Perspektif

Gazze’deki soykırıma karşı 24 Temmuz gösterilerindeki siyasi meseleler

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 24 Temmuz’da ABD Kongresi’nin ortak oturumunda yaptığı konuşmada, Demokrat ve Cumhuriyetçi senatör ve temsilcilerin alkışlarını aldı. Netanyahu’nun Gazze’deki soykırımın ortasında burada boy göstermesi, Amerikan hükümetinin toplu katliamdaki suç ortaklığını gözler önüne serdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 24 Temmuz 2024 Çarşamba günü Washington'daki Kongre Binası'nda Kongre'nin ortak toplantısında konuşurken, Temsilciler Meclisi Başkanı Laik Mike Johnson ve Senato Dış İlişkiler Başkanı D-Md Ben Cardin dinliyor. (AP Photo/Julia Nikhinson) [AP Photo/Julia Nikhinson]

Kongre binası dışında Netanyahu’nun ziyaretine karşı iki gösteri düzenlendi. Biri esas olarak ANSWER Koalisyonu tarafından organize edildi ve Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA), CODEPINK ve Demokratik Parti’nin periferisinde faaliyet gösteren diğer örgütler tarafından desteklendi. Diğer gösteri ise Sosyalist Eşitlik Partisi tarafından düzenlendi.

Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi (PSL) ile bağlantılı ANSWER tarafından düzenlenen miting, soykırımın başladığı geçen Ekim ayından bu yana ANSWER ve diğer grupların düzenlediği gösterilerin tipik bir örneğiydi. Katliamı durdurmaya yönelik herhangi bir perspektif olmaksızın, orta sınıf siyasetine özgü bir yapmacıklıkla, bolca boş sloganlara ve demagojiye başvuruldu. Perspektifleri daha çok, yeterince yüksek sesle bağırırlarsa Demokratik Parti’nin ya da onun bir bölümünün kendilerini dinleyeceği inancına dayanmaktadır. Onların anlayışına göre siyaset esasen bir megafon ve akustik sorunudur.

Konuşmacıların hiçbiri soykırımın kökenlerine ilişkin siyasi bir analize yaklaşan bir şey sunmadı. ABD-NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşa hiç değinilmedi ve katılan grupların bu konuda kendi aralarında bir fikir birliği yoktu. Hepsinden önemlisi, konuşmacıların hiçbiri savaşa karşı mücadeleyi sosyalizm mücadelesi ile ilişkilendirmedi.

PSL’nin seçimdeki başkan adayı Claudia De la Cruz “canavarın karnındaki insanların kurtuluş savaşçılarına dönüştüğünü” ve “Gazze’nin hepimizi özgürleştireceğini” haykırdı. Yeşil Parti’nin başkan adayı Jill Stein ise “halk”ın soykırımı istemediğini söyleyerek, “birlikte duracağız ve bunu durduracağız,” dedi.

Peki, “halk” soykırımı nasıl durduracak? Bu konuda hiçbir şey söylenmedi. Aslında, geçtiğimiz dokuz ay boyunca ABD’de ve dünya genelinde milyonlarca insanın katıldığı gösterilerin hükümetin politikaları üzerinde hiçbir etkisi olmamıştır. Yapmacık tavırların ardında, hissedilir bir moral bozukluğu havası hâkimdi.

Konuşmacıların birçoğu, güya soykırıma karşı çıktıkları için –sendikal aygıt yerine kullandıkları– “işçi hareketi”ni selamladı. Bunlar arasında DSA’ya bağlı Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) Sendikası 9A Bölge Direktörü Brandon Mancilla da vardı. Mancilla, yedi sendikanın liderleri tarafından imzalanan ve ateşkes çağrısında bulunan sözde “tarihi” mektuba atıfta bulundu. Biden’ın şahsına yönelik ağlamaklı bir çağrı niteliğindeki mektup, hükümete “Gazze’deki savaşta acil ve kalıcı bir ateşkes sağlama çalışmalarının bir parçası olarak İsrail’e yönelik tüm askeri yardımları derhal durdurması” çağrısında bulunuyor.

Mancilla ve diğerleri tarafından selamlanan aynı sendika yetkilileri Biden’ı, Demokratik Parti’yi ve Rusya’ya karşı savaşı desteklemiştir.

Siyasi eğilimler sınıf çıkarlarını yansıtır. ANSWER Koalisyonu’nun gösterisine katılanların birçoğu Gazze’deki soykırımdan duydukları dehşet konusunda şüphesiz samimidir. Ancak gösteriye katılan çeşitli örgütler, kapitalist egemen seçkinlerin partilerine, özellikle de Demokratik Parti’ye yönelen ve tabi olan orta sınıfın farklı katmanlarını temsil etmektedir. Bu örgütlerin liderleri, siyasi aldatmacayı iyi bilen kişilerden oluşmaktadır. Bu aldatmaca, işçi sınıfının siyasi bağımsızlığının gelişmesine karşıdır.

Sosyalist Eşitlik Partisi tarafından örgütlenen etkinlik ise tamamen farklı bir niteliğe sahipti. Miting ve ardından yapılan toplantı, net bir program ve perspektif ortaya koydu. Soykırıma yönelik muhalefet bu temelde geliştirilmelidir.

Siyasi durumun farklı yönlerine odaklanmakla birlikte, tüm konuşmalar belirli ana temaları vurgulamıştır:

  • Savaşın temel nedeni kapitalist ulus devlet sisteminde, dev şirketlerin küresel mali çıkarlarında ve Amerikan egemen sınıfının durmak bilmeyen dünya hegemonyası dürtüsünde yatmaktadır.
  • Savaşa karşı mücadele, Amerikan işçi sınıfının muazzam gücünün harekete geçirilmesini ve egemen sınıfın emperyalist savaş partilerinden, yani Demokratlardan ve Cumhuriyetçilerden siyasi bağımsızlığını gerektirmektedir.
  • Soykırıma ve savaşa karşı hareket uluslararası olmalı, işçileri ortak sınıf çıkarları temelinde dünya çapında birleştirmelidir.

