Sadece bir yıl önce, 11 Ocak 2020’de, Wuhan’daki deniz ürünleri pazarını ziyaret ettiği bilinen 61 yaşındaki Çinli bir adamda COVID-19’a atfedilebilecek ilk ölüm doğrulanmıştı. Kronik karaciğer hastalığı gibi çeşitli tıbbi sorunları vardı ve kalp yetmezliği ve zatürreden öldü. Artık yaşlılığın ve çeşitli sağlık sorunlarının COVID-19 enfeksiyonlarını şiddetlendirebildiği iyi biliniyor.
Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri de tam bir yıl önce, yeni koronavirüsün genomik dizisinin, Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün GenBank olarak da bilinen genetik dizi bankasında yayımlandığını açıklamıştı.
Aradan geçen bir yılda, iki milyona yakın ölüm bildirilmiş durumda. Bu yazı yazılırken, Worldometer koronavirüs pandemisi tablosu tam olarak 1.968.622 ölüm gösteriyordu. Mevcut yedi günlük hareketli ortalama, her gün 12.941 ölüme denk geliyor. Avrupa’nın çoğunu ve Amerika’yı kasıp kavuran kış dalgası halka bedel ödetmeye devam ederken, günlük ölümler 23 Kasım’dan bu yana 10 binin üstünde kaldı.
Pandemi sırasında ayrıca 91,9 milyon COVID-19 vakası bildirildi. Çoğu vakanın semptom göstermediği ve birçok ülkede yapılan testlerin yetersizliği dikkate alındığında, bu sayının çok düşük bir tahmin olduğuna şüphe yok. Ekim ayında, Dünya Sağlık Örgütü’nün Acil Sağlık Durumları Programı yetkili müdürü Dr. Mike Ryan, “Şu anki en iyi tahminlerimiz bize bu virüsün küresel nüfusun yaklaşık yüzde onunu enfekte etmiş olabileceğini söylüyor,” demişti.
Bu, dünyada tahminen 7,6 milyar insanın yaşadığı düşünüldüğünde, geçtiğimiz sonbahara kadar 760 milyondan fazla insanın hastalığa yakalandığı anlamına gelir. Salı günü 663 binden fazla vaka ve 15.706 ölüm açıklandı. Günlük vakalarda mevcut yedi günlük ortalama, günde 750 bine yaklaşıyor. ABD, 222.121 vaka ve 4.259 ölüm bildirdi. Almanya ve Birleşik Krallık binden fazla ölüm açıklarken, Avrupa’da toplam 6.264 ölüm kayıtlara geçti.
Birleşik Krallık’taki üssel büyüme, virüsün en yaygın biçimi haline gelen B.1.1.7 varyantı eliyle beslendi. Koronavirüsün protein çıkıntılarındaki mutasyonlar, bulaşıcılığını üreme sayısını 1,0’dan 1,5’e yükseltmeye yetecek kadar artırdı.
Bu varyantın otuzdan fazla ülkede tespit göz önüne alındığında, ABD’deki ve dünya çapındaki bilim insanları virüsün bu özel versiyonunun baskın biçim haline gelmesini bekliyorlar. Bu da zaten zor durumda olan sağlık kaynaklarını daha da tehlikeli sulara itecek. Güney Kaliforniya’da ortaya çıkan yüksek oksijen talebi durumu, LA County’deki beş hastanenin 27 Aralık’ta bir “iç felaket” ilan etmesine neden oldu. Yıpranmış hastanelerde bulunan, yenilenmeleri uzun süredir gecikmiş eski, külüstür oksijen dağıtım sistemleri, basınç altında iflas etmeye başlıyor.
NBC TV News, 4 Ocak’ta şu haberi geçti: “Los Angeles bölgesinde en kötü durumdaki koronavirüs hastalarına yeterli oksijen sağlamaya uğraşan hastaneler, hafta sonu ABD Ordusu Mühendisler Birliği ekibinin oksijen dağıtım sistemlerini yenilemek için gelmesiyle yardım almaya başladı. İşbirliği, altı eski hastanenin solunum sorunları olan eşi görülmemiş sayıda hastayı tedavi ederken oksijen ihtiyacını karşılama mücadelesi sırasında gerçekleşiyor. Oksijen sıkıntısının yanı sıra hastaneler, taburcu edilen hastaların eve götürecekleri oksijen tüpleri talebine yetişmekte zorlanıyorlardı. Bazı COVID-19 hastaları, normal bir hastaya göre on kat daha fazla oksijene ihtiyaç duyabiliyor.”
