Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK) ile siyasi dayanışma içinde olan Sosyalist Eşitlik Grubu, Avukat Şiar Rişvanoğlu’nun Adana’daki bürosuna yapılan saldırıyı ve bırakılan tehdit mesajını şiddetle kınar. 13 Temmuz Pazartesi günü kimliği belirsiz kişi veya kişilerce gerçekleştirilen bu saldırı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin bölge genelinde savaş politikalarını ve içeride demokratik haklara yönelik saldırıları tırmandırmasının ortasında, devlet veya paramiliter güçler eliyle her türlü muhalefeti bastırma ve gözdağı verme yöneliminin bir parçasıdır.
Şiar Rişvanoğlu, Devrimci İşçi Partisi’nin (DİP) ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) üyesidir. Büro boşken kapıyı kırarak içeri giren saldırganlar, yanlış anlaşılması mümkün olmayan şu tehdit mesajını bıraktılar: “Şanlı devletimizin emniyet kuvvetleri ile uğraşmaya devam edersen daha başka çok şeylerde parçalanır, dağılır. Ayağını denk al şerefsiz vatan haini!!!!!!”
Sosyalist Eşitlik’in DİP ile siyasi farklılıkları kapsamlı bir şekilde belgelenmiştir. Ancak bu farklılıklar bizim bu saldırıya olan muhalefetimizi en ufak bir şekilde azaltmaz. Arkasında gerici güçlerin bulunduğu bu tehdit, özünde temel demokratik haklara yapılan apaçık bir saldırıdır ve devlete yönelik tüm muhalefeti susturmayı amaçlamaktadır.
Rişvanoğlu, 2009 yılındaki yerel seçimlerde, bir DİP üyesi olarak, Kürt milliyetçisi Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceli olan ve sonradan kapatılan Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) Adana büyükşehir belediye başkanı adayı olmuştu.
DİP’in yayın organı Gerçek gazetesinde konuyla ilgili haberde, bu saldırının, Rişvanoğlu’nun son dönemde girdiği davalarda “polisin, özel olarak ise Terörle Mücadele Birimi’nin işkence, ajanlık, itirafçılık, gizli tanık ve hukuk dışı uygulamalarını sert bir şekilde” eleştirmesinin ardından geldiği belirtiliyor.
Yapılan suç duyurusuna rağmen, “emniyet kuvvetleri”ni ve devleti savunma görevini üstlenmiş olan faşizan saldırganlar henüz yakalanmış değil. Üstelik bugüne kadarki birçok deneyim, herhangi birinin gözaltına alınmasının tamamen göstermelik olacağını ve çok geçmeden serbest bırakılacaklarını gösteriyor.
Demokratik hakları savunma mücadelesini üstlenebilecek tek güç, sosyalist bir program temelinde harekete geçirilen işçi sınıfıdır.
Ayrıca bakınız:
Savas Mihail-Matsas’a ve Konstantinos Moutzouris’e yönelik adli takibatı durdurun
[27 Ağustos 2013]