Britanya’da 4 Temmuz Perşembe günü düzenlenecek olan seçimlere kendi adaylarıyla katılan Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) Britanya şubesi Sosyalist Eşitlik Partisi, geçtiğimiz Pazar günü Londra’da son seçim toplantısını düzenledi. DEUK’un ABD, Almanya ve Fransa şubesinin liderleri de bu uluslararası toplantının konuşmacıları arasındaydı. SEP’in genel seçim bildirgesini inceleyin.
Sosyalist Eşitlik Partisi’nin Pazar günü Londra’nın Holborn ve St Pancras seçim bölgesindeki Indian YMCA’da düzenlediği son genel seçim toplantısı, SEP Ulusal Sekreter Chris Marsden tarafından toplantının olağanüstü uluslararası karakteri vurgulanarak açıldı.
Marsden, Birleşik Krallık’ta kitlesel, uluslararası savaş karşıtı bir sosyalist hareket inşa etmenin “İşçi Partisi’nin çürümüş, sağcı, büyük sermaye yanlısı, işçi sınıfı karşıtı, soykırıma olanak sağlayan, savaş çığırtkanlarından” kopmak anlamına geldiğini açıkladı. Ancak bu, işçi sınıfının karşı karşıya olduğu tüm büyük sorunların “yalnızca uluslararası düzeyde mücadele edilebileceğini” kabul etmek anlamına da geliyordu.
Toplantı kürsüsünde, işçi sınıfının bu mücadeleyi yürütmek için ihtiyaç duyduğu partinin, yani Lev Troçki tarafından kurulan sosyalist devrimin dünya partisi Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin birçok önde gelen lideri yer aldı.
SEP’in Inverness, Skye ve West Ross-Shire adayı Darren Paxton, konuşmasına Bogdan Syrotiuk’un serbest bırakılması için yürütülen kampanyaya destek çağrısıyla başladı. Bolşevik-Leninistlerin Genç Muhafızları’nın 25 yaşındaki lideri Bogdan, emperyalizmin kışkırttığı savaşa karşı çıktığı ve Ukraynalı ve Rus işçilerin sosyalist birliğini savunduğu için, Biden yönetimiyle sıkı işbirliği içinde çalışan Zelenskiy rejimi tarafından 25 Nisan’da tutuklanmıştı.
Paxton, savaşa ve savaş suçlarına karşı çıktığı için ABD ve Britanya emperyalizmi tarafından kurban edilip hapsedilen WikiLeaks kurucusu Julian Assange’ın özgürlüğüne kavuşmasıyla ilgili memnuniyetini dile getirerek şunları ekledi: “Assange davasını WSWS aracılığıyla öğrenen dünya çapındaki binlerce gençten biriyim. Partinin Inverness’teki şubesinde 20’li yaşlarının başında olan bizler, Assange’ın özgürlüğü uğruna mücadelede siyasi olarak eğitildik.”
Paxton, “Assange özgür olsa da, demokratik haklara yönelik küresel kapitalist saldırı daha da hızlanıyor” ve “demokratik hakların emperyalist savaş yararına bastırılmasının en keskin ifadesi Ukrayna’da yaşanıyor” uyarısında bulundu. Bogdan “vatana ihanet” ile suçlanıyor ve ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya bulunuyor. DEUK 13 Haziran’da Ukrayna elçilikleri önünde küresel bir eylem düzenleyerek, “Ukrayna hükümetine ve NATO destekçilerine, Bogdan’ın serbest bırakılması için yürüttüğümüz küresel kampanyamızı daha da güçlendirme niyetinde” olduğunu bildirdi.
Alex Lantier, Fransa’da “neo-faşist Ulusal Birlik’in (RN) parlamento çoğunluğuna çok yaklaştığı” erken seçimlerin ilk turunun yapıldığı gün Fransa’daki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin kardeşçe selamlarını getirdi.
Lantier, Manş Denizi’nin her iki yakasında yapılan erken seçimleri birleştiren şeyin, “NATO’nun Rusya ile savaşı ve içeride sınıf savaşını büyük ölçüde tırmandırmaya hazırlanması” olduğunu açıklayarak şunları ekledi: “Sadece Britanya’da ya da Fransa’da değil, tüm dünyada işçilerin karşı karşıya olduğu belirleyici sorun, kapitalizmin dünya savaşına ve faşizan gericiliğe sürüklenmesine karşı nasıl mücadele edileceğidir.”
