26 yaşındaki Türkiyeli-Amerikalı siyasi aktivist Ayşenur Ezgi Eygi, Cuma günü Batı Şeria’da düzenlenen bir protesto sırasında İsrail güçleri tarafından vurularak öldürüldü.
Sağlık personeline göre Eygi başından vuruldu ve Nablus’taki bir hastaneye kaldırıldıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. BBC tarafından yayınlanan bir haberde, “Eygi’nin kaldırıldığı Rafidiye Hastanesi’nin başhekimi Dr. Fuad Nafia, 20’li yaşlarının ortasındaki ABD vatandaşının ‘başından vurularak’ öldüğünü doğruladı,” denildi.
Protestocu arkadaşlarından biri BBC’ye yaptığı açıklamada genç kadının Filistin yanlısı bir grup olan Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) ile ilk kez Cuma günü bir protesto gösterisine katıldığını söyledi. Yabancı dayanışma aktivistlerinden oluşan örgüt, Batı Şeria’daki Filistinli çiftçileri Siyonist yerleşimcilerin saldırılarından korumak için çalışmalar yürütüyor.
Saat 14:43’te Anadolu Ajansı, X üzerinden “Filistinli yetkililer Türkiye’ye Türkiyeli-Amerikalı aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’nin keskin nişancılar tarafından kasten öldürülmüş olabileceğini bildirdi” haberini geçti.
Washington Post gazetesi Eygi’nin vurulduğu sırada Nablus vilayetine bağlı Beyta kasabasında Yahudi yerleşimlerinin genişletilmesine karşı düzenlenen bir protestoya katıldığını bildirdi. Washington Post’un görgü tanıklarına dayandırdığı haberine göre, ISM protestocuları Cuma günü Beyta’ya vardıklarında, İsrail askerleri Cuma namazı kılınacak bir alanın etrafına konuşlanmıştı. Namaz biter bitmez askerler göz yaşartıcı gaz ve gerçek mermilerle ateş açtı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Eygi’nin ölümünü doğruladı. Bakanlık sözcüsü Matthew Miller, Washington’ın “Eygi’nin ölüm koşulları hakkında acilen ilave bilgi topladığını ve daha fazla bilgi edindikçe daha fazla açıklama yapacaklarını” söyledi.
Beyaz Saray cinayetle ilgili herhangi bir suçlamada bulunmadı ve İsrail’i soruşturma yapmaya çağırdı. Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Sean Savett, ABD’nin Batı Şeria’daki “trajik ölümden derin rahatsızlık duyduğunu” söyledi. Karayipler gezisinde bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken “trajik kayıptan” üzüntü duyduğunu ve hükümetin “yoğun bir şekilde bu gerçekleri öğrenmeye odaklandığını” söyledi.
Eygi’nin pasaportunun internette dolaşan kopyalarında Türkiye’de doğduğu belirtiliyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı da Eygi’nin Türkiye vatandaşı olduğunu doğruladı. Bakanlık, Eygi’nin “Nablus kentinde işgalci İsrail askerleri tarafından öldürüldüğünü” açıkladı ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu eylemi “barbarca” olarak nitelendirdi.
Eygi ile birlikte protestoya katılan İsrailli aktivist Jonathan Pollak, “iki ayrı gerçek mermi atışı duyduğunu, birbiri ardına ateş edildiğini... ve sonra bir silah sesi daha duyduğunu” söyledi.
AFP haber ajansına konuşan Pollak, “Onu yerde yatarken, ağacın yanında, başından kanlar akarken buldum. Nabzını ölçtüm, çok zayıf bir nabzı vardı, ambulansı aradık. Oradan onu köyün sağlık merkezine tahliye ettik, doktor ambulansa geldi ve hastaneye devam etti, orada onu hayata döndürmeye çalıştılar ama başaramadılar,” dedi.
ISM protestocusu, göz yaşartıcı gaz atılmasının ve ateş açılmasının ardından eylemcilerin askerlerin konuşlandığı kasabadan yaklaşık 200 metre uzaklıktaki bir tepeden aşağıya çekildiğini söyledi. Pollak, “Orada yaklaşık yarım saat durduk,” diyordu.
