Çin, Bir Kuşak Bir Yol girişiminin uluslararası açılışına ev sahipliği yaptı

15 Mayıs’ta Pekin’de sona eren iki günlük uluslararası Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) forumu, Çin’in dünyanın ikinci büyük ekonomisi konumuna yükselmesinden kaynaklanan jeo-ekonomik ve politik ilişkilerdeki kaymaların ve çatışmaların altını çizdi.

Forum, medyada çok az ilgi görmekle birlikte, kimilerince savaş sonrası Marshall Planı’nın 21. yüzyıldaki karşılığı olduğu ileri sürülen bir ekonomi toplantısında ABD’nin bir figürandan başka bir şey olmadığı gerçeği, onun ekonomik konumundaki tarihsel gerilemeyi göstermektedir.

28 devlet başkanının ve 100 ülkeden temsilcilerin katıldığı forum, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 2013’te başlattığı Bir Kuşak Bir Yol projesinin uluslararası açılışıydı.

Ortaçağ’ın İpek Yolu tarihini hatırlatan BRI, Çin’in başlıca ekonomik merkezleri ile Avrupa’yı birbirine bağlayan bir dizi liman, demiryolu hattı ve yol inşa edilmesini öngörüyor.

Forum, Pekin’in kuzeyinde inşa edilen 1 milyar dolarlık bir tesiste düzenlendi ve ona, Çin hükümetinin büyük çaplı bir tanıtım kampanyası eşlik etti.

Pazar günü toplantıyı açan Xi’nin iki hedefi vardı: altyapı projelerine 1 trilyon dolardan fazla para harcanması öngörülen BRI için uluslararası destek kazanmak, böylece Çin’in küresel konumunu yükseltmek ve ikinci devlet başkanlığı dönemine girerken yönetiminin ülke içindeki desteğini sağlamlaştırmak.

Girişimi “yüzyılın projesi” olarak göklere çıkaran Xi, “Binlerce kilometreye ve yıla uzanan antik ipek yolları, barış ve işbirliği, açıklık ve kapsayıcılık, karşılıklı öğrenme ve çıkar ruhunu somutlaştırmaktadır.” dedi ve ekledi: “Bizler, kazan-kazan işbirliğini ön plana çıkaran yeni uluslararası ilişkileri teşvik etmeli; ittifaklar yerine, çatışmaların olmadığı diyalog ortaklıklarını ve dostluğu yaratmalıyız.”

Hem Rusya’nın hem de Çin’in ABD’den gelen artan baskıyla karşıya olduğu koşullarda, forumun açılışındaki uluslararası temsilciler arasındaki en yüksek mevki Devlet Başkanı Vladimir Putin’e verildi.

Xi, Rus mevkidaşına, ülkelerinin dünya istikrarı için “denge taşı” olduğunu söyledi. Ancak gülümsemelerin ve el sıkışmaların arkasında, iki devlet arasında gerilimler söz konusu. Rusya, Orta Asya’da ve eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinde Avrasya Ekonomik Birliği (EEU) altında ekonomik ve siyasi etkisini genişletme yönünde kendi planına sahip ve onun BRI’ye tabi olabileceği yönünde korkular söz konusu.

Putin’in Çin’in ve Rusya’nın projelerinin birbirini tamamladığını ve Avrasya bütünleşmesinin “gelecek için bir uygarlık projesi” olduğunu vurgulamasıyla, hem Xi hem de Putin, sorunu arka planda tutmaya çalıştı.

Xi ise, BRI’nin diğer ülkelerin girişimlerini kesmeyi amaçlamadığını söyledi. Rusya’nın EEU projesinin dışında, Türkiye’nin de Türkçe konuşan devletleri birleştirmeye yönelik “Orta Koridor” adı altında bir planı var.

Xi, Çin’in projesinin mevcut ortaklıkların yerini almayı hedeflemediğinde ısrar etti: “Kuşak ve Yol’un amacı, Amerika’yı yeniden keşfetmek değil. Tersine, o, ilgili ülkelerin kalkınma stratejilerini tamamlamayı amaçlıyor.”

Bununla birlikte, Xi’nin, Çin’in herkesin kalkınmasıyla ilgilendiği yönündeki güvencelerin eşlik ettiği, daha fazla açıklık, işbirliği, kazan-kazan sonuçlarının geliştirilmesi ihtiyacı hakkındaki sözlerine rağmen, uluslararası gerilimler varlıklarını hissettirdi.

