engellemeye çalışan Cliff Slaughter ve Mike Banda da dahil WRP önderliği içindeki herkese karşı çıktı. DEUK, Hyland’ın ilkeli talebini destekledi ve Healy’nin davranışını, siyasi terimlerle, Dördüncü Enternasyonal kadrolarının istismar edilmesi olarak tanımladı. Uluslararası Komite, 25 Ekim 1985’te, Healy’nin WRP’den ihraç edilmesini onaylayan bir kararı oybirliğiyle kabul etti. Ancak, yalnızca skandala ve ikiyüzlü bir şekilde “devrimci ahlak” olarak adlandırdıkları şeye odaklanmak isteyen -David Hyland dışındaki- WRP önderlerinin aksine, DEUK, program ve ilke konularında ısrar etti. DEUK kararı şunu ilan ediyordu:
DEUK, Healy’yi üyelikten çıkartırken, onun geçmişte, özellikle 1950’lerde ve 1960’larda Pablocu revizyonizme karşı mücadeleye olan siyasi katkılarını inkâr etmek niyetinde değildir.
Gerçekte bu çıkarma, onun geçmişteki mücadelelerinin dayandığı Troçkist ilkeleri reddetmesinin ve oportünizmin en bayağı biçimlerine kapılmasının nihai sonucudur.
Healy’nin kişisel ve siyasi yozlaşması, onun Troçkist hareketin Britanya’daki pratik ve örgütsel kazanımlarını, tarihsel ve uluslararası temelde Stalinizme ve revizyonizme karşı verilen ve bu kazanımların kaynağını oluşturan mücadelelerden her zamankinden daha net biçimde ayırmasına kadar götürülebilir.
İlkesel sorunların, giderek daha fazla parti aygıtının büyümesini güvence altına alma üzerinde odaklanan doğrudan pratik gereksinimler karşısında ikincil konuma itilmesi, onun, dünyanın bu en eski kapitalist ülkesinde emperyalizmin baskılarına karşı kendisini siyasi ve ahlaki olarak savunmasını sürekli aşındırmış olan siyasi oportünizm yönünde yozlaşmaya yol açmıştır.
Bu koşullar altında, onun ciddi öznel güçsüzlüğü, giderek daha tehlikeli bir siyasi rol oynadı.
Hem WRP hem de DEUK içinde sürekli daha keyfi biçimde davranan Healy, Dünya Partisi’nin sergilediği gelişmeleri Dördüncü Enternasyonal’in Marksist ilkelerine ve onun kadrolarının kolektif mücadelesine değil; giderek artan biçimde kendi kişisel becerilerine bağladı.
Onun kendi sezgisel yargılarını yüceltmesi, kaçınılmaz biçimde, maddeci diyalektiğin açıkça bayağılaştırılmasına; Healy’nin tam bir öznel idealiste ve faydacıya dönüşmesine yol açtı.
Healy’nin uluslararası Troçkist hareketin kadrolarını geliştirmeye ilişkin karmaşık sorunlara olan eski ilgisi ortadan kalktı; onun pratiği, neredeyse tümüyle, burjuva ulusalcı önderlerle ve Britanya’daki sendika ve İşçi Partisi reformistleriyle ilkesiz ilişkiler geliştirmeyle ilgili hale geldi.
Onun kişisel yaşam tarzı da buna uygun bir yozlaşmaya uğradı.
Bir zamanlar uğruna savaştıkları ilkeleri terk eden ve DEUK’un ulusal şubelerinin inşasında kendilerini ona tabi kılmayı reddeden Healy gibileri, sınıf düşmanının basıncı altında kaçınılmaz biçimde yozlaşırlar.
Bu tarihsel yasanın herhangi bir istisnası yoktur.
DEUK, hiçbir önderin, işçi sınıfının tarihsel çıkarlarının üstünde yer almadığını beyan eder. [21]
Bu on iki madde, WRP’nin krizine ilişkin derin bir kavrayış sunmakta ve Beatty’nin 213 sayfalık skandal taciri, ısmarlama çalışmasında tamamen eksik olan Gerry Healy’nin hayatı, mirası ve trajedisine ilişkin bir anlayış sağlamaktadır.
