Arjantin’deki Partido Obrero’nun (İşçi Partisi), Buenos Aires’te, Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu İçin Koordinasyon Komitesi’nin (CRFI), Rusya’daki Birleşik Komünist Parti’nin (OKP) temsilcisi Darya Mitina'nın onur konuklarından biri olduğu bir konferansına ev sahipliği yapmasından bu yana iki aydan biraz uzun bir zaman geçti.
Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS), bu “yeniden inşa” politikasına ve hem Rus devleti ile sıkı bağlara sahip bağnaz bir Stalinist olan Mitina’nın hem de onun Buenos Aires’te boy göstermesinin ayarlanmasına aracılık yapan Yunanistan’daki EEK’in (İşçilerin Devrimci Partisi) önderi Savas Michael-Matsas’ın geçmişine ilişkin bir teşhir yayınlamıştı.
Partido Obrero (PO), bu teşhir yazısına hiçbir yanıt vermedi; makalenin paylaşımlarını ve içeriği ile ilgili soruları partinin Facebook sayfasından hızla sildi. PO’nun web sitesinde, bunun ardından, CRFI’a ya da ona katılan herhangi bir gruba ya da bireye değinen başka hiçbir makale yayınlanmadı.
Partido Obrero’nun Jorge Altamira etrafındaki önderliğinin, WSWS’nin çözümlemesinde gündeme getirilen konulara ilişkin herhangi bir tartışmadan korktuğu ve çevirdiği işleri parti üyelerinden gizlemek istediği ortadadır.
Altamira ve partinin merkez önderliği, büyük bir siyasi girişimde bulunmuştur ve ne yaptığını tam olarak bilmektedir. Mitina ve Rus Stalinistleri gibi unsurlara yönelme, sağcı güçler ile ittifak kurmaya yönelik daha geniş bir yönelimin parçasıdır.
Mitina’nın CRFI ve Partido Obrero ile ilişkisi üzerinden Troçkizm perspektifine kazanıldığını düşünenler, acınacak kadar bilgisiz ve saftır.
Mitina, OKP’nin uluslararası ilişkiler sekreteri olarak, Rus devleti adına sadece kendinden menkul sosyalistler ve solcular ile değil ama daha büyük bir sıklıkla ve dikkatle, aşırı sağcı ve hatta neo-faşist güçler ile bağlar kurma faaliyeti göstermektedir.
Bu duruma tipik bir örnek, onun, Ağustos 2014’te Kırım’ın Yalta kentinde düzenlenen “Rusya, Novorossiya [Yeni Rusya], Ukrayna: Küresel Sorunlar ve Zorluklar” başlıklı bir konferansın örgütlenmesindeki rolü ve orada yaptığı konuşmadır.
Bu toplantı, sağcı Rus milliyetçileri, özellikle de aşırı sağcı bir “düşünce kuruluşu” olan ve Mitina’nın yanı sıra Aleksandr Prokhanov ve Aleksandr Dugin gibi Rus faşistlerinin katıldığı İzborsk Kulübü tarafından organize edilmişti.
Yalta'daki konferansta toplananlar, Mitina’nın konferansı yere göğe sığdıramayan bir makalede coşkuyla betimlediği bir bireyler toplamıydı. Mitina şöyle yazıyordu:
“Forum, 200’ü aşkın konuğu bir araya getirdi. Onun çalışmalarına, politikacılar, eski Ukrayna bölgesindeki direnişin önderleri, Novorossiya’nın saha komutanları, milis temsilcileri, Novorossiya parlamentosunun üyeleri, Rusya’dan, Ukrayna’dan, Belarus’tan, İtalya’dan, Polonya’dan, Macaristan’dan, Almanya’dan, Büyük Britanya’dan, Fransa’dan, Sırbistan’dan, Belçika’dan, Letonya’dan, Estonya’dan aydınlar ve sosyal aktivistler ile uluslararası gazeteciler katıldı.”
Peki, bu “aydınlar ve sosyal aktivistler” kimlerdi? Kısmi bir listede şu isimler yer alıyor:
* Belçikalı aşırı sağcı grup Vlaams Blok’un eski bir üyesi ve aşırı sağcı Vlaams Belang’ın aktif üyesi olan Frank Creyelman.
* Belçikalı neo-Nazi Parti Communautaire National-Européen’in üyesi Luc Michel.
* Macaristan’daki faşist Jobbik partisinden Márton Gyöngyösi.
* İtalya’da 1980’de Bologna tren istasyonuna düzenlenen ve 85 kişinin ölümüne yol açan bombalı terör saldırısıyla ilişkili komplo suçlamalarından mahkum olan faşist Forza Nuova'nın önderi Roberto Fiore.
* Polonya’daki faşist Falanga grubunun önderi Bartosz Bekier.
* Faşist Britanya Ulusal Partisi’nin (BNP) önderi Nick Griffin.
Toplantıda hazır bulunanlar arasında, ayrıca, Polonya’daki aşırı sağcı Samooborona partisi ile Bulgaristan’daki aşırı sağcı Ataka partisi vardı ve Fransa’daki Ulusal Cephe (FN) de davet edilmişti.
Mitina, neo-Nazilerin, Musevi karşıtlarının, yabancı düşmanlarının, ırkçıların ve aşırı sağcı milliyetçilerin bu toplantısı ile ilgili makalesinde, “eğer daha açık bir tavır alsaydılar, bu Kırımlı yetkililer için mükemmel bir reklam olurdu. Yine de, böylesine eşsiz bir konuk bileşimi cumhuriyette her gün karşılaşılan bir şey değil.” diye yazmıştı.
