Amerikan ve İsrailli yetkililer, Tahran’ın dün İsrail’i 185 balistik füzeyle vurmasının ardından İran’a yönelik geniş çaplı bir saldırıyı açıkça onayladıklarını duyurdular.
Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett, İran’ın nükleer programının vurulması çağrısında bulundu. Bu tür bir saldırı, İsrail ve ABD tarafından on yıllardır planlanıyordu.
“İran’ın nükleer programını, merkezi enerji tesislerini yok etmek ve bu terörist rejimi ölümcül bir şekilde sakatlamak için *şimdi* harekete geçmeliyiz” diyen Bennett, İsrail’in “terör ahtapotunun başına darbe indirmesini” talep etti.
Ona ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham da katıldı. “Biden yönetimini, İran’ın petrol rafine etme kabiliyetinden başlayarak verilecek büyük bir tepkiyi İsrail’le koordine etmeye çağırıyorum,” diyerek ABD’nin İran’ın enerji altyapısına zarar verecek bir saldırı düzenlemesini ima etti.
Cumhuriyetçi Florida Senatörü Marco Rubio da şu açıklamayı yaptı: “İran’a karşı azami baskı harekâtının yeniden başlatılması çağrısında bulunuyor ve İsrail’in bu tehdidi durdurmak için orantısız bir şekilde karşılık verme hakkını tamamen destekliyorum.”
Savaş çığırtkanlığı yapan yorumlar her iki partiden de geldi. Pensilvanya’dan Demokrat Senatör John Fetterman yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İsrail’in teröre karşı galip gelmesi için askeri, mali ya da istihbari her türlü kaynağa sahip olmasını sağlamak için sesim ve oyum İsrail’in arkasında.”
Hamas’ın, İsrail ordusu ve istihbarat servislerinin kasten geri çekilmesiyle kolaylaştırılan ve Gazze’deki soykırımın başlangıcı olan 7 Ekim saldırılarından yaklaşık bir yıl sonra, ABD ve İsrail’in o günkü olayları, İran’ın ana hedef olduğu, Ortadoğu’da uzun zamandır planlanan bölgesel bir savaş için bahane olarak kullandıkları açıkça ortaya çıkmıştır.
İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırısı, İsrail’in Lübnan’da günlerdir binlerce insanın ölümüne neden olan hava bombardımanlarının ardından kara harekâtı başlatmasından sadece bir gün sonra geldi. Cumartesi günü İsrail, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a suikast düzenlemiş, yüksek katlı konutları tamamen yerle bir eden 85 büyük bomba atarak yüzlerce kişiyi öldürmüştü.
İran Dışişleri Bakanı yaptığı açıklamada saldırının “İran hükümetinin resmi konuğu olan Hamas’ın Tahran’daki siyasi büro başkanının öldürülmesine ve Lübnan’daki Hizbullah Genel Sekreteri ile üst düzey İranlı askeri danışman General Nilforuşan’ın Beyrut’ta öldürülmesine” bir yanıt olduğunu söyledi.
İran’ın Nisan ayında İsrail’e düzenlediği bir önceki saldırıdan daha büyük, daha sofistike ve daha az haber verilmiş olan saldırıda kullanılan füzeleri vurma çabalarına hem ABD hem de Britanya silahlı kuvvetleri katıldı. ABD ve İsrailli yetkililer, sosyal medyada füzelerin İsrail askeri üslerine isabet ettiğini gösteren yaygın görüntülere rağmen saldırıyı hiçbir etkisi olmamış gibi göstermeye çalıştılar.
İran’ın en üst düzey askeri yetkilisi Muhammed Bagheri devlet televizyonunda yaptığı açıklamada İsrail’e atılan füzelerin üç askeri üssü -Nevatim, Hatzerim ve Tel Nof- ve İsrail istihbarat teşkilatı Mossad’ın merkezini hedef aldığını belirtti. Bagheri, sivil alanların ve altyapının hedef alınmadığını vurguladı.