Sonuç
Beatty, “anlatılmamış hikâye” şöyle dursun, bir biyografi bile yazmamıştır. Daha ziyade, sadece Healy’ye değil Troçkist harekete de yöneltilmiş, eski bayat iftiralardan oluşan bir öfke patlamasıdır bu. Yazar, Tim Wohlforth’un anısını, her solcunun yüzünü dönmesi gereken bir bilgelik olarak gösteriyor. “Tim Wohlforth’un da gördüğü gibi,” diye yazıyor Beatty, “Leninist olmayan radikal bir sosyalizm biraz dağınık ve kaotik olabilir ama aynı zamanda Batı kapitalizminin aralıklarında uzun ömürlü bir şey inşa etme şansı çok daha yüksektir.” [s. 134]
Beatty biyografisine özne olarak yanlış kişiyi seçmiş. Gerry Healy bir devrimciydi, reformist değil. Neredeyse tüm siyasi hayatını kapitalizmi yıkacak bir parti inşa etmeye adamıştır; ayak parmakları arasındaki mantarlar gibi onun “aralıklarında” yaşayacak bir parti değil. “Ben,” derdi Healy zaman zaman, “bu işi bitirmek için bu işin içindeyim.” Ve Healy ile siyasi muharebe alanındaki en iyi yıllarında karşılaşan herkes onun bu sözlerinde ciddi olduğunu bilirdi.
Healy, Troçki’nin bir zamanlar Lenin için söylediği gibi, “tepeden tırnağa savaşçıydı.” Healy’nin siyasi çöküşü, 1970’lerde devrimci bir perspektiften uzaklaşmaya ve oportünist kestirme yollar aramaya koyulmasıyla başladı. Ancak güçlü Stalinist ve sosyal demokrat bürokrasilere ve onların Pablocu suç ortaklarına karşı Troçkizm uğruna mücadele ettiği uzun yıllar boyunca, Healy ilham verici bir figürdü. İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden on yıllarda, işçi hareketlerine reformist bürokrasilerin hâkim olduğu ve Dördüncü Enternasyonal’in büyük şubelerinin Troçkizmi terk ettiği dönemde, Healy Sosyalist Devrimin Dünya Partisi için mücadeleyi sürdürdü.
Gerry Healy’nin 14 Aralık 1989’daki ölümünün ardından uzun bir vefat ilanı yazdım. Önceki yedi yıl boyunca Healy ve WRP’nin oportünist gidişatına karşı bir siyasi mücadele vermek zorunda kalmıştım. Bu çatışmanın 1982-1986 yılları arasında yazılmış olan belgeleri yüzlerce sayfalık bir metin oluşturmaktadır (Beatty tarafından tek bir cümlesi bile alıntılanmamıştır). Çatışma son derece keskin bir hal almış ve 1985 yılında benim de yazarları arasında bulunduğum ve Healy’nin ihracını onaylayan kararla sonuçlanmıştır. Bu tür çatışmalar sıcak kalpli bir yüce gönüllülük ruhu içinde yürütülmez. Healy’nin siyasi yozlaşmasının boyutları ve aldığı alçaltıcı biçimler, eski yoldaşları arasında ancak öfke ve ihanet duygusu uyandırabilirdi. Ancak Healy’nin biyografisini yazarken, onun, çalışmalarının ve mirasının objektif bir değerlendirmesini yapmak zorundaydım. Vefat ilanını şu şekilde sonlandırdım:
Gerry Healy, uzun ve zorlu bir dönem boyunca Dördüncü Enternasyonal’in tarihsel sürekliliğinde çok önemli bir insan halkasıydı. On yıllar boyunca Stalinizme ve oportünizme karşı mücadele etti. Sonunda, bu muazzam mücadelenin basıncı altında kırıldı. Ancak uzun kariyerindeki en iyi başarılar Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nde yaşamaya devam etmektedir ve yeniden canlanan uluslararası devrimci işçi hareketi, hem başarılarından hem de başarısızlıklarından ders alarak, onun anısına gereken saygıyı göstermekten geri durmayacaktır. [22]
Healy’nin ölümünden otuz beş yıl sonra, bu değerlendirmeyi değiştirmek için hiçbir neden göremiyorum.
Beatty’nin Sonsöz’ü
Aidan Beatty kitabını “Sonsöz: Yirmi Birinci Yüzyıl Healyciliği” başlıklı bir bölümle noktalıyor. Bu bölüm, günümüz Uluslararası Komitesi’ne, ABD’deki Sosyalist Eşitlik Partisi’ne ve bana yönelik bir saldırıya ayrılmış. Bu amaçla Beatty, okurlarını aile geçmişim (“Avrupalı Yahudi mülteciler”) hakkında bilgilendirmek için Ancestry.com’dan geniş ölçüde yararlanmış; bu bilgilere, göbek adımı aldığım (ama ne yazık ki yeteneğini alamadığım) büyükbabam Ignatz Waghalter’ın müzik kariyeri, ben üç yaşındayken ölen babamın adı, üvey babamın kimliği ve bir iş adamı olarak kariyeri ve annemin sanat ve iş dünyasındaki faaliyetleri de dahildir. Beatty, benim “ham ekonomik sermayenin yanı sıra kültürel sermaye ile de kutsandığımı” belirtiyor. [s. 138] Ailemle ilgili bu soruşturma için ana muhbiri, siyasi düşmanlığı kişisel husumet ve öznel kıskançlıkla zenginleştirilmiş Alex Steiner’dir. FBI, Steiner’ın muhbirlik hizmetlerini takdir edecektir.