Konuşmalar sadece Netanyahu’yu soykırımla suçlamakla kalmadı, Gazze’deki dehşet ile onun bir parçası olduğu daha geniş emperyalist savaş arasındaki bağlantıyı da açıkladı. Tırmanan küresel savaşı ABD’de ve dünya çapında faşizmin büyümesi, demokratik haklara yönelik saldırılar ve işçi sınıfının karşı karşıya olduğu sosyal kriz ile ilişkilendirdiler.

Konuşmalarda savaş karşıtı bir hareketin geliştirilmesinde açıklığa kavuşturulması gereken kritik siyasi ve tarihi sorunlar ele alındı. Taban Komitelerinin Uluslararası İşçi İttifakı (TK-Uİİ) temsilcisi ve UAW’nin eski başkan adayı Will Lehman, ANSWER Koalisyonu mitingi tarafından öne sürülen, sendikal aygıtın savaşa karşı olduğu iddialarının sahteliğini ortaya koydu.

Lehman, “[UAW Başkanı] Shawn Fain, Biden’a ve şimdi de Harris’e tam destek verirken, Gazze’deki soykırıma karşı çıkmakla ilgili birkaç anlamsız açıklama yaptı. Bu arada UAW bürokrasisi, örgütlü olduğu ve İsrail’in işgal güçleri için silah ve teçhizat üreten fabrikalarda üretimin devam etmesini sağladı,” dedi.

Sosyalist Eşitlik Partisi’nin başkan adayı Joseph Kishore, burjuva siyasetinin “kokuşmuşluk gösterisi” olarak adlandırdığı; Cumhuriyetçilerin faşizme kaydığı, Demokratların ise tamamen savaşın tırmandırılmasına odaklandığı durumu değerlendirdi. “Sosyalist Eşitlik Partisi ve seçim kampanyamız, meselenin savaş suçlularına rotalarını değiştirmeleri için çağrıda bulunmak olmadığı konusunda ısrar ediyor. Hayır, biz, suçlulara suçlarını durdurmaları için yalvarmıyoruz.”

Kishore, Bernie Sanders ve Alexandria Ocasio-Cortez gibi “samimiyetsiz eleştirileri Demokratik Parti’ye mutlak destekle birleştirenlere” özellikle dikkat çekti. Kishore sözlerine şöyle devam etti: “Troçki yarım gerçeklerin, çeyrek gerçeklerin, yani yalanın en kötü biçiminin rahiplerinden söz ederdi.”

Dünya Sosyalist Web Sitesi Uluslararası Yayın Kurulu Başkanı ve SEP Ulusal Başkanı David North mitingde yaptığı konuşmada, 55 yıl önce Vietnam Savaşı’na karşı düzenlenen protestoların tarihsel deneyimlerine değindi. O protestolar da egemen seçkinlerin vicdanına seslenen bir perspektif öne sürüyordu. North bu konuda şunları söyledi:

Yarım asır sonra burada daha da büyük suçları protesto ediyor olmamızdan ne gibi dersler çıkarmalıyız? Çıkaracağımız ders, o zaman karşımıza çıkan büyük sorunun tarihsel bilgi sorunu olduğu, dünyanın dört bir yanındaki devrimci mücadelelerin deneyimlerinden siyasi dersler çıkarma becerisi olduğudur. Troçkist hareketin önemi buradadır. Diğer gösterilerde söylenen hiçbir şey, biz Marksistlerin perspektif dediğimiz şeyi ortaya koymaya çalışmıyor.

Diğer gösterilerde, temel meselelerin gizlenmesi amaçlanıyordu. North bu meseleleri şöyle özetledi:

Savaş karşıtı bir hareketin inşası, işçi sınıfının uluslararası bir güç olarak seferber edilmesini gerektirir. İşçi sınıfının siyasi bağımsızlığının tesis edilmesini gerektirir. Bir perspektifi gerektirir. Bu perspektifin amacı kapitalistleri protesto etmek, onlara barışçıl bir politika benimsemeleri çağrısında bulunmak değildir. İşçi sınıfına, bu dehşete bir son vermek istiyorlarsa, geleceklerini güvence altına almak istiyorlarsa, iktidarı ele geçirmeleri gerektiğini anlatmaktır.

Kapitalizmi sona erdirmekten bahsetmeden savaşı sona erdirmekten bahsetmek isteyenlerin yapacağı en iyi şey, sessizliklerini korumak ve cehaletlerini dünyanın geri kalanından saklamak olacaktır.

İşçi sınıfı içinde Gazze’deki soykırıma, emperyalist savaşa ve kapitalizme karşı bir hareketin gelişmesi, işçi sınıfını kapitalist politikalara bağlayan tüm örgütlerin siyasi etkisini zayıflatma mücadelesine bağlıdır. Bu, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin inşası yoluyla, işçi sınıfının siyasi bilincini tarihin dersleri temelinde geliştirmek için sistematik bir mücadeleyi gerektirir. Sosyalist Eşitlik Partisi’nin 24 Temmuz’daki mitingi, bu siyasi farklılaşma ve netleşme sürecinde ileriye doğru atılmış kritik bir adımı temsil etmektedir.

Sosyalist Eşitlik Partisi’nin mitinginde yapılan konuşmaların tamamını buradan görüntüleyebilirsiniz.

Loading