Asya bölgesindeki ikinci büyük ekonomi olan ve girişimi bütünüyle Çin’in bölgesel ve küresel gücünü arttırmanın bir aracı olarak gören Japonya, forumu boykot etti.

Hindistan da, “egemenlik meseleleri” nedeniyle forumu boykot etti.

Bu meseleler, Çin’in, Hindistan’ın hak iddia ettiği, Pakistan’ın işgalindeki Keşmir’den geçen Xinjiang-Gwadar liman projesine (Çin Pakistan Ekonomik Koridoru – CPEC) 50 milyar dolar ayırma kararıyla ilgili. Hindistan’ın hiçe sayma tavrı, Keşmir sorunu konusunda uluslararası kararlara uyacağına dair güvenceler veren Çin’in, Hindistan’ın katılımını sağlama yönündeki hatırı sayılır çabalarının ardından geldi.

Hindistan dış ilişkiler sözcüsü Gopal Baglay, CPEC’in, Bir Kuşak Bir Yol’un en önemli girişimi olarak tanıtıldığını söyledi ve “hiçbir ülke, egemenlik ve toprak bütünlüğü üzerine başlıca kaygılarını görmezden gelen bir projeyi kabul edemez” dedi. Resmi gerekçenin arkasında, Çin yatırımlarının Pakistan’ı ekonomik açıdan kuvvetlendireceği kaygıları yatıyor.

Büyük güçlerin alt düzeyde temsilciler gönderdiği toplantıya katılan devlet başkanları daha az gelişmiş ülkelerden gelmişti ki bu, onların, projeden ortaya çıkacak ekonomik avantajlardan yararlanmak için kendilerini en iyi konuma yerleştirmeye çalışırken, projenin fiilen gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine ilişkin kaygılarını yansıtmaktadır.

Yeni İpek Yolu’nun başındaki büyük Avrupa ekonomisi konumundan dolayı girişimdeki kilit oyuncu olarak kabul edilen Almanya, ekonomi ve enerji bakanı Brigitte Zyrpies’i gönderdi. Ona, Alman büyük şirketlerinden dikkate değer bir heyet eşlik ediyordu.

Ancak Zyrpies, Avrupa Birliği’nin serbest ticaret ve bir “eşit şartlı faaliyet alanı” kurulması konusunda talep ettiği belirli güvenceler sağlanmadıkça, Almanya’nın ortak bir açıklamayı imzalamayacağını söyleyerek, çekinceler dile getirdi.

O, “Almanya katılmak istiyor ama ihaleler herkese açık olmalı. Alman şirketleri ancak o zaman yer alacak.” dedi ve ekledi: “Ayrıca, fiilen neyin inşa edileceğinin net olması gerekiyor. Gelinen noktada, bu net değil.”

Zyrpies, ayrıca, Çin’in, yabancı şirketlerin varlık satın almasına izin verme konusundaki kısıtlamalarının da bir sorun olduğu belirtti: “Biz, Alman şirketlerinin, Çinli şirketlerin Almanya’da yapabildiği gibi Çin’de faaliyet gösterebilmesini istiyoruz.” Ancak bu noktada, kısıtlamaların kaldırılması yönünde net bir zaman çizelgesi yoktu.

Etkinlikte, Almanya, Britanya’nın dahil olduğu diğer Avrupalı güçler ile birlikte, sosyal ve çevresel standartların yanı sıra satın alma konusunda şeffaflık ile ilgili kaygılar nedeniyle, bildiriyi imzalamadı. Avrupalı yetkililer arasında, Çin’in orta ve doğu Avrupa’daki etkisinin artması üzerine kaygılar da söz konusu.

Britanya, projenin nasıl işleyeceği hakkında çekinceler ifade etme konusunda diğer Avrupa ülkelerine katılsa da, projeye tam desteğini dile getirdi. Britanya heyetine, May hükümetinin maliye bakanı Philip Hammond başkanlık ederken, ona ülkenin banka ve finans firmalarının temsilcileri eşlik etti.

Mart 2015’te, David Cameron’ın Muhafazakar hükümeti, ABD’den ve kendi güvenlik kurumlarından gelen basınca karşı koymuş ve Çin destekli Asya Altyapı Yatırım Bankası’na katılma kararı almıştı. Bu, City of London’ın [Londra finans merkezi], gelişebilecek fırsatlardan yararlanma yönündeki çıkarlarını yansıtan bir karardı.

Bu çıkarlar, BRI forumunda bir kez daha fazlasıyla sergilendi. City of London’ın Asya özel danışmanı Sherry Madera, Londra’nın girişimin finanse edilmesinde son derece önemli bir rol oynayabileceğini söyledi.

