Gürcistan devlet başkanı seçim sonuçlarını tanımayı reddedip Batı’nın desteğini istiyor

Gürcistan Devlet Başkanı Salome Zurabişvili’nin, 27 Ekim’de, bir gün önce yapılan parlamento seçimlerinin sonuçlarını tanımayacağını açıklamasının ardından Güney Kafkasya ülkesi siyasi kargaşa içinde. Seçim, kullanılan oyların yüzde 53,92’sini alan iktidardaki Gürcü Rüyası partisine zafer kazandırarak mecliste 89 sandalye elde etmesini ve hükümet kurma görevini yeniden almasını sağladı. Devlet başkanının desteklediği başlıca muhalefet partileri ise oyların yüzde 37,78’ini alarak toplam 61 vekil çıkardı.

Gürcistan Devlet Başkanı Salome Zurabişvili, 28 Ekim 2024 Pazartesi günü Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te parlamento seçim sonuçlarına karşı düzenlenen muhalefet protestosu sırasında kalabalığa sesleniyor. [AP Photo/Zurab Tsertsvadze]

Fransa’da doğan ve Fransa’nın Gürcistan Büyükelçiliği de dahil olmak üzere 30 yıl boyunca diplomatik servisinde çalışan Zurabişvili, Cumartesi günkü seçimleri “Rus özel operasyonu” ve “anayasal darbe” olarak nitelendirdi. Sembolik bir pozisyona sahip olmakla birlikte aynı zamanda ordunun başkomutanı olan devlet başkanı, Pazartesi gecesi kitlesel protesto çağrısında bulundu ve “Avrupalı ve Amerikalı ortaklarının sağlam desteğini” istedi.

Basında yer alan haberlere göre birçoğu Gürcistan ve AB bayrakları taşıyan on binlerce kişi sokaklara döküldü. Bu durum, Gürcü Rüyası hükümetinin “yabancı ajanlar” yasasını kabul ettiği yaz başında meydana gelen Batı yanlısı kitlesel gösterilere benziyor. Kalabalığa “oylarınızı çaldılar” diyen Zurabişvili, gösterilere hitap etmek ve seçim sonuçlarının iptali için çalışmak arasında CNN’e bir röportaj vermek için zaman buldu. Pazartesi günü Christiane Amanpour’a konuşan Zurabişvili, 26 Ekim’de yapılan oylamayı “tam bir sahtekârlık” olarak nitelendirdi.

Ülkenin devlet başkanı, yeniden seçilen iktidar partisini devirmek için zemin hazırlıyor. Atlantik Konseyi’nde kıdemli bir araştırmacı olan Brian Whitmore’un Pazartesi günü kuruluşun web sitesinde yaptığı bir yorumda belirttiği gibi, “Gürcistan’ın 2024 parlamento seçimleri ‘Maidan’ aşamasına girdi.” Tiflis’te şu anda yaşananlar ile Kiev’deki mevcut rejimi iktidara getiren sağcı darbe arasında bir karşılaştırma yaparak, “Bu hafta sonu yapılan son derece kusurlu seçim sadece açılış ziliydi,” dedi.

Aşırı derecede Rusya karşıtı olan ve Washington ve Brüksel ile son derece yakın bağları bulunan Gürcistan muhalefeti, Cumartesi günkü oylamaya oy satın alma, fiziksel şiddet ve diğer “usulsüzlüklerin” gölge düşürdüğünde ısrar ediyor. Birçok muhalif siyasi parti parlamentoya gelmeyeceklerini açıkladı.

Gürcü Rüyası lideri ve ülkenin meclis başkanı Irakli Kobakhidze, partisinin seçimleri manipüle ettiği iddialarını reddetti. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov da Rusya’nın müdahil olduğu yönündeki suçlamaları reddetti.

Oylamayı 529 sandık gözlemcisiyle izleyen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) muhalefetin iddialarının desteklenmesinde başrolü oynarken, Beyaz Saray ve AB de bir bütün olarak sonucun soruşturulmasını talep ediyor.

Taleplerinin dayanakları ise oldukça zayıf. Fransız Senatör ve AGİT Özel Koordinatörü Pascal Alliard’a göre Gürcistan parlamento seçimleri “mali kaynaklardaki dengesizlikler” ve “bölücü kampanya atmosferi” nedeniyle kusurluydu. Başka bir deyişle, kazanan partinin daha fazla parası vardı. İktidardaki parti, medya üzerindeki hakimiyetini kendi kampanyası için kullandı ve halk arasında keskin siyasi bölünmeler var. Ancak Alliard, kapitalist toplumlardaki her modern seçimin özelliği olan bu hususlardan herhangi birinin sonucu neden tartışmalı hale getirdiğini belirtemedi.

Benzer şekilde, Gürcistan seçimlerini izleyen Avrupa Parlamentosu heyetinin başkanı Antonio López-Istúriz White da “seçim kampanyası sırasında iktidar partisinin Batı karşıtı ve düşmanca bir söylem kullanarak Gürcistan’ın demokratik ortaklarını, özellikle de Avrupa Birliği’ni, politikacılarını ve diplomatlarını hedef alması, Rus dezenformasyonunu, manipülasyonunu ve komplo teorilerini teşvik etmesi” nedeniyle sonucu eleştirdi.

Ona göre özünde, ABD, AB ya da NATO’nun herhangi bir ülkedeki herhangi bir siyasi süreçte eleştirilmesi, o süreci -ister seçim, ister medya yayını ya da başka bir şey olsun- gayrimeşru hale getirir.