Lantier, “Egemen sınıf, savaşmak için halkın iradesine karşı nasıl yöneteceğini tartışıyor,” diye belirtti. Bu, Le Pen’in RN’si tarafından yönetilen aşırı sağcı bir rejim ya da Macron’un “muhtemelen parlamenter demokrasiyi askıya alması” ve kendisine “parlamento ya da mahkemeler tarafından denetlenmeyen, belirsiz süreli olağanüstü diktatörlük yetkileri” vermesi şeklinde olabilirdi.
Lantier şunları ekledi: “İşçiler kapitalist politikacılara ulusal temelde demokratik bir politika bulmaları için baskı yapamazlar, çünkü kapitalist sınıf nihayetinde demokrasi istemiyor. Diktatörlük ve savaş istiyor. İspanya’daki Podemos, Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri ve Jeremy Corbyn’in Fransız müttefiki Jean-Luc Mélenchon liderliğindeki Yeni Halk Cephesi koalisyonu tarafından önerilen seçim stratejisinin iflasının altında bu yatıyor.”
Yeni Halk Cephesi “işçi sınıfı için savaş yanlısı bir tuzaktır.” Sosyalist Parti, Fransız Komünist Partisi, Pablocu Yeni Anti-Kapitalist Parti ve Mélenchon’un Boyun Eğmeyen Fransa’sını bir araya getiren bu oluşum, “Macron’un Rusya ile savaşını ve Fransız polis devletini desteklemektedir.”
Lantier şöyle açıkladı: “Aşırı sağın yükselişi, soykırıma ve savaşa kitlesel destek verilmesi demek değildir. Bu, medya ve egemen sınıfın ‘sol’ olarak tanıttığı milliyetçi bürokratlar tarafından işçilerin seslerini dile getirmekten sistematik olarak mahrum bırakılmasının ürünüdür... Belirleyici mesele, işçi sınıfı içinde emperyalist savaşa ve faşizme karşı sosyalizm uğruna uluslararası bir devrimci hareketin oluşturulmasıdır.”
Ardından Sozialistische Gleichheitspartei’nin (Sosyalist Eşitlik Partisi - Almanya) ulusal sekreteri ve Neden Geri Döndüler? Almanya’da Tarihsel Tahrifat, Siyasi Komplo ve Faşizmin Geri Dönüşü adlı kitabın yazarı Christoph Vandreier söz aldı.
Partinin Avrupa seçimlerindeki baş adayı olan Vandreier, aşırı sağın başarılarının “1930’larda Almanya’da olduğu gibi faşist bir kitle hareketinin sonucu olmadığını” açıkladı ve ekledi: “Eğer sağ işçiler arasında da oy kazanabiliyorsa, bunun nedeni Yunanistan’daki Syriza ve Almanya’daki Sol Parti gibi en kötü sosyal kesintileri uygulayan ve sol siyaset adına savaş politikalarını destekleyen sahte solun iflasıdır. Sağa kayış aşağıdan değil, yukarıdan geliyor.”
Vandreier “Alman seçkinlerinin antisemitizmle mücadeleyi yeni savaş makinesi ve ona karşı direnişin bastırılması için ideolojik bir malzeme olarak kullanması sinizmin zirvesidir... Alman tanklarını Rusya’ya karşı yürüterek, soykırımı bir devlet politikası olarak ilan ederek ve Bundeswehr’i Hitler’den bu yana görülmemiş bir ölçekte silahlandırarak Nazilerin kahverengi geleneklerini bir kez daha benimseyen, ezilen Filistinlilerle dayanışma gösteren milyonlarca işçi ve genç değil, egemen sınıftır,” dedi.
Vandreier şunları vurguladı: “Tarihin tahrif edilmesine karşı verdiğimiz mücadele, ideolojik cephede verilen mücadelenin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Bu temelde, son [öğrenci] seçimlerinde Humboldt Üniversitesi’nde oyların yüzde 7,7’sini kazanarak önemli bir başarı elde ettik. Aynı zamanda, Alman gizli servisi bize karşı eylemlerini hızlandırdı ve IYSSE’yi [SEP/SGP’nin gençlik hareketi] SGP ile birlikte aşırılık yanlısı örgütler listesine ekledi... İşçi sınıfı ancak tarihsel gerçeklere ve tarihin derslerine dayanırsa haklarını savunabilir ve bir dünya savaşı felaketini önleyebilir.”
