Yazan ve yöneten Aghar Ferhadi
İranlı sinemacı Asgar Ferhadi’nin yazıp yönettiği Kahraman (قهرمان), basit bir hikâye olarak başlayıp belirsizlikler ve karmaşıklıklarla dolu bir drama dönüşüyor. Film, İran toplumunun alt kademelerine odaklanıyor.
Ferhadi, her biri Yabancı Dilde En İyi Film dalında Akademi Ödülü kazanan Bir Ayrılık (2011) ve Satıcı (2016) filmleriyle tanınıyor. Kahraman geçen yıl Cannes Film Festivali Büyük Ödülü’nü aldı. Gündelik hayata toplumsal gerçekçi bir bakışla yaklaşan yönetmenin en iyi eserleri, diğer İranlı sinemacılarla birlikte II. Dünya Savaşı sonrası İtalyan yeni gerçekçiliğinden (Visconti, De Sica, Rossellini, De Santis ve diğerleri) etkilenmiştir. Ferhadi şöyle diyor: “Bir aşamada ülkemdeki koşullar İtalya’nın savaş sonrası koşullarıyla aynıydı ve benzer deneyimler yaşadık.”
Ferhadi gibi İranlı sinemacıların açık sözlülüğü ve gündelik hayatın dramına açık olmaları, ülke sinemasının son yıllarda öne çıkmasını açıklıyor. İranlı sinemacılar, bireysel kariyerlerindeki iniş çıkışlara rağmen, dünya çapında bu konuları ciddiye alan sinema sanatçılarının azlığı nedeniyle de öne çıktılar.
WSWS’nin on yıl önce Bir Ayrılık hakkında yazdığı gibi: “Bir Ayrılık’taki temel sorunlar son derece insani ve tamamen inandırıcı.” Film, “yoğun çelişkilerle kuşatılmış bir toplum olan İran’ın gerçekçi ve pek de gurur okşayıcı olmayan bir portresi. ... Trajedinin nihai sorumluluğunun derin sosyal ve ekonomik gerilimlere ait olduğu açık olduğundan, bireysel suçluluk ya da masumiyet dereceleri arka planda kalıyor.”
Ferhadi, Kahraman’da ilk kez toplumun alt kesimlerini mercek altına alıyor. Rahim (Amir Jadidi) işçi sınıfından bir sanatkâr ve üç yıldır borçlular hapishanesinde olan boşanmış bir babadır. Bir dış ses şöyle bilgilendiriyor: “Burada zaman yavaş geçiyor. Güneş bu duvarların üzerinden başka yerlere göre daha yavaş doğuyor ve batışı da daha uzun sürüyor. Duvarlar burada yüksek ve cesaret kırıcı ama yine de birkaç dakikalığına buluşabileceğiniz, çıktıktan sonrasını hayal edebileceğiniz bir gölge sağlıyorlar.”
Filmin geçtiği Şiraz, İran’ın güneybatısında yer alan tarihi bir şehir ve nüfus bakımından ülkenin beşinci büyük kenti.
Rahim iki günlük bir izinle hapishaneden çıkar ve ilk durağı Ahameniş İmparatorluğu (MÖ 550-330) krallarının naaşlarının bulunduğu Persepolis kraliyet mezarlarının yer aldığı şaşırtıcı bir falezdir. Kral Serhas’ın mezarı dağın yamacına inşa edildiğinden, nekropolün içinde ve dışında restorasyon çalışmaları yapan işçilere erişim sağlamak için merdivenli geniş bir iskele bulunmaktadır. Bitmek bilmeyen tırmanışı tamamlayan Rahim, kabartmalardaki çatlakları onaran güler yüzlü kayınbiraderiyle (Alireza Jahandideh) buluşmak ve borcunu nasıl ödeyebileceğini konuşmak için nefes nefese bir şekilde gelir.