Washington Post’un haberine göre, “Askerler kasabada ‘kontrol çatısı’ olarak adlandırdıkları bir çatıyı ele geçirdiler. Pollak’a ve cezalandırılmaktan korktuğu için sadece ilk adı olan Mariam ile konuşan bir başka ISM gönüllüsüne göre Eygi bir zeytin bahçesindeydi.”
El Cezire’ye konuşan aynı görgü tanığı şunları söyledi: “Ordu tepenin üzerindeydi ve bir keskin nişancı da çatının üzerindeydi. Ordu tarafından açıkça görülebiliyorduk ve etrafımızda hiçbir şey yaşanmıyordu... Sadece iki gerçek mermi sıktılar. Biri metal bir şeye isabet etti, diğeri de [Eygi’nin] kafasına isabet etti.”
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), “bölgede açılan ateş sonucu yabancı uyruklu bir kişinin öldüğüne dair haberleri incelediğini” açıkladı. IDF’den yapılan açıklamada kuvvetlerinin Batı Şeria’nın kuzeyindeki Beyta bölgesinde bulunduğu ve “kuvvetlere taş fırlatan ve onlara tehdit oluşturan şiddet eylemlerinin başlıca kışkırtıcısına ateşle karşılık verildiği” belirtildi.
ISM, 2021 yılından bu yana Beyta’daki Filistin yanlısı gösterilerde 17 kişinin öldürüldüğünü ve Seattle, Washington’dan Batı Şeria’ya gelen Eygi’nin 2003 yılından bu yana öldürülen üçüncü gönüllü olduğunu bildirdi.
Washington Olympia’da yaşayan 23 yaşındaki ISM aktivisti ve öğrenci Rachel Corrie, Mart 2003’te Gazze ile Mısır arasındaki sınır boyunca Filistinlilere ait evlerin yıkılmasını protesto ederken İsrail ordusuna ait bir buldozer tarafından ezilerek öldürülmüştü.
Corrie’nin vahşice öldürülmesi dünya çapında kınanırken, Siyonist rejim bunu savunmuş ve ABD hükümetinin desteğiyle İsrail mahkemeleri ordunun ölümünden sorumlu olmadığına karar vermişti.
Eygi’nin öldürülmesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti tarafından on gün önce Batı Şeria’ya yönelik başlatılan, Gazze’de devam eden soykırımın ortasında yoğunlaşarak genişleyen saldırı koşullarında meydana geldi.
Soykırımcı Siyonistlerin Filistinlileri öldürme, köklerini kurutma ve işgal altındaki topraklardan sürme çabalarının bir parçası olarak İsrail rejimi, hem Gazze Şeridi’nde hem de Batı Şeria’da “tam zafer” misyonunu tamamlamaya kararlı.
El Cezire, 13 yaşındaki Filistinli bir kız çocuğunun Batı Şeria’nın Karut köyündeki evinde vurularak öldürüldüğünü bildirdi. Kızın kimliği yerel haber medyası tarafından Bana Amjad Bakr olarak açıklandı. Haberde şu ifadelere yer verildi: “Görgü tanıkları, onlarca İsrailli yerleşimcinin İsrail askerlerinin koruması altında köye baskın düzenlediğini, bunun da çatışmalara ve askerlerin köy sakinlerinin evlerine gerçek mermilerle ateş açmasına yol açtığını söyledi. Bakr göğsünden aldığı kurşun yaraları nedeniyle hayatını kaybetti. Babası, kızının vurulduğunda kız kardeşleriyle birlikte yatak odasında olduğunu söyledi.”
İsrail, dokuz günlük bir operasyonun ardından Cuma günü Batı Şeria’nın Cenin kentinden kuvvetlerini çektiğini duyurdu. Binlerce kent sakini, 14.000 Filistinlinin yaşadığı Cenin mülteci kampına odaklanan kuşatma nedeniyle Batı Şeria’daki evlerinden çıkarıldı.
Helikopterler ve insansız hava araçlarıyla desteklenen yüzlerce asker ve polisin şehrin tüm bölgelerine, mülteci kampına ve çevre köylere girdiği İsrail operasyonundan geriye kalan enkaz ve moloz yığınlarını temizleme çalışmaları başladı. Cenin sakini Samaher Abu Nassa El Cezire’ye şunları söyledi: “İçeri girdiklerinde buldozerler kullandılar ve her şeyi yıkmaya başladılar. Geride hiçbir şey bırakmadılar.”