Kontrolsüz bırakılmış bir pandeminin yol açtığı toplumsal felaket ortamında, aşı üretimini artırmaya yönelik önemli çağrılar var. Şu anda, 36’sı zengin gelirli ülkelere ait olmak üzere 43 ülkede 30,5 milyon doz aşı yapıldı. Bloomberg ve CDC tarafından eyalet bazında yapılan bir değerlendirmeye göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde on milyona yakın aşı yapıldı. Birleşik Krallık, şimdiye kadar 100 kişide 4,19 oranına ulaşarak, 2,84 milyon doz aşı yaptı. AB, aşılama faaliyetine 27 Aralık’ta başladı. 11 Ocak itibarıyla yalnızca Danimarka, nüfusunun yüzde 2’sine en az bir doz aşı yapabilmiş durumdaydı.
Çin’in Sinovac ve Birleşik Krallık’ın AstraZeneca aşıları, AB genelinde değerlendirme ve ruhsatlandırma için WHO’ya başvuruda bulundu. Şu anda Pfizer ve Moderna onay almış durumda. Bununla beraber, Sinovac ile AstraZeneca’nın son verileri karmaşık sonuçlar gösterdi ve bu da etkinliklerini yorumlamayı zorlaştırdı.
Bu arada, COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2 koronavirüsünün kökenini araştırmaya başlama çalışmaları devam ediyor. WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, geçtiğimiz hafta Çinli yetkililerin uluslararası bir araştırma ekibine ülkeye girmeleri ve SARS-CoV-2 virüsünün kökenleriyle ilgili araştırmalarına başlamaları için son izni vermedikleri için hayal kırıklığına uğradığını dile getirmesinden sonra, Associated Press, söz konusu uzmanların Perşembe günü Vuhan’a varacağını ve Çinli meslektaşlarıyla bir araya geleceklerini bildirdi.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, bir halkla ilişkiler manevrasıyla açıklamayı kontrol etme çabasıyla sonunda ziyareti onayladıktan sonra, bu çalışmayı, “Çinli bilim insanları ve tıp uzmanlarıyla yeni koronavirüs kökeninin izinin sürülmesine yönelik bilimsel işbirliği konusunda görüş alışverişinde bulunmak için bir fırsat” övdü. Çin, sıkı halk sağlığı tedbirleriyle ülke içinde yeni vakaların yayılmasını durdurmayı başarmış olsa da, Pekin’i çevreleyen Hebei eyaletinde yeni COVID-19 vakalarındaki artış, sağlık yetkililerini yakın zamanda kapanma önlemleri uygulamaya itti.
Hebei’nin başkenti Şijiazhuang sakinlerinin kentten ayrılması yasaklandı ve toplu ulaşım kapatıldı. Pekin’in yaklaşık 56 kilometre güneyinde bulunan Langfang şehrindeki sağlık yetkilileri, 5 milyon dolayında insanın sonraki yedi gün boyunca evden çıkmayacağını söylediler.
Reuters’ın haberine göre, 30 Temmuz’da 127 vakanın bildirilmesinden sonra, Aralık ortasında Liaoning’ın Dalian liman şehrinde bir dizi yeni vakanın ortaya çıkmasına kadar yaklaşık beş ay geçmişti. 10 Ocak itibarıyla, 82’si Hebei’de olmak üzere 85 yeni yerel COVID-19 vakası tespit edildi. Çin Ulusal Sağlık Komisyonu, 18 vakanın ülke dışından geldiğini belirtti. Çinli yetkililer, yine de, Yeni Ay Yılı sırasındaki seyahatleri caydırma girişiminde bulunarak acil durum planlamasını yönetmeye çalışıyorlar.