Altamira’nın birlikte “Dördüncü Enternasyonal’i yeniden kurma”yı teklif ettiği kişi budur. Önceki çözümlememizde belirttiğimiz gibi, Mitina, yılda iki kez Stalin’in mezarına çiçek bırakmakla övünüyordu. Görünen o ki, Mitina, Avrupa genelindeki faşistler ile sıkı siyasi bağlara sahip olmaktan da zevk alıyor.
Geçtiğimiz Nisan ayında Mitina’yı PO'nun üyelerine tanıtan Altamira, bu tür unsurlarla birleşme girişimini, “sekter” “‘kendi başına kurulabilecek’ bir Enternasyonal” yaklaşımından (yani, ortak bir dünya programına ve perspektifine dayalı ilkeli bir birlik oluşturarak gerçek bir uluslararası parti inşa etme mücadelesinden) çok daha üstün bir yöntem olarak sunmuş ve onu, “Rusya’daki, ona göre Stalinizm olan komünizm geleneği adına konuşan bir yoldaşınız” diye tanımlamıştı.
Rus Stalinizmi ile faşizm arasında köklü bağlar vardır.
Lev Troçki’nin, Sovyetler Birliği’nin bürokratik yozlaşmasına ilişkin anıtsal eseri İhanete Uğrayan Devrim’de yazdığı gibi: “Sovyet demokrasisinin mutlak güce sahip bir bürokrasi tarafından ezilmesi ile faşizmin burjuva demokrasisini ortadan kaldırması, bir ve aynı nedenden kaynaklandı: dünya proletaryasının, tarihin önüne koyduğu sorunları çözmeyi ağırdan alması. Stalinizm ve faşizm, toplumsal temellerdeki derin farklılığa karşın, simetrik olgulardır. Onlar, birçok özellikleri bakımından müthiş bir benzerlik göstermektedirler.”
1917 Ekim Devrimi’nin kurduğu ve Stalinist bürokrasinin 1991’de SSCB’yi dağıtmasıyla tasfiye edilen ulusallaştırılmış mülkiyet ilişkileri biçimindeki toplumsal temellerinden sıyrılmış olan Rus Stalinizmi ile faşizm arasındaki bu “müthiş benzerlik”, gittikçe daha açık ve doğrudan hale gelmektedir.
Putin yönetiminin Mitina gibi Stalinist ajanları, PO üyelerine konuşurken Yalta’daki gibi bir neo-faşistler topluluğuna hitap ederken kullandıklarından biraz daha “sol” bir laf kalabalığına başvurarak, politikalarını farklı dinleyici kitlelerine uyarlayabilmektedirler.
Ancak ana hatlar aynıdır: Rus şovenizmi, “neo-liberalizm”e yönelik popülist kınamalar ve ABD hegemonyasına düşmanlık. Bu tür bir politikanın sosyalizm ile uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur; o, faşizme ve milliyetçi aşırı sağa çok daha yakındır.
Altamira önderliğinin Mitina gibi unsurlar ile bir ittifak kurması bir uyarıdır. PO gibi bir örgütün uluslararası politikası, onun ulusal politikasının bir uzantısıdır. Eğer bu tür ilişkiler uluslararası ölçekte kurulabiliyorsa, onlar, bunu, PO’yu bütünüyle sağcı güçlerle işbirliğine sokacak şekilde Arjantin’de de yapabilirler ve yapacaklardır.
PO’ya sosyalizm uğruna mücadele arzusuyla katılmış olan parti üyelerinin, bazı soruları sormaya başlamalarında yarar var:
Bir Stalinist ve Avrupalı faşistlerin müttefiki olan Darya Mitina, neden “Dördüncü Enternasyonal’i yeniden kurma” konferansına davet edildi ve PO üyelerinin önünde bir “yoldaş” olarak ilan edildi?
Onunla neler tartışıldı?
Rus Stalinizmine kucak açılmasının PO’nun Arjantin’deki ulusal politikası ve pratiği açısından sonuçları nelerdir?
Neo-faşistlerle Avrupa’nın başka yerlerindeki görüşmeleri arasında Mitina’yı Atina’daki konferanslarda ağırlayan Yunanistan’daki EEK’in bütünüyle kuşkulu önderi Savas Michael-Matsas, bu gerici siyasi ittifakın kurulmasında nasıl bir rol oynamıştır?
Buenos Aires konferansına ilişkin önceki çözümlememizde belirttiğimiz gibi: “Buenos Aires’teki konferans ve Dördüncü Enternasyonal’in Stalinizm ile ittifak içinde ‘yeniden kurulması’ yalanı, işçi sınıfına yönelik bir uyarı olarak görülmelidir. Bu, tam da sınıf mücadelesi tüm kıtada gelişirken, işçi sınıfını burjuvaziye tabi kılmak için yeni siyasi araçlar yaratmaya yönelik bir girişimdir.”
PO’nun Rus “yoldaş”ı ve “yeniden kuruluş” ortağı hakkında daha fazla bilgi ortaya çıktıkça, bu siyasi araçların ne kadar sağcı olacağı daha fazla netlik kazanmaktadır.
Yazar ayrıca şu yazıyı öneriyor:
Partido Obrero, Dördüncü Enternasyonal’i Stalinizm ile ittifak içinde “yeniden kurma” peşinde