Rahim içinde bulunduğu durumu şöyle açıklar: “Tabela ressamlığı ve hattatlık yapıyordum. Sonra basılı afişler geldi ve dükkânımı kapatmak zorunda kaldım. ... Bir hindi çiftliği kurmak için bankadan kredi aldım ama işe yaramadı. Bir hastalığa yakalandılar, öldüler ve ben de iflas ettim. Krediyi geri ödeyemedim. Kefilim benim için ödeme yapmak zorunda kaldı, bana karşı dava açtı ve kendimi hapishanede buldum.”
Alacaklısı Behram’ın (Mohsen Tanabandeh) kendisi de mali sıkıntı içindedir ve Rahim’le evlilik yoluyla akraba olmasına rağmen borcunu affetmeye yanaşmaz. Rahim, borcunu ödemesi için hapishaneden kısa süreliğine serbest bırakılmıştır. Şans eseri kız arkadaşı Ferhunde (Sahar Goldoost) altın paralarla dolu bir çanta bulur. Ancak bir kuyumcu çifte değerli metalin fiyatının düştüğünü ve 17 altının sorunu çözmeye yetmeyeceğini söyler.
Rahim paraları gerçek sahiplerine iade etmeyi seçer. Altı yıl hapis yattıktan sonra intihar eden bir mahkûmun intiharının ardından iyi bir tanıtıma ihtiyacı duyan hapishane yetkilileri, Rahim’in özverili davranışını fırsatçı bir şekilde kullanarak onu kamuoyuna bir tür kahraman olarak sunarlar. Hapishane yetkililerine göre Rahim “bu eylemiyle iyiliğin kişisel çıkarların önüne geçebileceğini kanıtlamıştır.” Art niyetsiz Rahim, hayatı boyunca yaşadığı yoksulluk ve aşağılanmanın ardından kamuoyunun ilgisini çekmeyi başarır.
Bayan Radmehr’in (Fereshteh Sadr Orafaie) başkanlığını yaptığı Mehrpooyan Yardım Derneği, Rahim’e bir sertifika vermek ve alacaklısına borcunu ödemek için para toplamak amacıyla bir etkinlik düzenler. Üyelerinden yeterince para toplayamayınca, hayır kurumu borç veren Behram’a “kahraman”ın borcunu affetmesi için yalvarır.
Behram: “Hangi örnek davranıştan bahsediyorsunuz? Üç yıl önce, onu ailemin bir ferdi olarak gördüğüm için, kredi alabilmesi, iş kurabilmesi ve ailesinin geçimine yardımcı olabilmesi için bir senet verdiğimde tavrım örnek teşkil ediyordu. İyilik yapan bendim! Ödemelerini yapmayınca, kızımın çeyizini ve eşimin mücevherlerini satarak tüm borcunu ve tefeciye olan faiz ve cezalarını ödemek zorunda kaldım! Ve şimdi o bir kahraman olarak sunuluyor ve onun için bu kadar çok şey yapan ben, alçak bir alacaklıyım!” Başka bir ifadeyle, Rahim’in alacaklısı mali bir uçurumun kenarında gezinmektedir.
Altınların iade edildiği kadının yerini tespit edemeyen Rahim, belediyede işe girmeye hak kazanmasını sağlayan hikâyesini kanıtlayamaz. Bu arada, Rahim’in tüm bu “iyiliksever” olayını uydurduğuna dair söylentiler dolaşmaktadır. Çaresizlik içinde Behram’la yüzleşir ve yüzleşme şiddete dönüşür. Behram’ın kızı Nazanin (Sarina Ferhadi, yönetmenin kızı), babasının sözde saldırganının itibarını sarsmak için olayın videosunu kullanır ve hayır kurumunun Rahim’den parasını geri alıp idam edilmek üzere olan bir mahkûmun hayatını kurtarmak üzere kullanmasını sağlar. Hapishaneye dönmeden önce zaman daralırken, Rahim’in zedelenen itibarını kurtarmak için yaptığı çaresiz çırpınışlar boşa çıkar.
Hapishaneler İran sinemasında dikkat çekici bir şekilde yer alıyor. İran’da insanlar düzenli olarak borçlular hapishanesine atılıyor; yetkililere göre 2018 yılında 18.000’den fazla kişi para cezasını ya da sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü ödeyemediği için hapisteydi.