Batı destekli muhalefetin Tiflis’te iktidarı ele geçirmek için seçim hilesi suçlamaları temelinde yürüttüğü açık kampanyaya rağmen, iddiaları doğrulayacak çok az kanıt sunulmuştur. Ortada sadece iktidar partisine düşman yabancı seçim gözlemcilerinin açıklamaları ve sosyal medyada dolaşan, insanların belirsiz bir tarihte, belirsiz bir yerde, isimsiz bir adayı desteklemek için oy pusulalarını zorla sandıklara attığını gösteren videolar var.

Bu olaylar ve insanların şu ya da bu şekilde oy kullanmaları için baskı gördüklerine, oy kullanmaları için para aldıklarına ya da başka şekillerde korkutulduklarına dair diğer iddialar doğru çıksa bile, oy hilelerinin yalnızca ya da esas olarak iktidar partisi adına yapıldığını varsaymak için hiçbir neden yok. Muhalefetin Washington’daki destekçileri demokratik seçimleri altüst etmekte ustadır ve yıllar boyunca sistematik bir şekilde çalışarak Gürcistan’da, tek amacı Güney Kafkasya’daki Amerikan ve Avrupa çıkarlarını güvence altına almak olan Batı yanlısı sivil toplum örgütleri, demokratik savunma ağları, basın kuruluşları ve benzerlerinden oluşan geniş bir ağ oluşturmuşlardır.

AGİT şu ana kadar Gürcistan’daki seçim sonuçlarının tamamen geçersiz olduğunu ilan etmekten kaçındı; Beyaz Saray da henüz bu yönde bir adım atmadı. Özellikle de Biden yönetiminin Tiflis’teki muhalefete verdiği destek ile Harris ve Biden’ın yumuşak bir dille de olsa diktatör adayı olarak tanımladıkları Donald Trump’ın, kendisine zafer kazandırmayan hiçbir oylamayı tanımayacağını açıkça ifade etmesi arasındaki bariz çelişki, Beyaz Saray’ı şu anda bir dereceye kadar köşeye sıkıştırmış olabilir.

Ancak ne bu durum ne de Gürcistan’da seçimlere hile karıştırıldığı iddialarının doğruluğu, NATO güçlerinin yerel muhalefetin de yardımıyla Güney Kafkasya’da istediklerini elde etme çabalarını durdurmayacaktır. Coğrafi konumu nedeniyle Gürcistan ve komşusu Ermenistan, hem Rusya hem de İran’a karşı ABD ve Avrupa’nın savaş planlarının merkezinde yer alıyor.

Washington, “sivil toplum” örgütlerine para akıtarak, devletle daha yakın askeri bağlar kurmak için çalışarak ve 2004 Gül Devrimi sırasında olduğu gibi Rusya’ya çok yakın diye tanımladığı yönetimlerin devrilmesini organize etmeye yardımcı olarak on yıllardır ülkeye müdahale etmiştir.

Gürcü Rüyası, kendisini savaş karşıtı bir parti olarak; ülkenin “küresel savaş partisi” tarafından yönetilmesini ve NATO’nun “ikinci cephesine” dönüşmesini engellemenin tek yolu olarak sunduğu için seçimleri kazandı. NATO’nun bir sonraki fırlatma rampası haline gelirlerse başlarına geleceklerden korkan, iki ülkenin ortak kültürel ve siyasi tarihine dayanarak Rus halkının durumuna sempati duyan ve on yıllardır kendilerine ve dünyanın dört bir yanındaki diğer insanlara yaşatılan acılardan sonra Batı’nın refah ve demokrasi vaatlerine pek de ikna olmayan halk kesimleri arasında destek kazandı.

Ancak Gürcü Rüyası, 4 milyondan az nüfusa sahip bu küçük ülkenin Üçüncü Dünya Savaşı’na sürüklenmesini gerçekten engelleme yeteneğine sahip değildir. Parti, Gürcistan egemen sınıfının Rusya ile Batı arasında denge kurmayı amaçlayan ve sürekli olarak bir tür müzakere çözümü arayan kesimini temsil ediyor. Muhalefet, Avrupa’dan ve onun tüm değerlerinden nefret eden fanatik Putinciler olarak lanse etse de Gürcü Rüyası Gürcistan’ı AB’ye sokma arzusunu uzun zamandır açıkça ortaya koyuyor.

Başbakan Kobakhidze parlamento seçimlerinden sadece bir gün önce bunu yineledi. 25 Ekim’de Euronews’e verdiği mülakatta hükümetini “Avrupa yanlısı” olarak tanımlayan Kobakhidze, “Gürcistan’ın AB üyeliğini ilerletmek için her şeyi yapmaya devam edeceğiz,” dedi.

Ancak Kobakhidze’nin kendisini eleştirenleri yatıştırma çabaları başarısız oldu. Gürcistan’ın iktidar partisi, Karadeniz’i çevreleyen tüm eski Sovyet ülkelerini saran bir girdabın içine çekilerek iktidardan uzaklaştırılmak isteniyor. Yakınlardaki Moldova’da AB yanlısı güçler, Gürcistan’daki muadillerinin tam tersi bir taktik izleyerek son derece kuşkulu bir seçimde zafer ilan ettiler. Olayların kendi versiyonlarına göre, “Rus dezenformasyonu”nun kötülüğüne rağmen yarışmayı kazanmayı başardılar. Hangi seçimlerin “meşru” olup olmadığı oylamanın dürüstlüğüyle değil, sonucun Washington ve Brüksel’in isteklerine ne derece uygun olduğuyla ilgilidir.

29 Ekim 2024

Loading