Sosyalist Eşitlik Partisi’nin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ulusal sekreteri ve başkan adayı Joseph Kishore bir diğer konuşmacıydı. Joe Biden ile Donald Trump arasındaki başkanlık seçimi münazarasının Amerikan siyasi tarihindeki en yozlaşmış gösterilerden biri olduğuna değinen Kishore, medya yorumlarının “Amerikan başkanının bilişsel gerilemesine” ve yerini başkasına bırakması olasılığına odaklandığını belirtti. Ancak “ Demokratik Parti’nin adayında yapılacak bir değişikliğin amacı ne olabilir? Bu hangi politikaları kolaylaştırmayı amaçlıyor olabilir?”
Kishore’un cevabı şöyleydi: “Başında Biden ya da bir başkası olsun, Demokratik Parti’nin gerçek önceliği ... savaştır. Bu parti savaşın, emperyalizmin, askeri-istihbarat aygıtının, Wall Street’in ve giderek pervasızlaşan militarist politikayı yönlendiren şirket-finans oligarşisinin partisidir.”
Biden’ın rakibi Trump, “sadece üç buçuk yıl önce, 2020 seçimlerinin sonuçlarını iptal etme ve kişiye dayalı bir diktatörlük kurma hedefiyle bir darbe düzenleyen faşizan bir düzenbazdır...”
“Trump’ın önümüzdeki seçimlerde başkanlığı pekala kazanabilecek olması, bir yandan egemen seçkinlerin otoriterliğe ve diktatörlüğe yönelmesinin, diğer yandan da resmi muhalefetin tamamen sağcı karakterinin ürünüdür... Bu iki parti arasında ‘kötünün iyisinden’ bahsetmek siyaseten anlamsızdır. Bu iki parti, tüm dünyayı felakete sürükleyen şirket ve finans oligarşisinin iki temsilcisidir.”
Kishore şunları ekliyordu: “Şokların, keskin dönüşümlerin, kitlesel protestoların ve gösterilerin, erken seçimlerin ve hükümetlerin düşmesinin yaşandığı bir dönemdeyiz. Durum çok hızlı bir şekilde değişebilir. Kritik sorun, işçi sınıfı içinde, kitleleri iktidarın fethine ve ekonomik ve sosyal yaşamın sosyalist dönüşümüne yönlendirme yeteneğine sahip bir siyasi önderliğin geliştirilmesidir.”
Sonu konuşmacı Tom Scripps, Sosyalist Eşitlik Partisi’nin Holborn ve St Pancras genel seçim adayı ve partinin ulusal sekreter yardımcısıdır.
Scripps, Muhafazakar Başbakan Rishi Sunak’ın “Washington ve Britanya devletinde Beyaz Saray’a ve Pentagon’a en yakın isimler bunu istediği için” erken seçim çağrısında bulunduğunu açıkladı ve şunları ekledi: “Savaş için yeni bir hükümete ihtiyaç vardı, bu Sunak’ın kılıcını bırakması anlamına gelse bile gerekliydi. Ve buna liderlik etmesi için egemen çevrelerin ezici bir çoğunluğu İşçi Partisi’ni tercih ediyor.”
SEP, işçi sınıfını bu tehlikelere karşı uyaran tek partidir. Holborn ve St Pancras’taki Andrew Feinstein gibi, çoğunlukla eski İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’den ilham alarak Gazze’deki soykırımı protesto eden adaylar, “Britanya emperyalizminin İsrail’in kitlesel katliam ve etnik temizliğine verdiği destek ile Ukrayna’da kışkırttığı ve şimdiden yüz binlerce insanın hayatına mal olan ve durdurulmadığı takdirde çok daha fazlasına mal olacak savaş arasındaki açık bağlantıyı kurmayı reddederek bunu yapıyorlar.”
Scripps şunları vurguladı: “Biz, Starmer’in hükümet sıralarında yerlerini almayı planlarken Gazze için timsah gözyaşları döken bir avuç ‘solcu’ da dahil olmak üzere.... İşçi Partisi’ne bir bütün olarak karşı çıkıyoruz. İşçi sınıfı, özellikle de genç kuşak, savaşın yeni bir sosyalist hareketin üzerine inşa edilmesi gereken en önemli mesele olduğunu anlamalıdır.”
Scripps, “Starmer ve İşçi Partisi her istediklerini yapamayacak,” dedi. Onlarınki “bir kriz ve sınıf mücadelesi hükümeti olacak. Bizim görevimiz, savaşa, kemer sıkmaya ve otoriter rejime karşı ileriye giden bir yol arayan çok sayıda işçiyi ve genci sosyalist bir perspektife çekebilecek, eğitebilecek ve kazanabilecek siyasi önderler yetiştirmektir. Bu seçimdeki kampanyamızın amacı budur.”