ABD siyaset kurumunun tüm kesimleri İsrail’in Gazze’deki eylemlerine ve Ortadoğu’daki geniş çaplı saldırılarına desteklerini yinelediler. ABD Başkanı Joe Biden, “Hiç şüpheniz olmasın, ABD İsrail’i tamamen, tamamen, tamamen desteklemektedir,” dedi ve ekledi: “Saldırının yenilgiye uğratıldığı ve etkisiz hale getirildiği görülüyor ki bu da İsrail’in askeri kabiliyetinin ve ABD ordusunun [gücünün] bir kanıtıdır.”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İran’ın füze saldırısı hakkında, “İsrail, ABD ve diğer ortaklarının aktif desteğiyle bu saldırıyı etkili bir şekilde püskürttü,” dedi ve ekledi: “İsrail’in savunmasına olan bağlılığımızı bir kez daha gösterdik.”
Kasım ayındaki seçimlerde Demokratların başkan adayı olan ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, ABD’nin “İran’a ve İran destekli teröristlere karşı ABD kuvvetlerini ve çıkarlarını savunmak için gereken her türlü adımı atmaktan asla çekinmeyeceğini” söyledi. Harris sözlerine şunları da ekledi: “Ben açık görüşlüyüm. ... İran Ortadoğu’da istikrarı bozan, tehlikeli bir güçtür ve bugün İsrail’e yapılan saldırı da bu gerçeği bir kez daha ortaya koymaktadır.”
Demokrat Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer ise şunları söyledi: “ABD, İsrail’in kendini savunma hakkını destekleyerek müttefikimiz İsrail’in yanında durmaya devam edecektir. ... İran ve vekilleri sorumlu tutulmalıdır.”
Bu arada İsrail’in Lübnan’a yönelik bombardımanı ve karadan istilası devam ederken Çarşamba günü Beyrut’un güney banliyölerine en az beş İsrail hava saldırısı düzenlendi. İsrail’in 2006’daki Lübnan istilasında öldürdüğü 1.200 kişiyle karşılaştırıldığında, İsrail’in son 12 ayda Lübnan’da öldürdüğü insan sayısı 2.000’e yaklaşıyor.
Geçtiğimiz Ekim ayından bu yana resmi ölü sayısının 41.000’i aştığı ancak gerçek sayının büyük olasılıkla 186.000’in üzerinde olduğu Gazze’de ise İsrail’in Nuseyrat mülteci kampına ve Gazze şehrinde yerinden edilmiş ailelerin barındığı bir okula düzenlediği iki ayrı hava saldırısında en az 37 kişi hayatını kaybetti.
Lübnan’a yönelik saldırıları artırma çağrılarının ortasında, Politico’nun ABD’li yetkililerin İsrail’in Lübnan’a kara harekâtına onay verdiğine dair bir haberi yayımlandı.
Politico’nun haberine göre, “Beyaz Saray’dan üst düzey isimler İsrail’e, ABD’nin Hizbullah’a yönelik askeri baskıyı arttırma kararını destekleyeceğini özel olarak söylediler; oysa Biden yönetimi son haftalarda kamuoyu önünde İsrail hükümetini saldırılarını azaltmaya çağırıyordu.”
Haber şöyle devam ediyordu: “Başkanlık Danışmanı Amos Hochstein ve Beyaz Saray’ın Ortadoğu Koordinatörü Brett McGurk, geçtiğimiz haftalarda, üst düzey İsrailli yetkililere, ABD’nin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun İsrail’in askeri odağını Hizbullah’a karşı kuzeye kaydırmaya yönelik geniş stratejisine katıldığını söylediler. ... Hochstein, McGurk ve diğer üst düzey ABD ulusal güvenlik yetkilileri perde arkasında İsrail’in Lübnan operasyonlarını tarihe geçecek bir an olarak tanımlıyorlar; bu, Ortadoğu’yu önümüzdeki yıllarda daha iyi bir biçimde yeniden şekillendirecek bir andır.”