Sonsöz’ü yazarken Beatty, sözde biyografisinin öznesi olan Gerry Healy’den önemli ölçüde uzaklaşmıştır. Ancak amacının yalnızca Yahudi aile kökenlerimi, bununla ilgilenebilecek ya da bundan rahatsızlık duyabilecek kişiler için ifşa etmek değil, aynı zamanda SEP’in Troçkizme ve devrimci sosyalist politikaya olan sarsılmaz bağlılığını topa tutmayı sürdürmek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, belirli bir süreklilik söz konusudur. Beatty, “SEP’in sınıfı her şeyin üstünde tutması, sadece ırk ve toplumsal cinsiyeti önemsizleştirmekle kalmadı, düpedüz cinsiyetçilik ve ırkçılıkla sonuçlandı,” diye yazıyor. Beatty, Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin “başta Alexandria Ocasio-Cortez olmak üzere Bernie Sanders ve Jeremy Corbyn gibi son dönemin demokratik sosyalist siyasetçilerine yönelik art niyetli saldırılarını” kınıyor.
Açıkça görülüyor ki, Sonsöz’ün Beatty tarafından kitaba eklenmesinin tek nedeni, biyografisine Healy karşıtı pisliklerle katkıda bulunmayı istemememin intikamını almak değildir. Bu Sonsöz’ün en önemli amacı, emperyalist savaş çığırtkanı ve soykırımcı Demokratik Parti’nin siyasi suç ortağı ve acentesi olarak oynadığı rol nedeniyle DSA’ya giderek yabancılaşan üyeler ve örgüt çevresindeki öğrenci gençlik içinde SEP’in ve WSWS’nin artan etkisine karşı koymaktır.
Her halükârda, bu incelemenin amacı, Beatty’nin Gerry Healy hakkındaki düzmece biyografisini yanıtlamak ve teşhir etmekti. WSWS’ye, SEP’e ve bana yöneltilen Sonsöz’e kapsamlı bir yanıt başka bir zaman verilecektir.
Dipnotlar
[1] Isaac Deutscher, The Prophet Unarmed, Trotsky 1921-1929 Volume II (New York: Vintage Books, 1965), s. v.
[2] Aidan Beatty, Private property and the fear of social chaos, (Manchester: Manchester University Press, 2023) s. ix.
[3] https://www.wsws.org/en/articles/2021/05/22/dsal-m22.html
[4] Karl Marx, Herr Vogt, Marx-Engels Collected Works içinde, Cilt 17 (New York: International Publishers, 1981), s. 243.
[5] Age., s. 246.
[6] Age., s. 243.
[7] https://www.marxists.org/history/etol/revhist/upham/09upham.html
[8] https://www.marxists.org/history/etol/newspape/newsletter/newsletter-v-1-no-19-14-september57.pdf
[9] Trotskyism Versus Revisionism: A Documentary History, Birinci Cilt, “The Fight Against Pablo in the Fourth International”, (Londra: New Park Publications, 1974), ss. 143-44.
[10] https://www.wsws.org/en/articles/2008/12/man1-d11.html
[11] Agy.
[12] Trevor Griffiths: Plays, (Londra: Faber and Faber, 1996), ss. 149-52
[13] Age., s. 155.
[14] Beatty ile yazışmalarımın tam kaydına şu adresten erişebilirsiniz: https://www.wsws.org/tr/articles/2024/09/23/mwei-s23.html
[15] Clare Cowen, My Search for Revolution (Leicestershire: Matador, 2019), s. 334.
[16] Trotskyism Versus Revisionism, Yedinci Cilt [Detroit: Labor Publications, 1984] s. 169.
[17] David North, Savunduğumuz Miras – Dördüncü Enternasyonal’in Tarihine Katkı (İstanbul: Mehring Yayıncılık: 2017) içinde, s. 483. Çeviren: Halil Çelik.
[18] Age., s. 486.
[19] Age., ss. 486-487.
[20] Age., s. 487.
[21] Fourth International, Cilt 13, No. 2, Sonbahar 1986, s. 52.
[22] David North, Gerry Healy and his place in the history of the Fourth International (Detroit: Labor Publications, 1991), s. 117.