Kahraman kuvvetli yönleri olan bir eser. Ferhadi, İran toplumunun kurbanlarının sıkıntılarına bakıyor. Yoksulların en yoksulu olmasalar da, filmin karakterleri en iyi niyetlerine rağmen neredeyse imkânsız koşulların mengenesine yakalanmışlardır. Zorlu engelleri aşmak için var güçleriyle çalışırlar. İzleyici her adımda, hayatın, huysuz alacaklı Behram da dahil olmak üzere, zor durumdakiler için çok az ödül barındırdığını hissediyor. Herkül gibi ya da başka türlü herhangi bir çaba yeterli değildir. Sayısız Rahim, toplumun en dibine, borçlular hapishanesine düşmektedir.
Tüm oyuncular, bu gerçekliği sanatsal bir şekilde somutlaştırmak için ustaca bir performans sergiliyor. Ferhadi, karakterlerine ve yaşadıkları zorluklara duyduğu sevgi ve empatinin derinliğiyle günümüz sinemacılarının ezici çoğunluğundan ayrılıyor. Olayları bireysel başarısızlıklar olarak değil, toplumsal sorunlar olarak görüyor. Nihayetinde buradaki mesele kötü niyet değil, kötü toplumsal düzendir.
Ferhadi, 17 Kasım 2021’de Instagram hesabında yayımladığı açık mektupta, kendisinin aynı anda hem “hükümet yanlısı” hem de “hükümet karşıtı” olduğunu iddia eden isimsiz bir kişiye öfkeyle yanıt verdi. Film yapımcısı “hükümet yanlısı” olduğu suçlamasını şiddetle reddetti.
“Yıllar boyunca,” diye yazıyordu Ferhadi, “dilimi tutma eğiliminde oldum, yazılarıma ve film yapımcılığına odaklanmayı tercih ettim. Anlayışıma göre çalışmalarım hükümetin suçlamalarına ve isim takmalarına uygun bir yanıt olacaktı ve daha fazla açıklamaya gerek yoktu. Ancak bu sessizlik birçok kişinin benim hakkımda istediklerini söyleyebileceklerine inanmalarına ve yanıt vermeyeceğimi varsaymalarına neden oldu.”
Ferhadi sözlerine şöyle devam ediyordu: “Geçtiğimiz yıllarda aşırılık yanlısı medyasının beni yok etmek, ötekileştirmek ve damgalamak için hiçbir çabadan kaçınmadığı bir hükümetle beni kim nasıl ilişkilendirebilir? Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik acımasız ayrımcılıktan tutun da koronavirüsün halkını katletmesine izin vermesine kadar, bu hükümet yıllarca neden olduğu acılar konusunda görüşlerimi açıkça ifade ettiğim bir hükümettir.”
Ferhadi, İranlı yetkililerin bu yılki uluslararası Oscar kategorisinde ülkenin adayı olarak Kahraman’ı sunmuş olmalarına değindi. Hükümete hitaben şunları yazdı: “Eğer bu eylem sizi benim size borçlu olduğum sonucuna götürdüyse, şimdi açıkça ilan ediyorum ki bu kararı iptal etmenizle ilgili hiçbir sorunum yok. Tüm kalbimle yaptığım filmin akıbeti artık umurumda değil. İran’da ya da İran dışında, bu film kendi değerleriyle yaşayacaktır.”
Kahraman’ın bir noktasında Rahim, “Ben bu dünya için fazla safım,” diye içini döker. Tüm potansiyeli –yaratıcılığı, ustalığı, tutkusu ve içtenliği– insanlık dışı bir toplumsal düzenin boğucu pençesinin dengi değildir. Savrulur ve yeryüzünde hırpalanır. Aşırı kalabalık bir hapishanenin sınırları içinde cezalandırılır ve “özgürlük” dönemi boyunca daha geniş İran toplumunun arenasında da acı çeker.