O, Britanya Brexit hakkında konuşurken Asya’nın iş konuştuğunu söyledi ve şunları ekledi: “Biz, her zaman küresel bir finans merkezi olduk. ABD’den, Ortadoğu’dan ve Asya’dan bankaların ve yatırımcıların hepsi yürüme mesafesinde; Londra’nın ekosistemi bu. Onu Hong Kong veya New York gibilerinin kat kat ötesinde, açık ara farkla en önemli küresel finans merkezi yapan şey budur.”

ABD, başlangıçta, foruma yalnızca alt düzeyde bir yetkili göndermeye karar vermişti, ama toplantının büyüklüğü ve Güney Doğu Asya genelinden ülkelerin katıldığı gerçeği dikkate alınınca, Ulusal Güvenlik Konseyi’nden Doğu Asya kıdemli müdürü Matt Pottinger’ı göndererek temsilini arttırmaya karar verdi.

ABD siyaset kurumunun güçlü kesimleri, Çin’i ve onun ekonomik girişimlerini ABD’nin küresel konumuna yönelik en önemli tehdit olarak kabul ediyor.

Bu görüşler, forumdaki John Moody’nin Fox News’te yayınlanan, “Çin’in Amerikan önderliğine yönelik ipeksi tehdidi” başlıklı bir yazıda yansıtıldı.

Yazıda, Pazar talk şovları Trump’ı ve görevden alınan FBI müdürü James Comey’i takıntı haline getirirken, Çin’in, “Amerika’nın dünya ekonomisindeki konumunda şimdiye kadarki en büyük meydan okumayı başlatan” üst düzey bir toplantı düzenlediği belirtiliyordu. Yazara göre, girişim, gelişen ticaret ortaklarını “onlara Çin’in devasa tüketici piyasasına erişim sunacak şekilde” Pekin’e bağlayarak, “dünya çapında ekonomik önderliği ABD’den alma yönünde küstah bir teşebbüs” idi.

Xi yönetimi, projenin tetiklediği uluslararası çatışmalar potansiyelinin dışında, bizzat Çin ekonomisinde sorunlarla karşı karşıya.

Proje, egemen çevrelerde, yaygın şekilde, yalnızca Çin’in küresel konumunu genişletmenin bir aracı olarak değil; aynı zamanda fazla sanayi kapasitesinden bir çıkış yolu sağlayıcı olarak kabul ediliyor.

Fakat Çinli firmaların ve bankacılık kurumlarının yeterli bir kazanç elde edemeyebilecekleri ve hatta zarara uğrayabilecekleri projelere yatırım yapmaya ne kadar istekli olduğu da bir diğer sorun.

Financial Times, forum öncesinde, BRI projelerine yapılan yatırımın, geçtiğimiz yıl, “ticari işletmelerin jeopolitik olduğu kadar kar amaçlı olarak tanımlanan yeni bir İpek Yolu için bir strateji benimseyip benimseyecekleri hakkında kuşkuları gündeme getirecek şekilde,” azaldığını bildirdi.

Habere göre, Çin’in BRI’nin parçası olarak belirlenen ülkelere doğrudan yabancı yatırımı, 2016’da yüzde 2, bu yıl ise şimdiye kadar yüzde 18 düştü. Gazete, Çin hükümetinin kendilerine karlı olmayan BRI projelerini üstlenmeleri yönünde baskı yaptığından yakınan devlete ait işletmelerin bankacılarının ve temsilcilerinin sözlerini aktardı.

Bu gelişme, Çin yönetiminin kendi iç ve uluslararası siyasi kaygıları uğruna projeyi ilerletme dürtüsü ile piyasanın, yatırımı daha gelişmiş ekonomilere doğru iten mantığı arasındaki bir çatışmaya işaret etmektedir.

Avrasya kara parçasının en modern taşımacılık sistemleri üzerinden birleştirilmesinin önemli bir ekonomik ilerleme sağlayabileceğine kuşku yok.

Ancak bu proje, kapitalist ulus-devletlerin ve emperyalist büyük güçlerin farklı hedefleri ile birlikte, özel kar peşinde koşmanın egemen olduğu küresel bir sosyo-ekonomik düzende, daha şimdiden bir çatışan çıkarlar karmaşası haline gelmiş durumda.

Ayrıca bakınız: Bir Kuşak Bir Yol: Çin’in ABD’nin “Asya’ya dönüş”üne yanıtı

Loading